"Böyle ağrıyı sikeyim ben!"Yeni uyandığı için hala kalın ve boğuk olan sesiyle;yatakta yüz üstü ve sırtı bana dönük şekilde yatıyorken,bu cümleyi kurarken yüzünü bana doğru çevirmişti.Kolları yastığın altındaydı,saçları dağılmıştı.Gece üstünde olan kıyafetler yoktu çünkü onu odaya çıkarttığımda yatağa yatmadan önce bir şeyler mırıldanarak üstündeki kazağı fırlatıp atmıştı.
Onunla aynı yatakta olmak bana uykusuz bir gece bahşetmişti fakat odasının nerede olduğunu bilmediğimden ve onu merdivenlerden resmen sürükleyerek çıkartırken çok yorulduğumdan,kendi yanıma yatırmıştım.O uyurken dudağındaki yarayı temizlemiştim,zaten uyuyamıyordum.
Yarım yamalak açık gözlerinin arasından bakışları bana uğradığında sıçrayarak geri
çekildi,gözlerindeki mahmurluk hala olduğu yerdindeydi;sadece şaşkın ve endişeli bakışlarla bakıyordu yüzüme.Ben yatakta bağdaş kurmuş bir şekilde oturuyordum."Y-Yura?"
"Taeyong?"
Bakışlarını başka yerlerde gezdirerek doğrulduğu esnada eliyle siyah ve çok fazla dağılmış olan saçlarını karıştırdı.Çıplak göğsü ve bedeniyle dizlerinin üstünde doğrulmuştu,kafası çok karışmış gibi duruyordu."Ne oldu, nasıl geldim buraya?"
"Sarhoştun ve se-"
"Ne !"Lafımı tamamlamama izin vermeden gözlerini fal taşı gibi açarak hayretle bağırdı."N-ne ,ne yaptık?"
"Uyuduk."Diyerek gözlerimi devirdim."Sarhoştun ve seni taşımak zor olduğu için sadece odama kadar getirebildim,diyecektim."
"A...Tamam,pardon,başka bir şey anladım."Bunları söylerken ise yataktan indi ve yerdeki kazağını eline aldı,içerisi çok sıcak olmaya başlamıştı."İyi hissediyor musun kendini?"Dediğinde somurtkan bir yüzle de olsa başımı salladım.Dün gece sarhoş olduğu için bana o kadar yakın davranmıştı fakat şimdi sarhoş değildi ve hatırladığı tek şey en son ettiğimiz kavgaydı.Bu yüzden sesinden ciddiyet akıyordu."Ben gidip üstümü değiştireyim,sende hazırlan.Kahvaltıyı dışarıda yapalım,olur mu?"Kapıya doğru ilerlemeye karar vermişti ki olduğu yerde kalıp arkasına döndü,"İyisin değil mi?Ağrın falan varsa veya halsiz hissediyorsan evde yapalım kahvaltıyı."
"Hayır gerek yok,"Dün gece yaşattığın o korku ve endişeden sonra bedensel acının ruhsal acının yanında sönüp gittiğini bir kez daha anladım."İyiyim."
"Dolaptaki kıyafetler bedenine uygun,hepsini Min Ji ayarladı ve sıkı giyin tamam mı?Dışarısı biraz soğuk,çabuk hasta olursun."
"Tamam."
"On beş dakikaya koridorda buluşalım."
"Odan nerede ki?"
Eli kapı kulbuna gittiğinde kısa bir an bana baktı,"Yandaki oda,benim odam."
Yine odalarımız yan yana.
Başımı salladığım esnada bu hareketimi görmedi ama hızlıca odadan çıkıp gitti.Evet,odalarımızın yan yana olması ayrı uyuduğumuz gecelerde biraz da olsa güvende hissettiriyordu Jeju Adası'ndaki evindeyken fakat artık fark etmiyordu.
Oyalanmadan yataktan kalkarak ilk önce banyoya gidip saçlarımı taradım,ardından ise gardroptan siyah,dar bir pantolon ile içi polarlı siyah bir sweatshirt çıkartıp onları üzerime geçirdim.Dolapta bulduğum siyah botları da ayağıma geçirip bağcıklarını sıkıca bağladıktan sonra telefonu arka cebime koyup odadan çıktım.Taeyong hemen kapının yanındaki duvara yaslanmış ve elindeki telefonuyla ilgileniyordu fakat beni görünce doğrulup karşıma geçti.Üstünde aynı benim gibi siyah ve kalın bir sweatshirt vardı,altına ise gri-beyaz renklerinden oluşmuş kamuflaj desenli bir eşofman giymişti,botları da aynı benimki gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mister j ❦ lee taeyong
Fanfiction❝ Han Nehri kıyılarında cansız bedeni bulunan Kang Seojun'un ,sırtında büyük bir J harfi bulunduğu adli tıptan gelen raporla onaylandı. ❞ ©callmrakiva