**selam!son bölümlerde yorumların çok az olması biraz moralimi bozmaya başladı.biliyorsunuz,her zaman söylediğim gibi oy,okunma,yorum sayısı benim için hiçbir zaman önemli olmadı.sizden istediğim tek şey satır aralarında düşüncelerinizi yazmanız veya en azından küçük bir tepki vermeniz.sadece oy verip gidenler var ama tekrar söylüyorum,oy benim için önemli değil.hikayelerimi sadece kendimi oylamak ve sizleri eğlendirmek için yazıyorum ve düşünceleriniz benim için önemli.size kesinlikle 'şu kadar yorum olmadığı sürece yeni bölüm yayımlamayacağım' demiyorum,öyle bir şey yapmam ama sizin yazdığınız yorumlar beni motive eden ve bir sonraki bölüm için klavye başına sürükleyen tek şey.bu yüzden lütfen konuşun^^teorilerinizden falan bahsedin,eğer varsa.buraya kadar okuduysanız çok teşekkür ediyorum ve şimdi sizi bölüme alalım:
Dudaklarını dudaklarımdan ayırdığı anda utanç parmak uçlarımdan,burnuma kadar resmen her yerime yayılmıştı ve onun bana sırıtarak bakması içimdeki bu utanç alevini harlarken kaşlarımı çatmak zorunda kaldım."Sen böyle her sıkıştığında beni öpecek misin?"
Güldü ve ardından belimden tutup beni kendine doğru çektiğinde en başta sarılacağını sansam da tam bel hizama gelen arabanın kapı kulbunu tutup,kapıyı tamamen açtığında kıkırdadı,"Sana,öpüşürken karşılık vermeyi öğretmemiz lazım."
"Öyle bir şey olmayacak."Dedim,açtığı kapıdan içeri girip arabaya otururken.
Sırıtırken,"Göreceğiz."Diye mırıldanıp kapıyı kapattı ve yüzündeki gülümseme silinmeden arabanın önünden dolaşıp şoför koltuğuna yerleşti.
Aklım hala dudaklarının dudaklarımda gezindiği saniyelere kayıp duruyordu ve ellerimin titremesini engellemek için kollarımı göğsümde toplamıştım.Teknik olarak üşüyordum ama beni öptüğü andan itibaren alev almaya başlamıştım ve bu durum hiç iyiye gitmiyordu.
Cevap veremediği anda veya cevap vermek istemediğinde beni öpmesinin hiçbir özelliği yoktu,sadece utanıyordum başka bir şey yoktu çünkü,bu onun anı kurtarmak için yaptığı basit bir hareketti.Muhtemelen aynılarını,belki de daha fazlasını,Irene'a da yapıyordu.
"Ne yedin bugün?"Diye sorarken.Tek avucunu direksiyona bastırarak sonuna kadar çevirdi ve bakışlarını dikiz aynalarında dolandırırken arabayı,tam tersi yöne çevirip bomboş yolda hızla ilerlemeye başladı.
"Hiçbir şey."Dedim,bakışlarımı önümde tutmaya özen göstererek.
"Ne?"Diye sorduğunda,bakışlarını üzerimde hissettiğim için doğrudan ona baktım.Şaşkın ve endişeli bir şekilde yüzümü süzüyordu.
"Ne demek ne?Meşguldüm işte,telefonlarım hiç susmuyor zaten,binlerce şeyle ilgileniyorum.Yemek yemeye vaktim olmadı."Derken bakışlarımı kaçırdım.
"Evden çıkmadan önce yemek yemeni söylemiştim."Diye mırıldandığında kaşlarımı havaya kaldırarak,"Hayatta her isteğimiz olmuyor."Diye mırıldandım,aynı onun gibi.
"Önce yemek yiyelim sonrada eve geçeriz."
"Bu saatte açık bir yer olmaz,eve gidelim."
"Ben bulurum."Diye mırıldanarak ana yola atladığında gözlerimi devirerek önüme döndüm.
Dakikalar içinde ruh halinin bu kadar değişmesi artık bana garip gelmiyordu çünkü,buna alışmıştım.Neden böyle olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ama bazen onun ruh hastası olduğunu düşünmeye başlıyordum.
Bana o kadar kızışından dakikalar sonra öpmeye başlaması başka bir şey ifade etmiyordu çünkü.
Büyük bir restoranın önünde durduğunda ışıkların hala açık olmasına ve içeride hala insanlar bulunmasına çok şaşırmıştım çünkü,saat gece yarısı 1:30'u gösteriyordu."Gel."Diyerek arabadan çıktığında,sırt çantamı olduğum yerde bırakarak arabadan çıktım,yanına doğru ilerlediğimde ise anahtarı valeye verdikten sonra bana yaklaşıp elini belime koydu ve hafifçe ittirerek restoranın merdivenlerine doğru ilerlememi sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mister j ❦ lee taeyong
Fanfiction❝ Han Nehri kıyılarında cansız bedeni bulunan Kang Seojun'un ,sırtında büyük bir J harfi bulunduğu adli tıptan gelen raporla onaylandı. ❞ ©callmrakiva