"Tamam, ilerlemeye devam ediyorum.Siz de geldikten sonra sağa ve sola ayrılıp önlerini kesin ama şüphelendiğim şeyler var.Chung'un numarasını at hemen bana."Jae ile konuşmasını bitirip telefonu kapttığında kısa bir an bana baktığını hissettim.
Son söylediği sözlerden sonra bir kelime bile etmemiştim,hareket etmiyordum fakat gözlerimden yaşların ardı ardına akmasına da engel olamıyordum.
Donuk ve yaşlarla ıslanmış bir surat.
Aynı küçüklüğümdeki gibi.Bazı gerçekleri hissetmiştim,bazı gerçeklere sarılmak istemiştim ve bunun ağrısı hala ilk saniye nasılsa şimdi de o kadar canımı acıtıyordu.Zaten o da ağladığımı fark etse bile bir şey söylemiyor,sadece ara sıra yüzüme bakıp geri dönüyordu.
"Alo , Chung ?"Kimdi bilmiyordum ama az önce Jae'den numarasını istediği kişi olmalıydı."Arabanın motorunda bomba olduğunu nasıl anlarım ?"
Dudaklarım hayretle aralandığında bir anda başımı ona çevirdim.Bunu yapacağımı biliyordu, bu yüzden sinirliydi.Bana hiçbir şeyi belli etmek isterken her şeyi belli etmek zorunda kalıyordu ve bunun onda yarattığı etkiyi, direksiyonu sıkmaktan boğumları beyazlayan parmaklarından anlayabilmiştim.
Dirseklerimi dizlerime bastırarak elimle yüzüme kapattığımda artık çok sesim çıkmasa da hıçkırarak ağlıyordum.Saçlarım iki yanımdan önüme doğru düşmüştü, bu arabanın içinde ne zaman öleceğimi bilmiyordum ama ruhum bu akşam evimden çıktığım anda ölmüş gibiydi.
"Hassiktir."Dedi bir anda ve ardından telefonu hızlıca kapatıp başka bir numarayı tuşladı.O esnada ben başımı kaldırıp çökük omuzlarımla arkama yaslanmış, sadece Taeyong'u izliyordum.Muhtemelen kızarmış gözlerle."Jae, on saniye içinde önlerini kesin.Arabanın motorunda bomba var."Jae tam bağırıyordu ki telefonunu kapatıp camı açtı ve aynı benimkine yaptığı gibi kendininkini de dışarı fırlattı.
Elini direksiyondan tamamen bırakıp bana döndüğünde yaptığı hareketi sindirememiş,ağlarken gözlerime yerleşen şaşkınlıkla yüzüne bakıyordum."Kucağıma gel."Dediğinde gözlerimi büyüttüm ,transa girmiş gibi olduğumu fark ettiğinde iki kolumdan tutup beni kendi kucağına çekti ve bir elini sırtıma ,diğer elini ise kapısının koluna yerleştirdi."Şimdi atlayacağız tamam mı ?"
"Ne ?"Diye bağırdım.
"Boynuma sarıl."Ciddiydi,yüz ifadesinden bunu anlıyordum özellikle de yüzlerimiz arasında 5 santim bile yokken,gözlerine ilk defa bu kadar yakından bakıyordum ,gözünün altındaki ise,yüzüne,dudaklarına.Onu ilk defa bu kadar yakından inceliyordum ve o resmen savaşıyordu.Bakışlarının altında bir hırçınlık ve gaddarlık vardı.Bunu yapanları parçalamak istiyordu belki de.
Dediği gibi yaprak iki kolumu da boynuna sardıktan sonra çenemi omzuna yasladım.Sırtımdaki eli belimi buldu,ardından kapıyı açtı.Yükselen korna ,lastik,silah sesleri.Bedenimin her bir yanını ele geçiren rüzgarı önlemek ister gibi beni kavrayan kolları ,özellikle de : yere düştüğümüzde başım tam yere vuracakken araya girip kafamı çarpmamı önleyen eli canımı çok acıtmıştı.
İstemsizce yere atladığımız esnada ellerimi boynundan çekip kendi göğsüme çekmiştim ve sanırım bu onun işini zorlaştırmıştı çünkü sırtımı kavrayan kolları sıkılaşmıştı.
Ardından yerdeydik.Ben korku ve ağrı içinde yerdeyken o hemen üstümde yüzüme bakıyordu.
İlk defa.
Hayatımda ilk defa birisi gözlerime , beni görebilmek için baktı.Öylesine geçip gitmek için değil; bekleyip tanımak için,öğrenmek ve hissetmek için baktı.Yüzümüz arasında neredeyse yok olan o mesafe sayesinde saçları alnıma ;burnu ise neredeyse burnuma değiyordu.Birkaç saniye sonra gözleri, gözümden fırlayıp şakağıma doğru akan yaş takıldı ve elini belimden çekip o yaş saçlarıma karışmadan sildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/252511012-288-k101669.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mister j ❦ lee taeyong
Fanfiction❝ Han Nehri kıyılarında cansız bedeni bulunan Kang Seojun'un ,sırtında büyük bir J harfi bulunduğu adli tıptan gelen raporla onaylandı. ❞ ©callmrakiva