Yeni bölümle herkese merhaba👻
Vizelerim başladığı için uzun zamandır -ki bu 2-3 hafta oluyor- bölüm atamıyordum. Ama beklediğime değdi, 6000 kelimelik bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz.🙏🏻
Bölümün sonunda 'yine mi ya?!' Diyeceğinizi şimdiden duyar gibiyim.😜
Keyifli okumalar dilerim!❤
_
Sabah güneşin sırtımı yakmasıyla uyanırken birbirine yapışan göz kapaklarımı zorlukla araladım. İlk karşılaştığım Marco'nun çıplak gövdesi oldu.
"Günaydın, güzelim. "
Marco benden önce uyanmış olmalıydı ki sesi hiç uykulu gelmiyordu.
Kafamı yaslamış olduğum çıplak gövdeden ayırarak bana dünyanın en değerli mücevheriymişim gibi bakan ela gözlere baktım.
"Günaydın. " dedim uyku mahmuru bir sesle. "Sen ne zaman uyandın? Beni neden uyandırmadın?"
Belimdeki ellerinden biriyle önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra elini yanağıma yasladı. Kolunu hareket ettirmesiyle birlikte kasları gerildi. Bu görüntü karşısında yüzüm ısınırken bakışlarımı yüzüne odaklamaya çalıştım
"Yüzünün her bir santimini aklıma kazıyacak kadar çok önce uyandım. Çok güzel uyuyordun, uyandırmak istemedim."
Bu çocuğun düşünceli hâli beni öldürecekti. Sürekli beni düşünmek zorunda mıydı? Hiç kendini düşünmüyor muydu?
Yüzümde oluşan gülümsemeyle, "Kendini nasıl hissediyorsun?" Diye sordum.
Saçımın bir tutamını parmağına dolayarak düşünüyormuş gibi yaptı. "Hmm... sanırım kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim."
Kaşlarım alayla yukarıya kalkarken, "Bütün akşam uyudun tabiî, kendini iyi hissetmen normal." diyerek kıkırdadım.
Gülümseyerek saçımı serbest bıraktı ve parmakları yüzümde dolanmaya başlarken, "Uykunun etkisi olduğunu sanmıyorum." diye mırıldandı. "Daha çok senin etkin. Sen yanımda olduğun her dakika ben kendimi hiç olmadığı kadar iyi hissediyorum. sanırım ben sana çok fena aşık oldum güzelim."
Onun bende bırakmış olduğu etkileri bir bilseydi eğer...
Parmakları yüzümde dolaşmaya devam ederken hem huylanmanın etkisiyle hem de sözlerinin etkisiyle gülümsedim. "Sanırım bende sana çok fena aşık oldum, Marco."
Sözlerimin etkisiyle parmakları dudaklarımın üzerindeyken durdu ve gözlerinde ki parıltılar ile gözlerime baktı. "Sanırım kalbim hiçbir zaman buna alışamayacak. Her duyduğum da ilk defa duyuyormuşum gibi bir etki yaratıyor."
İçine derin bir nefes çekip, "Bir kez daha söyler misin? Doğru duyup duymadığıma emin olmak istiyorum. " dedi çocuksu bir hevesle.
O istesin ben bütün gün, bütün gece ona, onu sevdiğimi söylerdim. Eminim ki o da her söylediğimde beni sevdiğini söyleyerek karşılığını verirdi.
Yüzümdeki gülümseme hiç silinmezken bu sefer pürüzsüz yüzünü ben ellerimin arasına aldım. "Seni çok seviyorum, Marco. Sana, hiç tahmin edemeyeceğin kadar çok aşığım. "
Dayanamayıp dudağının kenarına bir buse kondurup geri çekildim. Bir süre sessiz bir şekilde durdu. Bir şeyleri idrak etmeye, anlamaya çalışıyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ÇİÇEĞİ
FantasíaKoşuyorum, uçsuz bucaksız bir ormanda koşuyorum. Buraya nasıl geldim, burada ne yapıyorum hiçbir fikrim yok! Ama bir şeyden kaçıyorum. Birden hava karardı ve uğursuz bir gök gürültüsü yankılandı gökyüzünde. İliklerime kadar titrediğimi ve korktuğu...