Sinirden gözü seğirirken hışımla hançeri havaya kaldırdı ve hançeri göğsüme saplamadan önce dişlerinin arasından konuştu.
"Hoşça kal, kızım."
Kaçmak için hamle yapmak üzereydim ki adımın haykırılmasından sonra önüme hızla birşey kapandı ve hançer önümde ki şeye saplandı. Şaşkınlık ile ellerimi serbest bırakırken ipler kayarak yere düştü ve önümdeki beden üzerime çöktü. Bedenin ağırlığını taşımak için kol altlarından tutmuştum ki tanıdık koku ile beynim sarsıldı.
Yok. Yok, hayır. Önüme atlayıp beni korumaya çalışan kişi Marco olamazdı öyle değil mi?
Hayır! Bu gerçek olamaz.
Benim yüzümden. Yine benim yüzümden sevdiğim, hatta en sevdiğim insan zarar görmüştü! Belkide...
Hayır, hayır. Öyle bir şey olamaz. Böyle bir şey gerçek olamaz.
Kalbime uygulanan baskı ile haykırdım. "Marco!"
Onu tutan kollarım bir anda güçsüzleşirken ağırlığı ile ikimiz birden yere çöktük.
Bunu neden yapmıştı.?
Neden kendini benim için feda etmişti?
Tanrım, sen yardım et. Lütfen, sen yardım et...
Zar zor nefeslenirken zangır zangır titreyen ellerim ile hançeri sırtının sol tarfından çıkardım ve hırsla bir tarafa savurdum. Kafasını dizlerime yaslarken gözlerimden yaşlar hızla aktı ve birkaç damlası güzel yüzüne damladı. Yüzünü titremeye devam eden ellerimin arasına aldım.
"Marco! Gözlerini aç, lütfen! Lütfen..."
Kirpikleri titredikten sonra çok hafif aralandı ve zorlanarak konuştu. "Se-sen i-iyi misin?"
Şu durumdayken bile beni düşünüyordu. Tanrım, sen yardım et. Yalvarırım onu benden alma. Ben onsuz yapamam, onsuz nefes alamam, hep yarım kalırım.
Gözlerimden akan yaşlara rağmen, yüreğimdeki baskıya rağmen gülümsemeye çalıştım. "İyiyim. Sende iyi olacaksın. Tamam mı? Lütfen biraz daha dayan. Seni kurtaracağım."
Bakışlarımı meydanda gezdirdiğimde herkesin donmuş olduğunu gördüm. Evet evet. Resmen herkes kılını bile kıpırdatmadan duruyordu!
Birinin hareketlendiğini hissettiğimde sağ tarafıma döndüm. Yaşlı bir adam elinde bastonuyla yanımıza doğru geliyordu.
"Korkmana gerek yok kızım, Marco'yu buraya getiren ve buradaki herkesi donduran kişi benim. Size yardım etmek için geldim. Sizi buradan götüreceğim."
Bu yaşlı adamda kimdi? Ve neden bize yardım ediyordu ki? Ama Marco'yu buraya getirdiğine göre Marco onu tanıyor olsa gerek. Öyle olmasa bile şuan ondan yardım almaktan başka bir çarem yoktu.
Göz yaşlarımı elimin tersi ile sildikten sonra kafamı olumlu bir şekilde salladım ve tekrardan Marco'ya baktım. Gözleri kapansada ağır ağır nefes aldığını duyuyordum. Son kez yanağını okşadım ve "İyi olacaksın." Dedikten sonra omuzlarından tutarak doğrulmasını sağladım.
Yaşlı adam yanımıza gelerek eğildikten sonra büyü olduğunu anladığım birkaç şey söyledi. Söylediği sözlere bakacak olursak yaşlı adam sanırım bir büyücüydü.
Gözlerim otomatik olarak kapanırken bedenim bir boşlukta süzülüyor gibi hissettim ve Marco'yu daha sıkı bir şekilde tutmaya başladım. Bir süre daha boşlukta savrulduktan sonra vücudumun zemine değdiğini hissettiğim an gözlerimi açtım ve kulübe gibi bir yerde olduğumuzu gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ÇİÇEĞİ
FantastikKoşuyorum, uçsuz bucaksız bir ormanda koşuyorum. Buraya nasıl geldim, burada ne yapıyorum hiçbir fikrim yok! Ama bir şeyden kaçıyorum. Birden hava karardı ve uğursuz bir gök gürültüsü yankılandı gökyüzünde. İliklerime kadar titrediğimi ve korktuğu...