Marco karşımızdaki evde mi yaşıyordu? Bu gerçekten inanılmazdı!
Üzerimdeki şoku hızla atarak İyi akşamlar demek için elimi kaldırmıştım ki yüzüme birkaç saniye kadar baktıktan sonra hiçbir şey demeden önüne döndü. Evinin kapısını kapattı ve benim geldiğim yöne doğru gitmeye başladı. Selam vermekten vazgeçip elimi geri indirdim.
Neden böyle bir şey yapmıştı ki? Tamam, beni çok tanımıyor olabilirdi ama bir selam verebilirdi.
Onun bu tavırına karşın arkasından göz devirip çantamdan anahtarı çıkarttım ve evin kapısını açtım. İçeri girdikten sonra ayakkabılarımı çıkarırken annem mutfaktan çıkıp yanıma geldi.
"Hoş geldin, kızım. "
Anneme bakıp gülümsedim. "Hoş buldum, anne."
Ayakkabılarımı çıkardıktan sonra odama gitmek için hareketlendim.
"Üstünü değiştirip gel hemen canım, yemekler hazır. "
"Tamam, anne."
Odama girip çantamı askıya astım. Dolabımın karşına geçtim ve içinden bir eşofman takımı çıkardım. Üstümdekileri çıkardıktan sonra krem rengi eşofman takımımı giyip saçlarımı topladım ve aşağıya indim. Mutfağa girdikten sonra masada benim gelmemi bekleyen annemin yanağından öpüp çaprazındaki sandalyeye oturdum.
Önümdeki dumanı tüten çorbaya iştahla bakıp hemen kaşığımı daldırdım. Bir kaşık alıp boğazımdan aşağıya gönderdim ve içimin ısınmasını sağladım.
"İlk iş günün nasıl geçti anne?"
Merakla anneme bakarak cevap vermesini bekledim.
"Güzel geçti, canım. Hatta birkaç kişiyle tanıştım bile, hepsi çok iyi."
"Senin adına sevindim, anne. Umarım çabuk alışırsın."
"Umarım, canım" gülümsedikten sonra çorbamızı içmeye devam ettik.
Yemeklerimizi yedikten sonra yine annemle beraber bulaşıkları topladıktan sonra bulaşık makinasına dizmiş ve beraber dizi izlemek için salona geçtik.
_
Birkaç saatin sonunda dizi bittiğinde annem uyumak için odasına gittiğinde ben de dizime devam etmek için odama çıktım ve diz üstü bilgisayarımı açtım.
Diziye dalmış izlerken dışarıdan gelen bir çığlık sesi ile korkuyla irkildim.
Kim çığlık atıyordu? Birine bir şey mi olmuştu yoksa?
Korkuyla kimin olduğuna bakmak için camın kenarına gittim ve dışarıya baktım. Ama kimseyi göremedim. Birinin yardıma ihticayı olduğunu düşünerek koşarak aşağıya indim. Ayakkabılarımı giydikten sonra kapıdaki anahtarı aldım ve sessiz bir şekilde dışarıya çıktım. Yine sessiz olarak kapıyı kapattım.
Sanırım ses ormandan gelmişti.
Soğuk hava ile içimi bir titreme sardı. Geri dönmeyi düşünmüş olsamda birinin yardımıma ihtiyacının olması düşüncesi ile ormana bakmak için evin arkasından dolandım. Uzaktan karanlık görünen ormana baktım. Ama bir şey veya birini göremedim.
Bir kere daha çığlık sesinin gelmes ile koşar adımlarla yürüyüp ormana doğru gitmeye başladım. Hangi cesaretle gidiyordum bilmiyorum ama o yardım çığlıklarını karşılıksız bırakamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ÇİÇEĞİ
FantasíaKoşuyorum, uçsuz bucaksız bir ormanda koşuyorum. Buraya nasıl geldim, burada ne yapıyorum hiçbir fikrim yok! Ama bir şeyden kaçıyorum. Birden hava karardı ve uğursuz bir gök gürültüsü yankılandı gökyüzünde. İliklerime kadar titrediğimi ve korktuğu...