2. Kitap | 20. Bölüm

1.2K 82 15
                                    

20. Bölüm

Topal Adam

♧♧♧

Panjurlu pencereden dışarıya bakıyordum dakikalardır. Hava hafif güneşliydi. Yerdeki yeşil çimler kesilmek için oldukça geç kalmıştı. Boyları uzadıkça bahçeye bir el atmak gerektiği geçiyordu içimden. Aslında hiçte fena olmazdı. Günlerdir boş boş oturmak yerine bahçıvanlık yapsam kendime güzel bir hobi içinde bulabilirdim. Düzensiz bahçe yerine uzaklara doğru döndü gözlerim. Arabalar vızır vızır geçiyordu. Yayalar, taşımakta zorlandığı poşetlerle marketten çıkarak arabaların kırmızı ışıkta durmasını bekliyordular. Neşeli bir gündü. Hafta sonu olduğu için insanların yüzlerine yerleşen tatil keyfi ruhuma işlemişti.

Pencereyi kapayıp pembe perdeyi çekerek içeriye göz attım. Uzun süredir güneş ışığına maruz kalan gözlerim, evi karanlık gösterdi bana. Yüzüm sıcaklanmıştı. Su içme dürtüsünü görmezden gelerek barbie bebek desenli yatağın üzerine uzandım. Çocukluk evimdeydim. Ve de şu anda pembelerle dolu bir çocuk odasında uzanıyordum. Kendi hatıralarımla dolu odada. Misli, Kelebek'le evlendiğinden babamdan kalma mirasa ulaşmak için engelimiz kalmamıştı. Merkezde ilk geldiğimiz yer ise yılların bizden alamadığı hatıralarla dolu evdi.

Hâlâ lüks sayılabilecek odanın tek kişilik yatağında tavanı izliyordum. Tavanda yıldız ve ay resimleri var. Akşamları karanlık olunca parlıyorlar. Tam bir çocuk odasında uyuyormuş hissine kapılıyor insan. Burnuma gelen leylak kokusu yastığımdan geliyor. Yaklaşık on günde üç kez yıkanan çarşafımın üzerine, temizlikten yoksul kıyafetlerimle uzanmış olmak çokta umurumda değildi.

Dinleniyorum.

Beynimi, ruhumu, hislerimi her şeyimi inzivaya çektim. Doğayla iç içe girdiğim günler de yalnız kalmadım elbette. Misli ile aynı oda da kalıyoruz. Tıpkı çocukluğumuzda yaptığımız gibi. Değişik hisler, farklı tecrübeler bunlar. Artık anlamaya çalışmaktan yorulmuş ve çözmek istemeyen bir Gece taşıyorum içimde. Karan'ın tahminlerini dinlediğim gün aklıma gelince gözlerimi sıkı sıkıya kapattım. Babamın kırmızı olduğunu düşündüğü günden bahsediyorum. O günden sonrası göz açıp kapayıncaya kadar hızlı geçmişti. İnsan boş işlerle meşgul olunca zaman çok çabuk yitip gidiyordu.

Bu zamana kadar belli başlı fikirlerim hep olmuştu. Kesinlikle yapmaz o, ya da yapar, demişliğim çok olmuştu. Hatta Karan'ı kırmızı sandığım bile olmuştu. İhtimal vermiştim. Fakat babam bu terazinin hep zayıf kalan yanı olacaktı. Bal göz ne kadar zeki olsada tahminleri doğru değildi. Babam kızlarına bunu reva görecek bir ebeveyn değildi. Mezarı boş diye yaşıyor olabilme olasılığı bile içten içe beni kandırılmış hissine kapatırırken onun bunca zamandır düşmanım olma fikrini benimseyemem.

Bu saçma fikri duyduğum saniyelerde ısrarla çalan kapı yüzünden bir şey diyemeden gelen Kelebek ile yoğunlaşmak zorunda kaldık. Hafif sarhoş bir tınısı vardı. Mutfak sandalyesine oturtarak bacakları ve ellerini bağlamıştı Okan. O iplerden kurtulmaya çalıştığı anlarda benim beynimden geçen cümleler belliydi. Babam. Yapmaz dediğim bir şeyi yaparak Karan'ın babasını ölüme terk etmişti. Bu da olabilir miydi? Buna sebep olacak şey ne olabilirdi ki? İnsan kendi kızına bunu yapar mıydı?

Kelebek o gece 3 parmağını kaybetti. Bal göz fazla acımasız davrandı. Konuşması için çevirilen her kum saati, insanın içine korku veriyordu. Özellikle kum taneleri bitmek üzereyken Kelebek konuşmaya başlamadıysa içten içe şimdi ne yapacak demeden edemedim. Buna rağmen pek bir dayanıklı çıktı. İlk sorusu, sahte rapor ve Karan'a atılan iftirayı itiraf etmesini istemeseydi. Söylemeyince ayak parmaklarından biri vücuduna veda etti. Okan'ın yanında ki iri adam korkusuzca bu görevi üstlendi. Yeter ki kum taneleri bittiğinde Kelebek bir şey söylememiş olsun.

KIRMIZI | AJAN #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin