"Min Ji'nin kendisine gelmesi birkaç gün sürecek gibi."Dedi telefonun ucundaki Jae.Arabadaydık ve eve doğru gidiyorduk."Kendi için değil ,en çok Yura için korktuğunu söylüyor.Sanırım Shin Yura'ya fa-"
Taeyong , Jae konuştukça dolan gözlerimi fark ettiği anda telefonu kapattı ve ortalığın sessizliğe gömülmesine neden oldu.
Fazla dokunmuştu.İğrenç hissetmiştim.Henüz hiçbir şey yapmamasına rağmen o,bana öyle dokununca kendimi berbat hissetmiştim.Savunmasız ve güvensiz.Kedi gibi.
Birkaç dakika sonra evin önüne geldiğimizde Taeyong indikten sonra yüzümdeki yaşları parmak uçlarımla silip kendimi hızlıca dışarı attım.
Hala titreyen bacaklarımı zar zor hareket ettirerek Taeyong'un arkasından kapıya doğru yürüdüm ve o açınca da hızlıca içeri girdim.Elektrikler gelmişti ve biz tam içeriye girdiğimizde elektrikler gidip geldiği için izlediğimiz o korku filmi yeni bitiyordu.
"Yemek yiyelim mi?"Dedi Taeyong,üzerindeki siyah ceketi çıkartarak.
Başımı olumsuz anlamda salladım."Sadece uyumak istiyorum."
"Tamam,"Dedi ceketi vestiyere asarken,"İyi geceler."
"İyi geceler."Diyerek arkamı döndüm ve merdivenlere doğru ilerledim.
"Kedi,"Dedi arkamdan.Durdum ve başımı ona çevirdim."İyi misin?"Dedi.
Gözlerim doldu ve bunu fark etti."İyiyim."Diyerek bir şey söylemesini beklemeden hızlı adımlarla merdiveni çıkıp odaya girdim.
Üstümdeki kıyafetleri çıkarttım.Sadece siyah askılı atletim, siyah sütyenim ve kısa bir şort tarzı olan siyah iç çamaşırım ile kalmıştım.Beklemeden ,loş ışığı kapatıp zaten dağınık olan yatağın içine girdim.
Gözlerim kapanmak üzereydi ama direniyordum.Sonum iyi bitmeyecekti.
"Seni küçük fahişe !"Diyerek beni duvara ittirdiğinde hissettiğim acıyla çığlık attım."Demek beni şikayet etmeye kalktın ?"Dedi.Yüzündeki o iğrenç sırıtış yerindeydi.Eli sürekli,gitmemesi gereken yerlerime gidiyor ve dokunmaması gereken bölgelerime dokunuyordu.
Geri çekilmek istedim.
"Bu aralar seni biraz boşladım ha?"Dedi boynuma doğru yaklaşırken,ellerimi göğsüne koyarak onu ittirmeye çalıştım ama milim kıpırdamadı ve inleyerek iki elimi başımın üzerinden,duvara yasladı.
Okulun bodrum katı.
Kimse yok ve bu dünyada benim yaralarıma tuz çok.
Çığlık atıyordum,bağırıyor ve yardım istiyordum ama kimse duymuyordu ,o da bunu bildiği için engel olmuyordu.
Boynumda hissettiğim acı,parmaklarıyla sıktığı kollarımda hissettiğim acı,taciz ederken hırpaladığı için hissettiğim acı...İzleri geçmiyordu.Kimse görmese bile benim hep gözüme batıyordu.Kendimden nefret ediyordum.
Kendimden nefret ediyorum.
Midem bulanıyordu,kusmak istiyordum.Parmak uçlarımdan başlayıp tüm bedenimi ele geçiren sancı kıvranmama neden oluyordu ve kahretsin ki ,karşımdaki benden on kat iri ve büyük olduğu için bedenime istediği gibi yön verebiliyordu.
O anda hissettiğim korkuyu hayatımın hiçbir saniyesinde hissetmemiştim.İçimde bir volkan gibi patlayan yardım çağırma hissi ilk defa bu kadar canıma batıyordu.
Canım yakılıyor,yanıyor,kül oluyor ama yeniden doğuyor.
O günden sonra geceler bana geçmez oluyor;sabahlar yetmez oluyor ve en önemlisi de aldığım nefesler ciğerimin hiç sönmeyen ateşini harlıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mister j ❦ lee taeyong
Fanfiction❝ Han Nehri kıyılarında cansız bedeni bulunan Kang Seojun'un ,sırtında büyük bir J harfi bulunduğu adli tıptan gelen raporla onaylandı. ❞ ©callmrakiva