Marco'nun gelmiş olabileceğini düşünerek kapıyı açmıştım ki karşımda Jordan'ı görünce gözlerim şokla aralandı.
Hangi yüzle kapıma kadar geliyordu?
Bir de çok pişmanmış gibi üzgün üzgün yüzüme bakıyordu. Utanmaz adam.
Kaşlarım gözlerimin üzerine inerken sinirle sertçe soludum ve tiksinir gibi esmer suratına baktım. "Senin burada ne işin var? Yarım kalan işini tamamlamaya mı geldin, yoksa beni yeniden kaçıracak mısın?"
Hâlâ üzgün bir şekilde bana bakarken bir adım öne gelerek bana yaklaşmaya çalıştı. Hızla elimi kaldırıp durması için işareti yaptım. "Sakın! Sakın bana yaklaşmaya kalkma. Yoksa bunun bedelini çok ağır ödetirim!"
O bir kurt olduğu için ne kadar ondan korkmam gereksede ondan güçlü olduğumu biliyordum. Ve bu bana cesaret veriyordu.
Attığı adımı geri alarak bir adım geri gitti ve üzgün bir şekilde bakmaya devam etti. "Pekâlâ, nasıl istersen. Ama seninle konuşmam gerekiyor. Biliyorum sana kötü şeyler yaşattım ama onları yapmamın çok önemli bir amacı vardı..."
Sinirlerim iyice gerilirken bütün vücudumun öfke ile baştan aşağıya yandığını hissediyordum. Yüzsüz gibi karşıma geçmiş önemli bir amacı vardı diyor!
Hiçbir amaç için bir insana bunları yaşatılmasının bir açıklaması yoktu...
Olamazdı.
Alaycı bir şekilde sırıtarak evden dışarıya çıktım. Ardımdan kapıyı kapatarak tekrar Jordan'a döndüm ve ellerimi göğüsümde kavuşturdum.
"Sen ne amacından bahsediyorsun ya? Sen beni kaçırdın! Kaçırdın! Bunu aklın alıyor mu? Hiçbir insana bunu yaşatmaya hakkın yok! Ben seni arkadaşım yerine koyarken senin yaptığın... Bir de yüzsüz gibi karşıma geçmiş 'çok önemli bir amacı vardı' diyorsun! Bunun bir amacı olamaz! Anladın mı beni? Olamaz!"
Bir adım atıp yaklaştım. Korkusuz bir şekilde gözlerinin içine bakarak her cümleyi tek tek vurguladım. "Bir daha. Sakın. Karşıma. Çıkma. "
Yanından geçmek için bir adım atmıştım ki kolumdan tutarak gitmeme engel oldu. "Adelina, beni dinler misin lütfen? Anlattığım zaman bana hak vereceksin."
Sinirle gülerek sertçe kolumu çektim. Tam ağzımı açıp cevap verecektim ki Jordan bir anda benden uzaklaşarak geriye doğru savruldu ve sırt üstü yere düştü. İlk başta ne olduğunu algılayamasamda sol tarafıma döndüğümde Marco'yu görünce her şey yerine oturdu. Jordan'ı yere savurup benden uzaklaştıran Marco'ydu. Sinirden evinden çıkıp yanıma geldiğini bile fark edememiştim.
Ben şaşkın bir şekilde Marco'ya bakarken o sinirli bir şekilde yerde yatan ve pis bir şekilde sırıtan Jordan'a bakıyordu.
Bir de sırıtıyordu!
"Bende kurtarıcımız nerede kaldı diyordum. Yine her zamanki gibi tam zamanında geldin, tebrikler sana Marco."
Hâlâ pis bir şekilde sırıtırken ayağa kalktı ve elleri ile üzerini temizledi. "Bir dahaki sefere seslenmek senin için daha iyi olur. Şiddet sana hiç yakışmıyor. "
Marco'nun sinirden gözü seyirirken ellerini yumruk yaparak sinirlerine hakim olmaya çalıştı. Yanında ben olduğum için kavga etmek istemediğini biliyordum, bu yüzden ona destek olmak için yumruk yaptığı sağ elini tuttum. Kafası anında bana dönerken sinirle bakan ela gözlerine baktım ve 'sorun yok' der gibi gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ÇİÇEĞİ
FantasíaKoşuyorum, uçsuz bucaksız bir ormanda koşuyorum. Buraya nasıl geldim, burada ne yapıyorum hiçbir fikrim yok! Ama bir şeyden kaçıyorum. Birden hava karardı ve uğursuz bir gök gürültüsü yankılandı gökyüzünde. İliklerime kadar titrediğimi ve korktuğu...