26. ●AJAN●

3.3K 210 338
                                    


26. BÖLÜM

SENİ SEVİYORUM

SENİ SEVİYORUM

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Düz kesme tahtasının üzerine, soyulmuş beş adet büyük patatesi koyup hepsini simetrik olmaya özen göstererek tek tek doğradım. Kızdırılmış yağın içine doğradığım patatesleri atarken tavadaki pişmiş Pankekleri tabağa alıp yenilerini tavaya dökmeyide ihmal etmedim. Arkada yavaş yavaş pişen menemenin de kapağını açıp odun kaşıkla karıştırarak yumurtasını ilave edip kapağını kapatarak kızaran patateslerime yöneldim. Fırında da kakolu kekim pişiyordu.

Doğrama tahtasını tekrar elime alıp yıkanmış domatesleri jülyen doğrayıp servis tabağına koyarak üzerini maydonozla süsledim. Yağını ve tuzunu da ekledikten sonra mutfaktan çıkıp salondaki masaya götürdüm elimdeki domates dolu tabakları. Masada koyacak yer zor buluyordum. Bin bir çeşit kahvaltılık ürün vardı masayı dolduran. Tabaklarda büyük olunca yerleşme problemi oluyordu. 

Hızla mutfağa geri dönüp keki fırından çıkartarak diğer tepsiyi fırına attım. Zeytinli ve kaşarlı puaçamıda fırına attığıma göre bir tek yapmam gereken omlet kalmıştı. Menemenin altını söndürüp, kızarmış patatesleri de servis tabağına alarak tezgahın üzerine bıraktım. İçeriden adım sesleri geliyordu. Anlaşılan biri uyanmıştı.

" Abla, kolay gelsin."  Mahmur sesli güzel kız kardeşime gülümseyip baş teşekkürümü sundum. Yeni uyandığı her halinden belli oluyordu. Saçı başı dağılmış, üstündeki pijama yer değişmişti. " Nasıl oldun?" Yüzü düne göre gayet iyi görünüyordu. Korkak halleri yoktu mesela. Arkasına sağına soluna kimse gelecek mi diye bakmıyordu. Eski Misli gibi hareket ediyordu.

" Çok iyim. " yanmaktan kıl payı kurtulan pankekleri tabağa koyup altını kapatarak yeni bir tava aldım omlet için. Misli'yi hem dinliyor hem işime devam ediyordum. " Dahada iyi olacaksın." Güven veren gülüşüm dün geceki bıçağı hatırlayana dekti. Uzun bir süre bıçakla bakışmıştım. Sanki bana bilmece soruyordu. Kelebek bıçağı  gönderip bu senin pusulan olsun demesi Karan'ın kardeşini yem olarak attığını gösterirdi. K, Kelebek olsaydı neden böyle bir şey yapsın ki? Böyle düşününce de K'nın bana oyun oynadığını hissediyordum. Önce Çınar, şimdi Kelebek. İkiside K gibi görünmeye çabalanıyordu. Amaç aklımı karıştırmaktı. Tüm gecemi zehir eden siyah kutuyu Karan bir yere saklayıp uyku pozisyonuna devam etmemizi sağladı. Benim aksime gayet rahattı. Rahatlığı iğnenin kendine değil bana batması yüzünden de olabilirdi.

" Abla beni duymuyor musun?" Omzuma dokunarak konuşan kardeşime şimşek çarpmış etkisi ile bakıp söylediklerini tekrar etmesini bekledim. " Biz neden buradayız? Senin Melis diye bir arkadaşınla evin vardı hani? Niye bütün bavulların burada? İşe de gitmiyorsun. Hem bu beli silahlı adamlarda kim? Karan falan?" Kaç gün önce sorması gereken soruyu yeni sorduğuna göre aklı yeni başına geliyordu. Fırında ki pişmiş puaçaları çıkartıp göz ucumla kardeşime baktım. Ellerini göğsünde bağlamış beni seyrediyordu.

KIRMIZI | AJAN #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin