"Tamamdır Ryu,dediğim gibi bağlantınızı sakın kopartmayın o odadan.Günü gününe kamera görüntülerini ve ses kayıtlarını istiyorum."
Çıktığım tuvaletin kapısını kapattıktan sonra odaya doğru ilerlerken bileğimdeki tokayla saçlarımı topluyordum.
Taeyong,balkon penceresinin önünde dikiliyor ve biriyle telefonla konuşuyordu.Hastaneden çıkıp otele geleli 2.günümüzdü ve o sürekli biriyle konuşuyordu,benimle ilgilendiği anlarda gayet pozitif ve eğlenceliyken;eline o telefonu aldığında ve birileriyle konuşmaya başladığında çok sinirli oluyordu.Şayet,bedeninden yayılan negatif dalgalar beni bile ele geçiriyordu.
"Taeyong?"Diye mırıldandım.Tüy gibi çıkan sesime rağmen beni duyar duymaz arkasını döndü.Yüzündeki sert ifade tuz buz olurken,telefonunu yan taraftaki yatağa doğru gelişigüzel fırlatıp bana doğru yaklaşmaya başladı,aynı anda da tebessüm etmişti.
"İyi misin?"Dedi,ellerini omzuma koyup yüzümü süzerken,"Hala bembeyazsın,doktora gidelim mi tekrardan?"
"İki gündür kiminle konuşuyorsun?"Diye sordum,gözlerinin içine bakıyorken.
Omzuma koyduğu elleri,sanki altındaki tenimi eritiyor;doğrudan kemiklerime ilişiyordu.Yüzündeki gülümseme bile bir şey ifade etmiyordu ve beni en çok da bu üzüyordu.
Ben.
Ben ne zaman sana karşı bu kadar hissizleştim ki?
Sana karşı içimde susturamadığım hisler,beni geceleri uyutmazken;bana karşı kurduğun herhangi bir cümleyi bile her gece tekrardan düşünüyorken ne zaman...Taeyong sen,ne zaman yaptın bunu bize?
Kaç yıl önce?
Ne yaptılar bize?
"İki gündür beni mi dinliyorsun?"Diye sordu,yüzüme doğru eğilirken.
"Ekstra bir çaba harcamama gerek kalmıyor.Sürekli gözümün önündesin ve gününün çoğunu telefonla konuşarak geçiriyorsun,çok sinirlisin,sorun ne?"
"Sana sinirli değilim."Dedi,omzumdaki ellerini yüzüme çıkartıp yanaklarımı avuçladıktan sonra."Sadece,sana verdiğim hiçbir haberin seni mutlu etmemesine sinirliyim.Seni sürekli üzmek zorunda kalıyorum ve bu,sadece sana gerçekleri söylediğimde oluyor."
İç çektim,"Üzülüyorum mu sanıyorsun gerçekten?"Dedim,gözlerimi kısarak.Gözlerine baktım.
Sen,benim için bir şarkının en dokunaklı yerisin.O kırık melodilerden birisin.
"Sadece,ağlıyorum ve geçiyor."Dedim,gözlerim tekrardan dolarken."Elimden gelen tek şey üzülmek ve ağlamaktı,zamanla hislerim yok oldu,bu yüzden sadece ağlayabiliyorum."Dedikten sonra da istemsizce güldüm,şeklinden dolayı güldüğümde kısıkan gözlerime birikmiş yaşlar aşağı düştü."Sadece birazcık gözlerim acıyor,"Dedim ve ardından işaret ve baş parmağımı birbirine yaklaştırarak o birazcık kelimesini somutlaştırmaya çalıştım."Birazcık."
Gözlerime kilitlediği gözlerinin titrediğini görmedim ama en derinimden hissettim.İkimiz de konuşamadığımızda birbirimizi gözlerimizden hissediyorduk.İkimiz de aynıydık,birbirimizden pek bir farkımız yoktu;kaderimiz yıllar öncesinden kirli parmaklar tarafından yazılıp hayatımıza ilmek gibi işlenmişti,biz fark etmeden.Bu yüzden,benim canımı çok yakacak o son günde;ben Taeyong'a da kızamayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mister j ❦ lee taeyong
Fanfiction❝ Han Nehri kıyılarında cansız bedeni bulunan Kang Seojun'un ,sırtında büyük bir J harfi bulunduğu adli tıptan gelen raporla onaylandı. ❞ ©callmrakiva