7;

303 51 180
                                    

"İyiyim Taeyong çek şunu burnumdan !"Burnumun ucuna doğru peçete tutan elini ittirdiğimde kaşlarını çattı.

"Burnun hep kanıyor mu ?"Dedi.

Koltukta karşılıklı oturuyorduk.

"Bir kere daha olmuştu çok önceden ama abartılacak bir şey değil."

"Hastaneye gidelim mi ?"Dediğinde ise sıkıntılı bir nefes vererek yüzüne baktım.

"Abartıyorsun."

"Burnunun kanaması normal değil."

"Söylüyorum ya işte, birkaç ayda bir oluyor."Dedim ayağa kalkıp elindeki ve önümüzdeki sehpada duran kanlı peçeteleri alıp mutfağa ilerlerken.

"Sen bilirsin."Diyerek bu tarafa doğru gelmeye başladı,ben peçeteleri çöp kutusuna atıp elimi yıkadıktan sonra."Şimdi otur ve yemeğini ye kedi."Dedi.

"Kedi mi?"Dedim kaşlarımı çatarak.

"Evet,"Dedi ,gülerken omuzları sarsılmıştı."Küçük bir kedi."

"Acıktığım zaman yerim."Dedim konuyu değiştirip, kaşlarımı havaya kaldırarak merdivene doğru ilerlerken."Şu an aç değilim."

"Yura,"Dedi,ben merdivenleri yarılamışken.Başımı aşağı eğip ona baktım.Olduğu yerde duruyor ve bana bakıyordu."Hasta olursan sana bakmam,saçlarını kurut."

Birkaç saniye boyunca bana göre anlamsız ,ona göre belki de derin anlamlar içeren bir bakışma geçti aramızda ardından ise başımı sallayarak merdivenleri bitirdim ve odama girip kapıyı arkamdan kapattım.

Kim bilir ne zamandır içimde tuttuğum nefesi yanaklarımı şişirerek dışarı verdikten sonra ayaklarımı yere süre süre yatağa doğru ilerleyip yorganın altına girdim.Köprücük kemiklerim bile ağrıyordu ve sanki omzumun üstüne kilolarca yük bindirilmiş gibi kendimi yorgun hissediyordum.Sık sık karşılaştığım durumlar değildi bunlar.Hatta, eskiden çok fazla enerjik olurdum gün boyu.Jennie ile her yere giderdik.

Ve evet,sanırım artık hayatımı eski ve yeni olarak ikiye ayırmam lazımdı çünkü, sadece ev ve insanlar değil, dünyam da değişmiş gibi hissediyordum.

Başımı yastığa koyup , yorganı boynuma kadar çektikten sonra içi yanan gözlerimi yavaşça kapattım.

Jennie'yi merak ediyordum Jihyo'yu merak ediyordum.İşler bu raddeye gelmişken belki de o yarışmaya katılamayacak kadar tehlikedeydi hayatım, Mark denen çocuk benden ne istiyordu bilmiyordum ama bildiğim tek bir şey vardı ki; Taeyong sadece benim dans yarışmasında partnerim olmak için hayatıma giren bir kişiden çok daha fazlasıydı.

O hep vardı,içimde bir yerlerde saklanıyordu.Bunu kokusunu anladığımda içimi dolduran his sayesinde anlamıştım çünkü,gözlerimin dolmasına bile engel olamamıştım.

Bu oda onun gibi kokmuyordu.

Üzüldüm.

Onun kokusunda uyumak isterdim.

"Hadi uyan artık,benim canım sıkılıyor !"Tiz bir sesin kulaklarımda patlamasıyla adeta yerimden sıçrar gibi kalktığımda aldığım nefes içime tıkanmış ve öksürük krizine girerek yatağın başında bekleyen uzun,sarı saçlı kızla göz göze gelmiştim."Ah , günaydın Yura-ah."Dedi kıkırdayarak.Çok tatlı bir havası ve yüzü vardı, üzerindeki pembe balon kollu kazak ve buz mavisi havuç pantolon ona çok yakışmıştı.

Bir kere daha öksürerek,"Sen kimsin ?"Dedim.Yüzümde gördüğü ifade ile kahkaha atarak:

"Min Ji ben."Dedi ve ardından yatağın kenarına oturdu."Hadi aşağı inip bir şeyler atıştıralım,yeni bir film buldum onu izleriz belki."

mister j ❦ lee taeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin