2. Kitap | 10. Bölüm

1.3K 107 234
                                    


10. BÖLÜM

SALDIRI

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°

" Babanın mezarı boş. "

Öfke, ihanet, merak ve acı barındıran tüm hislerim, dilimin ucunda kalmıştı. Gözlerimdeki giz yerine gelen belirsiz duygular, suskunluk dolu dakikalar yaşattı. Böyle bir cevap beklemiyordum. Matematik sınavında sorulan Türkçe paragraf sorusu gibi afallamıştım. Gözlerim, kabir ve Karan arasında dolaştı. Makul bir açıklama beklediğimi söylerken böyle bir savunma ile sonuçlanacak olmasını umut etmemiştim.

" Nasıl boş?"

" Boş, sadece toprak vardı. "

" Babam öleli yıllar oldu, ondan bir kalıntı kalması zaten mümkün değil. Bedeni çoktan çürümüştür. "

" Annenin kalıntıları vardı ama. Babanda mertek tahtaları bile yoktu." Beni üzmeye niyet etmiş olacak ki hiçbir sözcüğünü sakınmadı. Beynimin içinde tonlarca soru cümleleri vardı. En çok hissettiğim duygu ise, acıydı. Gerçekler konusunda meraklı bir korkaktım. Öğrenmek için can atarken duyacaklarım konusunda ölüm orucuna kalkmıştım.

" Bir yanlışlık olamaz mı? " ayakta zor duruyordum. Tutunacak, oturacak başka bir yer ararken kolumu tutan Karan'dan uzaklaşıp hayal kırıklığının vücut bulmuş haliyle baktım yüzüne. Bir yanlışlık yok, demedi. Destek vermek için tutmaya çalıştığı kızı, domino taşları gibi yıktığının farkında değildi.

" Babam yaşıyor mu yani?" Kabirlerin olduğu yöne dönüp başımı iki yana salladım. Bu mümkün olamazdı. Ben görmüştüm. İki katlı evimiz vardı. Ben uyurken silah sesi gelmişti kulağıma. Sağır edecek kadar gümbürtülü bir sesti küçücük bir çocuk için. Korkarak aşağıya indiğimde ikisi de kanlar içinde yatıyordu. Misli, yüzüne sıçrayan kanlar eşliğinde ağlarken ben olayı çözmeye çalışıyordum. Bütün bunlar numara olamazdı. Hem aynı anda vurulan kişilerden biri mezarında ise diğeri nerede olabilirdi ki? Annemin kalıntıları varsa babamın da olmalıydı.

" Bilmiyorum, " onu itmemi umursamadan kolumdan tutup beni arabaya yasladı. Bedenimin hali ne kadar kötü görünüyorsa artık acıyarak destek olmaya çalışmıştı. " Niye yaptın bunu?" Akan göz yaşımı silip rüzgardan uçuşan saçlarımı geriye ittim.

" Niye mezarı kazma düşüncesine vardın? Hadi kazdın diyelim, bana niye söylemedin? " mezarlıkta yankılanan akşam ezanı içimdeki ölü canlara su serpti. Karanlık çökmek üzereyken güneşin batmak üzere olduğu kızıllık, bal gözün yüzüne yansımıştı. Sadece bakıyordu yüzüme. İtirazı, müdafaası yoktu. Bu durumu benim fark etmeme öfkeleniyordu.

" Şüphelendim. Ve şüphemde haklıydım. "

" Neyden şüphelendin? Karşında çocuk yok! Durduk yere, Aa şu mezarı bir kazayım belki boş çıkar, diye mi düşündün? " yaslandığım arabadan kendimi arındırıp Karan'a yaklaştım. Ayakkabılarımız birbirine çarpana dek yaklaştım. Batan güneşin rengine benzeyen gözleri, bana ihanetle mayalanmış hamur yoğurdu. Sakladığı bir şeyler vardı. Sözlerinden her zaman emin olan Karan gibi bakmıyordu.

" Niye susuyorsun? Ne saklıyorsun benden? "

" Çünkü babanın ölüm raporu iki kez değiştirilmiş. Değişen kişi de senin Kerem Amcan." Sırtımdan vuran hain rüzgar, öne doğru itekliyordu bedenimi. Sözleri çok manasızdı. Ölüm raporu iki kez değişmezdi ki? Değişse bile ölüm şekli belliydi. Silahlı saldırı. 

KIRMIZI | AJAN #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin