17.BÖLÜM

1.1K 76 28
                                    

"Ben Clark, Clark Martin. William Martin'in varisi, aynı zamanda senin üvey kardeşinim."

William...

Babam olacak kişi.

Onu tanımadığım hâlde, duyduklarım ondan nefret etmemi sağlıyordu. Yetmiyormuş gibi bir de üvey kardeş çıkmıştı. Üvey dediğine göre başka bir kadınla evlenmiş demekti. Üvey kardeşim olduğunu iddia eden Clark'ın yaşı hemen hemen benimle aynı gibi duruyordu. Ama kardeşinim dediğine göre benden bir veya iki yaş küçüktü.


Annem canı pahasına beni ve kendini korumak için kaçarken, beni büyütmek için zorluklar çekerken o annemi hemen unutarak hayatına devam etmişti. O ise hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmiş.

Ama yinede söylediklerinin doğru olma ihtimaline karşı yalan olma ihtimalide vardı. Ona hemen inanamazdım. Üstelik peşimde bir düşman varken...


Şaşkın bir şekilde bakmayı bırakarak ciddi bir ifadeye büründüm. Kaşlarımı havaya kalkarken, "Sana neden inanayım?" Dedim.

Bir süre sessiz kalarak ne cevap vereceğini düşündükten sonra bir şey bulamamış olmalı ki stresle özenli taranmış olan saçlarını dağıttı. "Bana nasıl inanırsın bilmiyorum ama söylediğim doğru. Buraya geldiğimden babamın haberi yok. Eğer buraya geldiğimi öğrenirse seni de beni de öldürür."


İş daha da garip bir hâl alıyordu.

"Öyleyse neden geldin?" Dedim anlamayarak. "Beni ablan yerine koyup bağrına basmak için değildir herhâlde."

Sorularım onu dumura uğratıyor olmalı ki her sorduğum sorunun ardından bir süre düşündükten sonra cevap veriyordu.

"Aslında tam da onun için geldim. " dedi kafasını sallayarak. "Krallıkta çıkan dedikodular sayesinde bir kardeşim olduğunu öğrendim ve yaşayıp yaşamadığını bilmeden araştırmaya başladım. Bir kardeşim olma ihtimali beni çok mutlu etmişti. Çünkü hayatımda beni anlayan ve dinleyen tek bir kişi bile yoktu. Ama artık yalnız değildim, bir kardeşim vardı. Beni dinleyen, beni anlamaya çalışan biri olacaktı. Bu düşünce beni, seni bulmaya yönlendirdi. Uzun uğraşlar sonucu yaşadığını öğrendiğimde yerini tespit ettim. Son olarak işte buradayız..."

Açıkçası anlattığı safsatalar bana pek inandırıcı gelmiyordu. Bir anda karşınıza biri çıkıp, 'ben senin kardeşinim, seni bağrıma basmaya geldim' dese hangimiz inanırdık ki?

"Güzel hikâye, çok güzel yazmışsın. " dedim kafamı sallayarak. "Ama bu yalanlara benim karnım tok."

İfadesiz bakan bakışlarında anında üzüntü belirdi. Bu kadar sert çıktığım için vicdan azabı çeksemde haklı olduğumu biliyordum. Böyle bir şeye nasıl inanabilirdim ki?


Zaten artık neye inanacağımı bilmiyordum..

KARANLIĞIN ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin