4. ● AJAN●

5.6K 287 120
                                    

" Her zaman ensendeki nefes olacağım küçük cadı!"

-K

Ne okuduğumu, okurken ne hissettiğimi bir an yadırgadım. Kalbim ağzımda atıyor, göğüs kafesimi zorluyordu. Bu yazı çok manidar bir kalıpla süslenmişti. Küçük cadı... Bana böyle seslenen iki kişi vardı; Babam ve Misli. Babam hayatta değildi, Misli ise böyle bir şey yapmazdı. Peki kim cürret etmişti? Mesaja dikkatli bakınca alttaki harfe değdirdim gözlerimi. -K!

Karan mı? Olabilir miydi, olabilirdi. Zaten peşime düşeceğini biliyordum. Ancak böyle bir mesaj beklemiyordum. Ensendeki nefes olacağım demek, çok ağır bir ithamdı. Sürekli peşimde olacağını ve bana zarar vermek istediğini hissettim tüm kalbimle. Korkuyordum. Bu bir korkudan çok endişeydi.

Telefonu elimden bırakıp yatakta geri geri gittim sırtım yatak başlığına değene dek. Ayaklarımı kendime çekip kollarımı bacaklarıma dolayarak derin derin nefes aldım. Bana hiç bir şey yapamazdı. En fazla beni öldürür ve bedenimi kirletirdi. Yapmadı. İkisini yapmak içinde fırsatı varken yapmadı. Sana dokunmam demişti. Bu benim için onur kıran bir davranış değildi. Bu benim için şanslı olduğumu gösteren bir hareketti. Ayrıca ölümüm içinde çok güzel bir plan yapılmışken vazgeçmişti. Amacı farklıydı. Karan denen adamın gayesi başkaydı.

" Gece, uyumadın mı sen daha?" Kapı açılır açılmaz yüzümü Melis'e çevirip sorusunu düşündüm biraz. Elinde bir bardak su, bana bakıyordu. Muhtemelen o suyu bırakıp gidecekti. Benim uyandık olduğumu gördüğü içinde şaşkındı.

" Telefonla uğraşıyordum. " dedim az ilerimdeki telefonu göstererek. Az önce yorgun olduğumu ve uyumak istediğimi söylediğim için telefonla uğraşmak cümlelerimle tezatlık yarışına girmişti.

" Su getirmiştim, " deyip masum bir gülüş hediye ettikten sonra suyu bırakıp çıktı odadan. Melis'e bu mesajı söylemek istesem de dilimin ucundaki yalan mekanizması farklı bir konuya değindi. Lânet olsun. Çınar'ı dinlemeliydim. Bu işe girmeyecektim. Durumu kritik olan bir kardeşim varken bile bile ölümüne lades demiştim. Cesur biriydim eyvallah. Lakin bu kadar cesurluk ölüm ile yarış demekti. Adam tehlikenin ta kensiydi. Nasıl böyle bir aptallık yaptıysam eğer bu işin içinden çıkmak içinde bir o kadar zeki olmak gerekirdi.

Telefonu komodinin üzerine bırakıp pikeyi üzerime dolayarak kapadım gözlerimi. Yalnız uyumaktan küçükken çok korkardım. Ben uyuyana kadar gitmezdi babam yanımdan. Bazen nöbeti olurdu acilde. Sabaha kadar beklerdim babamı. Onun gibi doktor olmak istemiştim hep. O ise, benim cadı kızım isterse her şey yapar, derdi. Adımı söylediğini hiç hatırlamazdım. Genelde cadı lakabımı kullanırdı. Kendi adımdan daha çok severdim bu takıyı. Çünkü onu bana babam söylerdi. Annem söylerdi. İlk zamanlar sevmesem de şirince söylenilen mimikler o kalıbı bana güzel göstermişti zamanla.

İkisinide aynı gün toprağa gömdüğüm zaman, yemin ettim babamın üzerine. Onları öldürenleri bulacağıma dek söz verdim. Bunun için polis olmuşken Karan yüzünden meselemdem vazgeçemzdim. Yapamazdım. Gözümden damlayan bir damla yaşı silip telefonumu tekrar aldım elime. Açar açmaz aynı mesaj tekrar göründü gözüme. Bu adamı gözümde hiç büyütmemiştim ilk etapta. Ancak çok zeki biriydi. Başkasına suç atma konusunda usta olmuştu. Zeki ve kurnaz.

Mesajdan çıkıp numaraya baktım. Yanyana dizilmiş rakamlar büyük bir ahenk içindeydi. Aynı sayıyı tekrar ediyordu sürekli. Acaba 118'i arayıp numaranın kime ait olduğunu öğrenebilir miydim? Gerçi Melis hacker'di. İstesem numaranın sahibini bana bulabilirdi. Bu durumda da Melis'e her şeyi anlatmam gerekirdi. Peki bunu yapmalı mıydım? Hayır. Her şeyi Melis'e anlatmak doğru olmazdı. Kendime saklayacağım sırlarım da olmalıydı.

KIRMIZI | AJAN #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin