48;

210 29 91
                                    

sansürlü
selam arkadaşlar allahınızı severseniz bölümü şakacıktan da olsa yavaş okuyun a*k
sansürsüz
selam arkadaşlar allahınızı severseniz bölümü şakacıktan da olsa yavaş okuyun aMK

Tam 12 saat.

1 kez aktarmalı olacak şekilde tam 12 saat boyunca uçakla;uçaktan indikten sonra da 5 saattir de bu arabanın içinde yolculuk yapıyorduk.

O kadar sinirli ve sertti ki,ağzımı açıp tek bir kelime bile edememiştim ve o da bana söylememişti nereye gittiğimizi.Uçaktan indikten sonra etraftaki tabelaları görmesem anlamayacaktım Ukrayna'ya geldiğimizi.

Artık anneme daha yakınım ve bu benim içimdeki ciğerlerimin sıkışmasına sebep oluyor.

Sanki,her yer annem gibi.

Arabayla giderken geçtiğimiz sokaklarda yürüyen kadınların yüzünde annemi görmenin o saçma korkusuyla savaştım saatlerce,o arabanın içinde.Yanı başımda Taeyong olsa bile kimse yokmuş gibi hissettim.Kalbim hızını hiç kaybetmeden atmaya devam etti yol boyunca.Ah.Korkum burnumun ucunda,nefes alsam çıkacak gibi çığlıklarım.Kimse beni susturamayacak belli;birilerinin beni durdurmasını çok isterdim oysaki.

J olduğunu itiraf edişinden sonra benim yapabildiğim tek şey ona korkuyla bakmaktı.Ama en çok da ellerine.Kan bulaşmış ellerine bakmıştım sürekli ve o, o kadar rahattı ki;çok soğukkanlı ve umursamazdı.Ondan korktuğumu anladığında birkaç şey söylemiş ve gülmüştü.

Güldü.Ondan korkuyorum diye güldü.Bu gerçekten onun hoşuna gitti.

Saçma sapan birkaç şey daha söyledi ve onları hatırlamak bile istemiyorum çünkü hepsi,onları öldürdüğü için pişman olmadığını ve onlar gibi bana zarar veren başka insanları da buldukça öldürmeye devam edeceği ile ilgiliydi.

Sokaklar ve insanlar,bakışlarımı diktiğim yağmur damlalarına bulanmış camın ardından kayıp giderken dalgın bakışlarımı Taeyong'da toparlayabilmiştim.O daracık bodrum katında itiraf ettiği şeyden sonra omuzlarından tonlarca yük kalkmış gibi hissettiği mimiklerinden belliydi.Artık yüzünün her kıvrımında çok derin ve soğuk duygular yatıyordu.

Bu benim için çok kötü bir şeydi çünkü,o hem eskisi gibi davranmıyor;hemde eskisi gibi gözükmüyordu.Mesela gözleri...Gözlerinin içinde eskiden ufak da olda bir ışık olurdu ama şimdi yoktu.Kült siyahtı,buz gibi soğuktu ve bakmaya bile korkuyordum.

"Neden J?"Diye sordum,kısık gözlerimle katı çehresini süzerken.

İfadesinde değişiklik bile olmazken bakışlarını saniyenin milyonda biri kadar yüzüme çevirdi.
Eskiden böyle olmazdı.Sesimi duyduğu anda tüm ifadesi yumuşardı,araba kullanıyor olsa bile uzun süre yüzüme bakardı.Şimdi.Şimdi çok soğuk ve can yakıcıydı hareketleri.

"Sorduğun ilk sorunun bu olmasını beklemiyordum,"Dedi derin bir nefes alıp bakışlarını yoldan ayırmazken.Patlayan dudağındaki kan kurumuştu,elmacık kemiği çok az da olda morarmıştı ama elleri.Ellerindeki her bir boğum patlamıştı çünkü,hem onlarca insanla dövüşmüş;hemde elini demire vurmuştu."Beni çok şaşırtıyorsun ama madem sordun,söyleyebilirim.İsmim ve soy ismimdeki harf sayısının toplamı,alfabede J harfine denk geliyor.İngiliz alfabesinde."

Lee Taeyong.

Toplam 10 harf.

İngiliz alfabesindeki 10.harf J.

Derin bir nefes alarak önüme döndüm.Oldukça zekiydi ama bu şu an söz konusu bile olmamalıydı.

"Peki-"

mister j ❦ lee taeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin