O an unuttuğum bir gerçek aklıma geldi. Ben yarı bir vampirdim ve dönüştüğümden beri de hiç kan içmemiştim.
Marco yüzümü ellerinin arasına aldığında bakışlarımı zorlukla ona çevirdim. "Adelina, kendine hakim olman gerekiyor güzelim. Kadını buradan götürmemiz gerek, ama senin yardımın olmadan yapamam."
Yardımıma ihtiyacının olmadığını biliyordum. Kendime hakim olabilmem için kanı unutmamı ve kafamı dağıtmak istiyordu. Yarı vampir olsamda yarı büyücü olduğum için kitapta okuduğuma göre kan ihtiyacım fazla olmuyormuş ve 5-6 gün boyunca kan içmesemde hayatta kalabiliyormuşum. Bu zamana kadarda dayanabilmemin tek sebebide buydu zaten.
Bir insana zarar verme fikri beni korkuturken bir canavara dönüşmemek için kan içme fikrini aklımdan uzaklaştırmaya çalıştım.
"Tamam, ben iyiyim. Bir an önce yapalım gitsin." Diyerek sakinleşmeye çalışarak ayağa kalktım.
Marco'da benimle birlikte ayağa kalkarken tekrardan kadının yanına geldik. Kan ne kadar beni kendine çeksede kadının boynuna bakmamaya ve dikkatimi başka yöne çekmeye çalıştım.
Marco kadını kucağına alırken hızla arabanın yanına giderek arka kapıyı açtım ve Marco'nun kadını arabaya yerleştirmesi için geri çekildim. Marco kadını arka koltuğa yatırdıktan sonra biz de hızla arabadaki yerimizi aldık ve kaldığımız yoldan devam etmeye başladık.
Yolda giderken kan kokusu iyice arabaya hakim olurken camı açarak soğuk havayı içeriye aldım. İçime derin bir nefes çekerek kanın kokusunu unutmaya çalıştım.
Kucağımdaki ellerimin tutulması ile gözlerimi açarak sol tarafıma döndüm ve elimi tutan Marco'ya baktım.
"İradene sahip çıktın ve kana karşı koyabildin, bu çok güzel bir şey. Herkes karşı koyamaz." Dedi gülümseyerek.
Yarı büyücü olmamdan dolayı zorlanmadığımı biliyordu ama yine de motive etmek için beni övüyordu. Yanında olduğum her zamanda, her anda bana kendimi değerli hissettiriyordu ve mutlu ediyordu. Her geçen gün de kalbim ona karşı daha çok ısınıyordu ve duygularım yoğunlaşıyordu.
Onun yanında eksik kalan bir yanım tamamlanırken ben kendimi o tamamlanmanın verdiği huzurda hiç olmadığım kadar mutlu hissediyordum.
O düşünceli bir şekilde yola bakarken tebessüm ettim. "Yanımda sen olduğun için çok şanslıydım."
Yüzüme bakarak sıcak bir tebessüm etti ve tekrardan yola odaklandı. Birkaç dakikanın sonunda evlerimizin önüne geldiğimizde arabayı bizim evin önüne park etti. Arabanın durması ile hızla arabadan indiğimizde arka kapıyı açarak yine Marco'ya yardım ettim.
Kadını arabadan çıkardıktan sonra arabanın kapısını kapattım ve hızla koşarak çantamdan evin anahtarlarını çıkarıp kapıyı açtım. İçeriye girerek kapıyı sonuna kadar açtım ve rahat girebilmeleri için geri çekildim.
"Kadını nereye yatıracağız?"
"Benim odama. " dedim hızla. "Yani eski odama. Oraya yatırabiliriz."
Marco merdivenlerden yukarıya çıkarken salondan çıkan Jenna ve Emily endişeli bir şekilde yanıma geldi.
"Neler oluyor?"
"Kan kokusu alıyorum, siz iyi misiniz?"
İçime derin bir nefes çektim. "Salona geçelim, orada anlatırım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ÇİÇEĞİ
FantastikKoşuyorum, uçsuz bucaksız bir ormanda koşuyorum. Buraya nasıl geldim, burada ne yapıyorum hiçbir fikrim yok! Ama bir şeyden kaçıyorum. Birden hava karardı ve uğursuz bir gök gürültüsü yankılandı gökyüzünde. İliklerime kadar titrediğimi ve korktuğu...