Yine bomba sonlu bir bölümle geldim.💃
Şimdiden keyifli okumalar dilerim. ❤
Satır aralarını boş bırakmayın. 🤗
_
Bir süre sonra kafamı sınıftaki öğrencilere çevirdiğimde üstün körü herkese bir bakış atıp önüme dönüyordum ki Emilie'nin yanında Marco'yu görmem ile şoka girdim.
Sanki onu aldatan Emilie değilmiş gibi neden yanına oturmuştu ki?
Sadece soruyorum...
Kalbimin bir el tarafından sıkıştırılmış gibi sıkışması normal miydi?
Marco ona baktığımı hissetmiş gibi bana baktı ama göz göze geldiğimizde büyük bir hızla kafasını geri çevirdi. Bu sefer Emilie'nin sinsice bakan bakışları bana döndü. Suratındaki on kilo makyaj ile çarpık bir şekilde sırıtarak bana baktı.
Bir süre kaşlarımı çatarak sadece suratına baktım. Şu an üzerine atlayıp o aptal ifadesini dağıtmamak için kendimi çok zor tutuyordum. Son kez zafer edasıyla gülümsedikten sonra önüne döndü. Sinirle önümde Jack ile birlikte oturan Jenna'ya döndüp omzundan dürttüm ve bana dönmesini sağladım.
Kafamı Jenna'ya doğru eğerek sessiz bir şekilde fısıldadım. "Jenna, bu da ne demek oluyor? Marco Emilie'nin yanında ne yapıyor?"
Anında sinirden yüz ifadesi kasıldı. "İnan biz de bilmiyoruz Adelina. Sabah geldi ve bize bir şey demeden Emilie'nin yanına oturdu. Ögretmen geldiği içinde sormaya fırsatımız olmadı."
Geri sıraya yaslanıp bakışlarımı gökyüzüne çevirdim ve içime derin bir nefes çektim. İçimdeki anlamsız öfke bir türlü dinmiyordu. Bunun kesinlikle Marco ile alakası yoktu, konu tamamen Emilie'ydi!
Ders süresi boyunca aklım Marco ve Emilie'de takılı kaldığı için dersi doğru düzgün dinleyemedim. Teneffüs zilinin çaldığını ancak öğrencilerin sınıftan dışarı çıkması ile fark ettim. Marco'yla konuşmak için yanına gidiyordum ki bir anda ayağa kalktı ve sınıftan çıktı. O gidince geri yerime oturmak zorunda kaldım. Sert bir nefes verip kafamı sıraya koydum ve sakinleşmeye çalıştım.
Son ders zilinin çalması ile Marco hariç -kendisi Emilie ile zil çalar çalmaz sınıftan çıkmışlardı- bizimkilerle birlikte sınıftan çıkmış sessiz bir şekilde koridorda ilerliyorduk. Merdivenlerini başına geldiğimizde sırtına duvara yaslamış bekleyen Jordan'ı gördüm. Normal zamanda olsa selam verebilirdim ama bir an önce eve gidip yatmak istiyordum. Bu yüzden onu görmezden gelmeye çalıştım.
Bir şey demeden yanından geçip geçiyordum ki bir anda kolumdan tutarak gitmemi engelledi. Şaşkın bir şekilde arkama dönüp kaşlarımı kaldırdım. "Ne yapıyorsun Jordan?"
Kolumu bıraktı ve kaşlarını çatarak bana baktı. "Bir selam bile demeden yanımdan geçip gidecek kadar sana ne yaptım?"
O bir şey yapmamıştı elbette ama kendimde konuşacak gücü bulamıyordum.
"Ah! Özür dilerim, seninle ilgili bir şey değil. Bugün pek keyfim yok, bir an önce eve gidip yatmak istiyorum." tekrardan gitmek için hareket etmiştim ki önüme geçti ve yine gitmemi engelledi.
Sıkılmış bir şekilde Jordan'a baktım. "Cidden ne istiyorsun Jordan? Tek derdin sana selam vermemiş olmam mı?"
Kollarını göğsünde kavuşturdu. "Hayır, aslında sana bir şey sormak istiyordum. Bu akşam benimle yemeğe çıkar mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ÇİÇEĞİ
FantasyKoşuyorum, uçsuz bucaksız bir ormanda koşuyorum. Buraya nasıl geldim, burada ne yapıyorum hiçbir fikrim yok! Ama bir şeyden kaçıyorum. Birden hava karardı ve uğursuz bir gök gürültüsü yankılandı gökyüzünde. İliklerime kadar titrediğimi ve korktuğu...