Boğazımdaki yumruyu gidermek için yutkunup, "Annem..." dedim zorlukla. "Eğer bir vampire dönüşürse iyileşebilir mi?"
Düşünüyor olacak ki bir süre uzun uzun yüzüme baktı. Daha sonra kafasını olumlu bir şekilde salladı.
"İyileşebilir, ama işe yaramayabilir. Emin olmalıyız."
"Nasıl emin olacağız?" Dedim hızla.
"Jack'in anne ve babası doktor. Onlar biliyor olabilirler. Ben bir Jack'i arayayım."
Kot pantolonunun cebinden telefonunu çıkarı ekrana birkaç kez tuşladıktan sonra telefonu kulağına götürdü. Birkaç adım uzağıma giderek telefonla konuşurken annemin yattığı odanın penceresinin önüne giderek tekrardan onu incelemeye başladım. Sol tarafında duran ve kalp atışlarını gösteren alet yaşadığını gösteriyordu belki ama şu an bir ölüden farksız bir şekilde duruyordu. Kalbinin atması haricinde...
Uyanması için ne gerekiyorsa yapacaktım. Çünkü annemin yerinde ben olsaydım biliyordum ki annemde benim için ne gerekiyorsa yapardı. Beni vampire dönüştürmek zorunda kalsa bile.
Omuzuma dokunan elle düşüncelerimden sıyrılarak Marco'ya döndüm. "Bana iyi bir şey söyle lütfen." Dedim umutla.
"Şu an ailesi yurtdışına çıkmış ve birkaç gün daha orada duracaklarmış. Jack'dan ailesini aramasını rica ettim ama yurtdışı için hatları olmadığı için yapacağı bir şey yokmuş. Yani, birkaç gün beklememiz gerekiyor. "
Ah! Neden her şey üst üste geliyordu ki? Bütün aksilikler neden beni buluyordu? Annem bu durumdayken birkaç gün nasıl sabredecektim şimdi?
"Anladım." Üzgün bir şekilde. "Birkaç gün çok uzun bir süre, başka sorabileceğimiz biri yok mu?"
Sessiz kalarak pencerenin karşısında duran hastane koltuğuna oturdu. Dirseklerini dizlerine yasladı ve kafasını eğerek zemini incelemeye başladı. Sanırım düşünüyordu. Yanındaki boşluğada ben oturdum. Kafamı arkamdaki soğuk duvara yaslayarak içime derin bir nefes çektim. İçimdeki sıkıntı hiçbir şekilde geçmezken kime sorabileceğimizi düşündün. Ama çevremde arkadaşlarımdan başka vampir bir tanıdığım yoktu.
Yapabileceğim bir büyü düşünüyordum ama normal insani hastalıklara karşı bir büyü yokmuş. Çünkü büyü, yapılmış olan büyüye etki ediyordu. Annemin üzerindeki de bir büyü olmadığı için işe yaramazdı. Sanırım şu an elimden gelen tek şey dua etmekti...
"Buldum!"
Marco'nun hafifçe bağırması ile irkilirken gözlerimi açarak hızla doğruldum.
"Ne? Neyi buldun?"
Hışımla ayağa kalktı. "Bize yardımcı olabilecek birini." Demesi ile hızla bende ayağa kalktım.
"Kim? Yada boşver kim olduğunun önemi yok. O kişiye nasıl ulaşacağız?"
"Nasıl ulaşabileceğimi biliyorum. " dedi kafasını sallayarak. "Ama sen burada, annenin yanında kalmalısın."
Hızla kaşlarımı çattım. "Annemin ayaklanıp bir yere gidecek hâli yok ya. Hemen gidip geliriz."
Olumsuz bir şekilde kafasını sallayarak birkaç adım attı ve bana yaklaştı. Yüzümü sıcacık avuçlarının içine aldı. "Biliyorum güzelim ama annene destek olmalısın, yanında olduğunu bilmeli. Hem konuşacağım kişi biraz uzakta, ne zaman gidip gelebilirim bilmiyorum. "
Ne zaman gidip geleceğini bilmediğine göre baya uzakta olmalıydı. Eğer uzaktaysa annemi bırakıp gidemezdim. Üstelik daha yanına bile girememişken. Hem belki Marco gelene kadar bir mucize olurdu ve iyileşirdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ÇİÇEĞİ
FantasíaKoşuyorum, uçsuz bucaksız bir ormanda koşuyorum. Buraya nasıl geldim, burada ne yapıyorum hiçbir fikrim yok! Ama bir şeyden kaçıyorum. Birden hava karardı ve uğursuz bir gök gürültüsü yankılandı gökyüzünde. İliklerime kadar titrediğimi ve korktuğu...