Alıntı + Duyuru

2.4K 124 251
                                    

2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2. KİTAP ALINTI

Pijama desenli büyük kupanın içindeki sıcak kahve, iki elimin avuç kısmına kalorifer borusu etkisi yayıyordu. Dumanı üstünde tüten kahvemden bir yudum alıp, tahta sunum tabağındaki bir dilim çikolatayı da ağzıma attım. İkisinin birleşimi damak tadıma parti düzenlemişti adeta. Birbirlerini tekrar eden serüven en sonunda bardağın dibini görmeme sebep oldu. Tahta tabaktaki son çikolatayı ağzıma koyup minik bardaktaki suyu tek nefeste içtim. Etrafta sadece yeme içme sesleri vardı. Ağızdan gırtlağa giden yutkunma, çiğneme, bardağı masaya koyduğun da ki tak sesi, bunlar dışında fazladan bir ses yapmadık. Karan'da benim gibiydi. Fakat o çay içiyordu.

Kaçamak gözlerimle bal gözlüme bakıp başımı önüme dönderdim. Öğrendiklerim aklımı çok karıştırıyordu. Melis, Yavuz bey ve Karan. Ne alakası var dediğim yerde o kağıtta yazanlar aklıma bir bir geliyordu. Önemli olan bal gözün bunu bilipte bana söylememiş olmasıydı.

"Söyle söyle, iki saattir kıvranıyorsun." Başımı aniden kaldırıp imayla gülen yüzüne şaşkınca baktım. Bu kadar zeki ve arkası kuvvetli bir adam, neden hâlâ kırmızıyı bulamamıştı ki? Belkide biliyordu ve bana söylemiyordu.

" Yok bir şey. "

" Gece! Söyle hadi, çaktırmadan bakıyorsun, uzaklara dalıyorsun. Bir şey olmuş belli ki."

" Bir şey olmadı. Sadece bütün geçmişimi düşündüm. Senin benim hayatımdaki rolün, neyse ya boş ver." Kaşının bir tekini kaldırarak yüzüme sinirle baktı. Artık söyle, der gibi. Bunu ona nasıl sormam gerektiğini bilmiyordum. Kelime darağacım tükeniyordu konuşmaya başlamak istediğimde.

" Gece!" Sessiz kaldığım için uyarı tonundaki sesine karşılık vermeden bakışlarımı kaçırdım. Yan yana oturuyorduk. Evde yalnızdık, sessizdik ancak beyinlerimizin içi çok gürültülüydü. Özellikle benim.

Bir ayağımı bacağımın alıntına alıp Karan'a yüzümü dönerek ellerimi birbirine kenetledim. Bal göz,  ciddi yüzünü düşürmeden elindeki sigarayı küllüğe bırakıp oda benim gibi yönünü çevirdi. İki farklı renk tonları birbirlerinin yüzüne bakıyordu.

" Beni neden öldürmedin?" Konunun direkt ortasından başladığım için anlamsız gözleri suskunluğun amblemi olmuştu. Sesimi düzeltmek için bir kaç kez yutkundum. Ne ben diyeceğim sözden emindim, ne de o duyacağı söze hazırdı.

" Senin yanına ilk ajan olarak gönderildiğimde benim ajan olduğumu biliyordun. O akşam o bara geleceğimi de biliyordun. Hatta benim için çokta güzel bir ölüm düzeneği hazırlamıştın. Fakat yapmadın. Niye?" Karan yüksek seste kahkaha atıp dalga geçer gibi güldü. Bu gülüşü sinirlerimi iyice yerinden oynatmıştı.

" Bunun için miydi iki saattir kıvranmaların? "

"Sandığından daha çok şey biliyorum Karan. Gülerek beni aptak yerine koyma!" Gülen yüzü gittikçe normal olmaya hatta alaya alır bir tonda olmaya başlamıştı. Nihayet ciddiyetimin farkına varmıştı.

KIRMIZI | AJAN #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin