"Bu akşam,yatta Dix'in doğum günü partisi var.Yaklaşık 100 kişi katılacak."Dedi Taeyong ,elindeki kahve kupasını orta sehpaya bırakıp yanıma oturarak."Gidelim mi ,ne dersiniz?"Diye sorduğunda ise geniş bir koltuk takımında oturduğumuz için ve yüzlerimizi rahatlıkla görebildiğimiz için birbirimize garip bakışlar atmaya başladık.
"Olur aslında,Dix'i uzun zamandır görmemiştim."Dedi Irene ellerini göğsünde birleştirerek.
"Gidelim mi?"Taeyong Irene'nın yanıtından sonra doğrudan başını bana çevirip bu soruyu sorduğunda afallayarak omuz silktim.
"Bana fark etmez."Diye mırıldandım.
"Kahve yapayım mı sana!"Diye sordu bu sefer.Min Ji kaşlarını kaldırarak gülümsemeye başladığında Irene bakışlarını kaçırdı;bense şaşkınlıkla yüzüne bakmaya başladım.
"Hayır,sağol."
"Acıktın mı?"
"Yeni kahvaltı yaptık Taeyong."
"Susadın mı?"
"Kafana taş mı düştü?"Bu yanıtımla Min Ji kendini tutamadan bir kahkaha patlattığında Ten'de ona katıldı.
"Ne alaka şimdi?"Dedi Taeyong,"İyilik de yaramıyor.."
"Bu hallerin hiç normal değil Yong,"Dedi Ten gülerek."Bir şey mi içiriyorlar sana?"Bunu söylerken de Irene'a kaçamak bakışlar atmıştı.
Taeyong ise gözlerini devirerek derin bir nefes aldı,"Gidiyor muyuz,gitmiyor muyuz?"Diye sordu tekrardan.
"Gidelim ya,"Diyerek bana baktı Min Ji."Uzun süredir eğlenmemiştik."Dedi göz kırparak.Bu hareketiyle ne demek istediğini anlamadığım için bakışlarımı kaçırdım.
"O zaman akşam 7'de hepiniz aşağıda hazır olun,çıkalım."Dedi ve ayağa kalktı,nereye gittiğini sormadım çünkü hala bunun için yeterli sıfata sahip olmadığımı düşünüyordum.Zaten o da doğrudan merdivenlere yönelip gözden kayboldu.
"Şşşt,"Herkesin bakışları telefonlarındayken Min Ji'nin gözlerini kısıp bana seslenmesiyle Ten,Irene ve Jaehyun'un bakışları bana ve Min Ji'ye döndü.
"Ne var?"Diye sordum düz bir sesle.Yüzündeki gülümseme hiç normal değildi.
"Bende bir elbise var böyle ip askılı,saten kumaş,iki kenarı büzgülü.rengi de siyah ve düşündüm de o elbise sende efsane durur."Ben daha ağzımı açmadan devam etti konuşmasına.Konuşurken söylediği şeyleri aklından canladırıyordu ve yüzü ,düşündüğü şeyleri çok beğendiğini gösteren bir hal almıştı."Şöyle gözlerine siyah duman eyeliner çekeriz,koyu renk bir ruj süreriz.Siyah tek bant topuklular..."
"Hayır,hayır Min Ji.Cidden,öyle elbiselerden nefret ediyorum."
♤
Göz kapağıma değdirdiği fırçayı çekerek birkaç adım geriledikten sonra önce yüzümü,ardından vücudumu süzmeye başladı.Gözleri parlıyor ve dudaklarında aynı parıltının esintisinden kopan bir gülüş sallanıyordu.Makyaj masasının sandalyesinden kalkıp kıvrılan elbiseyi aşağı doğru çekiştirdim.
Üzerimde ,ben her ne kadar istemesem ve diretsem bile, bahsettiği siyah,ip askılı ve büzgülü saten,mini elbise vardı.Çok fazla zayıfladığım için arkasındaki sırt dekoltesinin iplerini sonuna kadar çekip bağlamak zorunda kalmıştık,ancak öyleyken oturmuştu belime ve Min Ji bu işi hallederken sinir krizi geçirmişti.
O da siyah ama yakaları dantelli bir saten elbise giymişti, benimkisine göre bir karış daha uzun ve daha kaplı ayrıca da dekoltesizdi.Makyajını tam yapıp sarı saçlarını arkadan toplamış,önden iki tutamını salmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mister j ❦ lee taeyong
Fanfic❝ Han Nehri kıyılarında cansız bedeni bulunan Kang Seojun'un ,sırtında büyük bir J harfi bulunduğu adli tıptan gelen raporla onaylandı. ❞ ©callmrakiva