13. BÖLÜM
3/2 Aykut Bey
☆☆☆☆☆☆☆
Vücudum dengesiz bir sıcaklığın içindeydi. Omuzlarımın üzerinde kalın battaniye varken bacaklarım çıplaktı. Üstüm ateş, altım buzdu. Evin hizmetlisi, içinde kahve olan tepsiyi ben ve Karan'a tuttu. Soğuk yüzünden hissetmediğim parmaklarım kahve bardağının sıcaklığıyla yanma geçirdi. Hava soğuktu fakat çok değil. Herkes gömleği ile geziyordu. Ben fazla üşümüştüm. Korkmuştum. Ölü birini görmek değildi beni korkutan, ölen kişiydi. Gözümü her kapattığımda havuzdaki görüntüyü hatırlıyordum. Kanlı ve hareketsiz. Kolları ve bacakları aralanmış vaziyette yatırıyordu onu gördüğümde. Yüz üstüydü. Boynundan kesmişlerdi. Hatta kafası bedeninden ayrılmak üzereydi. Canice öldürülen kadın, benim yüzümden veda etmişti. Beni önemsemeseydi bunlar başına gelmezdi.
Kader. Onun ölümüne ikinci kez üzülüyordum. Yine numara olsa ve ileride çıkıp gelse demeyi o kadar çok isterdim ki, mümkün olduğunu bilsem. Ancak mümkün değildi. Başı gövdesinden ayrılmak üzereydi. Görmüştüm. Gözümün önünden çıkmıyordu.
Kahveyi titreyen dudaklarıma yaklaştırıp bir yudum aldım. Etrafımda bir sürü polis vardı. Olay yerini inceliyorlardı. Çınar'a ifademi vermiştim. Zormuş. Daha öncesinde bende ifade alırdım. Karşımda korkudan titreyen insanların iki kelimeyi bir araya getirip de konuşamaması sinirimi bozardı. Bugün aynısını yaşamıştım. Durumun şokunu atlatamadım. Çınar kırmızıyı tanıdığı ve onun hakkında arama başlattığı için ifademi vermekten korkmadım. Telefonuma gelen son mesajdan bahsetmedim. Bu sefer de telefonuma el koyarlar, arama başlatırlar diye gerek duymadım. Sadece o kişiden şüphe duyduğumu belirttim. Şu an da serbest olsam da zan altında sayılırdım.
İleride Firuze ile konuşan Çınar, kibar davranışları ile yanındaki kıza güven veriyordu. Bana olan duygularını anımsayınca yüzümü hemen bal göze çevirdim. Kader'i o halde görür görmez Karan'ın yanına koşmuştum. Aklıma ilk o gelmişti. Uykudan nasıl uyandırdığımı ve ne deyip bahçeye götürdüğümü bilmiyorum. Tek bildiğim şey çok korktuğumdu. Gecenin o saatinde karanlık bahçede bir ceset bulup da soğukkanlı olabilmek mümkün değildi benim nezlimde. Daha yeni yeni kendime gelmiştim. Gözlerimi etrafta tarayıp kırmızı mavi yanan polis araçlarına baktım. Herkesin ifadesi alınmıştı. Cesedi de alıp götürdüler. Son rütüşları kalmıştı.
" Kum Kızı?" Elini sırtıma koyup aşağı yukarı okşadı. Beş parmağının her izinde samimiyetin sıcaklığını tattım. O benim görünmez duvarımdı. Ne zaman düşecek olsam bir el uzatıyordu bana. Gözümden damlamak üzere olan gözyaşımı silip başımı omzuna koydum. " Benim yüzümden öldü. "
" Hayır, suçlama kendini. "
" Bal göz kandırma beni. Benim yüzümden işte. Kader bana ajanlık yaptığı için öldü. Sen söylemiştin. Uyarmıştın beni." Su damlacıklarını engellemeyi bırakıp istediği gibi akmasına fırsat tanıdım. Bağıra çağıra ağlamak geliyordu içimden. Çok vahşi bir biçimde ölmüştü. Boynunu kestiklerinde canı kim bilir ne kadar çok yanmıştı. " Bu kadar çabuk yıkılma. İstedikleri bu zaten. Sil o gözlerini. "
" Keşke seni dinleseydim. "
" Boşuna keşke deme. Giden gitti. Önümüze bakacağız. " bize doğru gelen Firuze ve peşindeki Çınar bir şeyler demek ister gibi duruyordu. Başımı kaldırıp üzerimdeki battaniyeye iyice sokuldum. Ağlamaktan gözlerim şişmiş olmalıydı.
" Gece iyi misin?"
" İyi, " dedi benim adıma Karan. Çınar'ın varlığı bile onu sinir ediyordu. Özellikle bana olan ilgisini gördüğünde iyice sinirleniyordu. Karan farklıydı. Ergence gelip onun hakkında yorum yapmıyordu fakat ben hissediyordum. Karan, Çınar'ı haz etmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI | AJAN #Tamamlandı
ActionTAMAMLANDI Kitabı bitirdikten sonra neden bu kadar az okuyucusu olduğunu düşüneceksiniz, sebebini ben söyleyeyim, hedef kitlesi zeki insanlar olduğu için. Dünyanın hissedilen fakat bilinmeyen belli evreleri vardır. Çocukluk, gençlik, olgunluk ve ya...