yn:bölümün başından ve yura'nın iç konuşmalarından anlayacağınıza göre yura taeyong'un ona o iğneyi yaptığını hatırlamıyor.iğnenin içindeki ilacın etkilerinden biri bu.yani yura hatırlamıyor,taeyong'un ona iğneyi yaptığını bilmiyor.bilmeyecek.şu anlık:)
"Yura...Yura uyan!"Bedenimin hızlı hızlı sarsılması nedeniyle korkuyla gözlerimi açtım.
Bulunduğumuz ve daha geleli 2 gün olan otelin odası kapkaranlıktı,üzerime çökmüş olan bedeni sadece camdan vuran ışık sayesinde görebiliyordum.
Taeyong,hızlı hızlı nefesler alıyorken aynı anda beni uyandırmak ve ayıltmakla uğraşıyordu.
Bedenimin buz gibi olduğunu,üst kısmımda sadece siyah sütyenimin yerinde olduğunu fark etmemle anlamıştım.Altımda,gözlerim kapanmadan önce de var olan eşofmanım vardı ama üzerimdeki tişört ve atlet yerinde değildi.
Gözlerim kapanmadan ve bilincim kaybolmadan önce...
Son hatırladığım şey Taeyong'a sarılıyor olduğumdu,ondan sonrası bomboştu,karanlık ve külttü;nasıl ve neden bayıldığımı,bu yatağa nasıl geldiğimi bilmiyordum.
"N-noluyor?"Diye sordum,benim doğrulmama bile fırsat vermeden kollarımdan tutup ,yataktan indirmiş ve ayağa kaldırmıştı.Eli ayağı titriyordu,gözleri sanki bir şeyin etkisindeymiş gibi korku ve endişeyle odanın içinde dönüyordu;onu ilk defa böyle görüyordum.
"Sessiz ol,hemen gitmemiz lazım,kıyafetlerin nerede?"Diye sordu ve ışığı dahi açmadan odanın içinde gezinmeye başladı.Yerde bir sürü kıyafet vardı ve hiçbiri benim değildi,hepsi ona aitti.Neden valizini yere boşaltmıştı?
Yerdeki kıyafetleri tutup oraya buraya fırlatarak kıyafetlerimi aradığı esnada bundan vazgeçip üzerinde geçirdiği siyah,kapüşonlu ve fermuarlı hırkayı çıkartıp yanıma geldi,bana giydirmeye başladı."Taeyong ne oluyor?"Diye sordum tekrardan,telaşla.
"Gitmemiz lazım.Geliyorlar."Dedi ve tam o esnada cebinde olan telefonunun melodisi odayı doldurmaya başlayınca sesli bir şekilde küfür ederek fermuarımı hızlıca sonuna kadar çekti ve ayakkabılarımı giymemi işaret ettikten sonra cebindeki telefonu açıp hoparlöre alarak yatağa koydu,kendine ait olan boş valiz odanın sağ köşesinde duruyordu.Doğrudan oraya ilerledi.
"Taeyong bana lütfen otelden çıktığını söyle!"Tanımadığım bir adamın sesi telefondan yükseldiğinde Taeyong daha fazla tedirginleşerek valizin her bir köşesini ellemeye başladı,bir şey arıyordu."Otele varmalarına 1 dakika var!Otelden hemen çıkın."Dedi aynı adam.
"Haplar yok!"Diye bağırdı Taeyong,telefona doğru ve ben tam o esnada yerdeki spor ayakkabılarımı giymeyi tamamladım."Biri almış,haplar yok."
"Siktir et hapları,otele vardılar.Ryuk 18 tane ekiple geliyor ama trafik sıkışmış,helikopteri yola çıkarttırdım ama gelmesi en az 10 dakika sürecek.Otelin asansörüne binip,8-9-7.tuşlara aynı anda bas,bu sizi otelin bodrum katına götürecek,bodrum kata inince 2.bilgisayardaki ffss isimli dosyayı açıp içinde yazanları oku,ne yazdığını bende bilmiyorum ama senin onlardan kurtulman için ihtiyacın olan en büyük bilgi o dosyanın içinde.Acele et Taeyong!Kameraları takip ediyoruz ama bu bir boka yaramayacak...En az 50 kişi otele giriş yaptı amına koyayım!"
Duyduğum küfürle gözlerim fal taşı gibi açılırken Taeyong ile göz göze geldik.Aslında küfür hiç duymadığım bir şey değildi,özellikle Taeyong'dan çok duyuyordum ama farklı birinin böyle bağırarak ve üstüne basarak küfür etmesine anlık olarak şaşırmıştım,hiç beklemiyordum.
Yerinden doğrulup bana doğru ilerleyen Taeyong telefondaki kişiye,"Kes sesini,çıkıyorum şimdi.Kapat telefonu geri zekalı!" Diye seslendi ve ardından kapanan telefonu yataktan alıp cebine atarak yanıma geldi,bir şey dememe izin vermeden elimi tutup kapıya doğru çekiştirmeye başladı.Üzerinde sadece siyah tişörtü vardı,berbat derecede yorgun ve bitkin gözüküyordu.Göz altları çökmüş,gözlerinin içi kıpkırmızı ve kısıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mister j ❦ lee taeyong
Fanfiction❝ Han Nehri kıyılarında cansız bedeni bulunan Kang Seojun'un ,sırtında büyük bir J harfi bulunduğu adli tıptan gelen raporla onaylandı. ❞ ©callmrakiva