Heello!💃
Ultra mükemmel ve uzun bir bölümle geldiim!🤓
Çok inişli-çıkışlı bir bölüm oldu. Bir bakmışsınız gülüyorlar. Bir bakmışsınız ağlıyorlar.🤓
Daha fazla bekletmeden sizi bölümle baş başa bırakıyorum. 🤗
Satır aralarını boş bırakmayın. 😜
Keyifli okumalar!❤
_
Marco'nun elindeki kitap yere düşünce bakışlarımı ona çevirdim. Ardından dudaklarından dökülen kelime ile şoka uğradım.
"Baba!"
Baba mı?
Marco'nun babası cidden burada olamazdı öyle değil mi?
Marco'nun ona olan öfkesini az-çok bildiğim için buraya kadar gelmiş olması sabah kahvaltısında yürek yediğini gösteriyordu.
Endişeyle Marco'yu süzdüm. Ellerini iki yanında oldukça sert bir şekilde sıkarak yumruk yapmıştı. Eklemlerinin beyazlığına bakınca kendisini ne kadar sıktığını tahmin etmek pek zor olmadı. Yüzü ise bir boğadan halliceydi. Yüzü öfkeden kızarıp morarmış, damarları kabarmıştı. Marco'nun karşısındaki kişi babası olmasaydı eğer şüphesiz şuan çoktan üzerine atlamış, onu doğduğuna pişman ediyor olurdu.
"Oğlum..."
Bakışlarım bu defa marconun babasına döndü. Esmer bir teni, siyah saçları ve siyah gözleri vardı. Yaşının oldukça küsüratlı olmasına karşın orta yaşlarında görünüyordu.
"Sen... senin burada ne işin var?!"
Bir adım yaklaştı. "Oğlu-"
Devam etmesine müsaade etmeden Marco hiddetle lafını böldü. "Bana öyle seslenme! Ben. Senin. Oğlun. Değilim! Ben senin hiçbir şeyin değilim!"
Bağırışı ile sıçramadan edemedim. Öfkesi ses tonundan bile fazlasıyla belli oluyordu.
Marco'nun babası bir adım atıp yaklaşıyordu ki marco elini kaldırınca hareket etmeden durdu.
"Sakın yaklaşma! Ağzından çıkacak tek bir kelimeyi bile duymak istemiyorum!"
Kimsenin birşey söylemesine müsaade etmeden öfkeyle salondan çıktı. Peşinden gidip gitmemekte kararsız kalsamda böyle bir durumda onun beni yalnız bırakmayacağını bildiğim için hızla peşinden gittim.
O, zor günlerimde nasıl benim yanımda olduysa bende onun zor gününde onun yanında olacaktım.
Merdivenlerin sonunda olduğunu görünce koşarak merdivenlerden inmeye başladım. "Marco! "
Arkasına dönmeden seslendi. "Geri dön Adelina!"
Geri döneceğimi düşünüyorsa eğer oldukça yanılıyordu.
Saraydan çıktığında nefes nefese bir şekilde peşinden koşmaya devam ettim.
"Marco! Durur musun lütfen?"
Sarayın çevresini ören duvarın kapısından çıkarken sertçe seslendi. "Sana geri dönmeni söylemiştim!"
Bahçede çokça asker olsada hiçbiri kafasını döndürüp bize bakmıyordu. Baksalar bile şuan rezil olmak en son düşündüğüm şey'di.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ÇİÇEĞİ
FantasyKoşuyorum, uçsuz bucaksız bir ormanda koşuyorum. Buraya nasıl geldim, burada ne yapıyorum hiçbir fikrim yok! Ama bir şeyden kaçıyorum. Birden hava karardı ve uğursuz bir gök gürültüsü yankılandı gökyüzünde. İliklerime kadar titrediğimi ve korktuğu...