Ve bir yeni bölümle daha beraberiz umarım bölümü beğenirsiniz şimdiden iyi okumalar.
"Kuzey dayan aslanım bak geldik."
"Daha hızlı süre lan şunu."
"Ulan iyileştirin lan kardeşimi."
"Ulan beni bırakıp git bak neler yapıyorum sana."
"Kuzey dayan koçum bırakma lan bizi." Hastane koridorlarında koşarak sedyeyle beraber bağırarak giderken hastanede ki herkes şaşkın bakışlarla bize bakıyordu. Nasıl bakmasınlar ki? Üstleri başları kan için de üniformamız parçalanmış yüzümüz gözümüz yara bere olmuş hep. Kimisi acıyan bakışlarla, kimisi minnetle, kimisi de kınayarak bakıyordu ama şuan tek düşündüğüm şey Kuzeyin bir an önce iyileşmesi. Ameliyat kapısının önüne gelmemize hemşire tarafından durdurulmamız bir oldu.
"Lütfen burada bekleyin giremezsiniz." Sakin olmaya çalışarak başımı sadece sallaya bildim ne yapabilirim ki? Sonuçta hemşire de görevini yapıyor. Herkes bir yere çökerken kendimi toparlamaya çalışıp time göz gezdirdim.
"Mert hadi topla yaralıları gidin tedavi olun bu bir emirdir."
"Emredersiniz komutanım." Derin nefes alıp koltuğa oturduktan sonra sırtımda ki yaranın acımasıyla gözlerimi kapatıp dişlerimi sıkıp ağzımdan çıkacak olan inlemeye engel oldum. Gözlerimi açıp Turana baktığım da o da bir yere oturmuş başı öylece önüne eğik. Derin nefes almaya çalışıp koridorun başına baktığım da Albayın geldiğini gördüm. Hızlıca ayağa kalktığımda yaralarım acısa da umursamadım Turan da ben gibi ayağa kalkınca selam durup konuştum.
"Kıdemli Yüzbaşı Asena Türkoğlu emret komutanım." Cümlem bitince anın da Turan'ın da gür sesi duyuldu ne kadar acı çeksek de, yorulsak da hiçbir şekilde belli etmemeliydik.
"Kıdemli Yüzbaşı Turan Edizel emret komutanım."
"Rahat asker." Albayın komutuyla ikimiz de rahata geçerken albay ikimizin de üzerlerini kontrol edip konuştu.
"Nasılsınız çocuklar?" Turan'la ikimiz de birbirimize bakıp tekrar albaya döndük.
"İyiyiz komutanım sağ olun."
"Diğerleri nerede? Kuzeyin durumu nasıl? Bilgi ver asker." Albayın gür ve endişeli sesiyle hızlıca açıklama yaptım.
"Komutanım diğerleri yaralarına baktırmaya gitti. Kuzeyin de durumu ağır." Albay derin nefes alıp sert sesiyle konuştu.
"Üzerinize değiştirin asker." Yanımıza ne zaman geldiğini bilmediğim er'le hızla elinde ki poşeti alıp selam durdum.
"Emredersiniz komutanım." Albay uzun uzun bana bakınca etrafı kontrol edip üniformamın içinde ki belgeleri hızlıca Albay'a uzattım. Albay da aynı hızla dosyaları eline alıp konuştu.
"Benim karargâha dönmem lazım Kuzeyin ailesine haber verdim ben akşama doğru burada olurlar bir gelişme olursa bana bildir asker."
"Emredersiniz komutanım." Albay yanımızdan ayrıldığında an bende hızla Turan'a dönüp konuştum.
"Üzerini değiştirip geliyorum sen kal burada."
"Tamam." Başımı hafif sallayıp hızla bir hemşirenin kolunu tuttum.
"Pardon üzerimi nerede değiştire bilirim?" Karşımda ki kısa boylu şirin sarışın kız derin nefes alıp yüzünde ki tebessümle konuştu.
"Buyrun beni takip edin lütfen yaralarınızada bakayım." İfadesiz suratımla hızla başımı sallayıp hemşireyi takip ettim. Hemşire bir odaya girince kapıyı kilitleyip hızlıca sedyeye oturup üniformamın üst kısmını çıkarttım. Hemşire elinde ki bir kaç malzemeyle karşıma geçip şok içinde bana bakarken ben aynı ifadesizlikle üzerinde ki şoku atmasını bekliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Timi
ActionAnnesini ve babasını küçücük yaşta şehit veren bir kızdı o. Yanında bir tek biricik ağabeysi vardı. Şimdi o küçücük kız büyüdü kocaman bir bordo bereli bir yüzbaşı oldu. o kim mi? o Asena Türkoğlu tüm zorluklara göğüs geren kahraman türk askeri.