Bilmem,sanki çok sevdiğim birine kavuşmama dakikalar kala o kişinin ölmesi gibi bir his sanırım bu içimdeki.
Hayır,hayır.Jihyo öldüğü için hissetmedim bunu,fiziksel anlamda hayatta var olmaması çok ırgalamazdı beni.Sadece,kimsem yoktu o zamanlar.
Bak tam anlamıyla,kimsem yoktu.
Anlıyor musun?
Hafızamı yeni yeni kaybetmiştim,allak bullaktı her şey ve özellikle de 9 yaşındaki bir kız çocuğunun daha vücudundaki morarıklıkları kendine açıklayamaması gibi bir sorunu varken;sosyal anlamda can çekişmeye başlaması ona her şeyi dayanılmaz kılandı belki de.
O zamanlar kimsem yoktu ve beni 4.sınıftayken gömülmeye başladığım karanlıktan Jennie ve Jihyo kurtarmıştı.O zamanlar aynı benim gibi küçük birer kızdı ikisi de.Muhtemelen amaçları kötü değildi ve ben en çok da kaç yaşımızdayken benim ölümüm ile uğraşmaya başladıklarını merak ediyordum.Çünkü,onlarla geçirdiğim her yaşımda aynı yakınlıktaydık,benim için hiç değişmemişlerdi ve bu da onların harika birer oyuncu olduklarını gösteriyordu.
O zamanlar kimsem yoktu ama artık var.
Jennie ve Jihyo gitsin,Min Ji var.
Aswium'dakiler gitsin,Ten ve Jaehyun var.
Herkes gitsin,Taeyong var.
O, var.
Muhtemelen ben onda çok fazla yokum;ama o benim içimde o kadar çok ki,bazen o doluluğun içinde kendimi bile göremez hale geliyorum ve bunu itiraf etmek çok zor ama,o benden nefret etse bile onu aynı şimdiki gibi belki de on katı fazla seveceğime emindim.
Aynı Sylvia gibiydi.
Çok acı verirdi onun benden nefret etmesi ama yine de severdim.
Her şeyimle.
Titreyen bedenim aynı bir ölününki gibi kaskatı kesilmişti.Gözümden yaşlar damlıyor ama o esnada bile canım çok acıyordu,sanki yaş değil birer buz sarkıtı akıtıyordum ve onlar doğrudan kalbime saplanıyordu.
"Hassiktir."Diye mırıldandı Taeyong,önce duvardaki yazıya,ardından yerde yatan Jihyo'ya bakarak.
"Yura,artık Seojun sana bir şey yapmayacak.Söz veriyorum."
Ama yaptı.Senin yanımda olmadığın her an bana bir şey yaptı Jihyo.
"Yura,o seni taciz ederken bağırmıyor musun?Seni duymuş olmamız gerekir çünkü."
O kadar bağırıyordum ki,vücudum değil en çok boğazlarım acıyordu.Avazım çıktığı kadar,ciğerlerim hasar alana ve sesim kısılana kadar Jihyo ve bu yüzden...Bu yüzden senin cesedinle karşı karşıyayken bağıra bağıra ağlayamıyorum çünkü ben tüm gücümü Seojun'un pis elleri bana dokunduğu anda kaybettim,bir daha da geri kazanır mıyım bilmiyorum.
"Yura,bakma.Bakma ona Yura."Diyerek kolumdan tutup beni kendine doğru çekti Taeyong.Bacaklarım pelte kıvamına geldiği için sürüklediği gibi ona yaklaşmış ve gömleğinin kenarına tutunmuştum.
"J-Jihyo?"Diye bağırarak ,bulunduğumuz yere doğru geldi Jennie.Ağlamaya başlamıştı,saçları birbirine girmişti ve ayağında topuklu ayakkabıları yoktu.Koşarak gelirken,tam Jihyo'nun cesedinin önünde kendini zorla frenledi ve titreyen elleri havadayken öylece bakakaldı.
Arkasından koşarak Mark,Ten,Min Ji,Irene ve birkaç kişi daha girdiler bulunduğumuz alana.Herkesin bakışları yerde yatan cesetlerdeyken Min Ji ve Ten bana bakıyordu,ifademe bakıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mister j ❦ lee taeyong
Fanfiction❝ Han Nehri kıyılarında cansız bedeni bulunan Kang Seojun'un ,sırtında büyük bir J harfi bulunduğu adli tıptan gelen raporla onaylandı. ❞ ©callmrakiva