26. Bölüm Son veda

10.9K 662 72
                                    

Merhaba kalbimin içleri ^^

Bol keyifli okumalar dilerim...



Zordur vatan için eşinden, sevgilinden, çocuğundan, annenden, babandan ayrılmak. Hayatının baharında  herşeyden vazgeçip nasır tutmuş ellerinle silahın soğuk kabzasını tutmak. Annenin sıcacık kucağından ayrılıp asker ocağına gelmek, arkanda seni bekleyen bir anne, bir baba, bir eş bırakmak, çocuğunun sensiz büyümesi herşeyden zordur. Ama vatan sağ olsun bize yeter. Kutay kollarımın arasında şehir düşerken ben çaresizce hiç birşey yapamamıştım. Timdekilerin yüzlerine bakamıyordum herkes hayattan soğumuş kopmuştu. Kutay'ın cenaze törenine de katılamayacaktık yarın operasyona gidiyorduk son kez onu uğurlayamayacaktık. Bu durum Turan yüzbaşını daha çok etkiliyordu ama elden ne gelir ki vatan görevi bu beklemez.

Herkes oturmuş önünde ki koca beyaz masaya bakıyordu kimse konuşmuyor birbirlerine bile bakmıyorlardı herkes kendini suçlu'yordu. Timin ve diğer askerlerin bu hali canımı sıkıyordu. Derin nefes alıp verdim.

"Biliyordu." Dedim. Hepsinin başı kalkmış bana bakıyorlardı. "Biliyordum bana söylemişti." Yutkunmaya çalıştım boğazımda ki yumru gitsin diye ama fayda etmiyordu. "Rüyasında görmüştü on kurşunla bayrak altında şehit düşeceğini. Söylemişti anlatmıştı kendi için değilde bizi arkasında bıraktığı için üzüldüğünü söylemişti." Başımı beyaz masadan kaldırıp time baktım. Hepsi gözleri dolu dolu bana bakarken Fatih'in burun çekme sesiyle Fatihe baktım. Sıkıntıyla derin nefes alıp verdim yemekhanede kimse konuşmuyor önünde ki yemeklere bile dokunmamışlardı. Kendime gelmeliydim kendimi toparlamalı ve timimide toparlamalıydım.

"Kendine gel asker." Diye bağırdığımda tüm yemekhanede sesim yankılandı. "Kaldır başını." Hepsi başını kaldırdığında birbirlerine baktılar. "Bak gör kendine bir bak karşında ki asker nasılsa sende öylesin. Biz Türk askeriyiz yeri geldiğinde bir ölür bin diriliriz bizler ölmeyiz bizler şehit oluruz. Şimdi herkes sirkelensin kendine gelsin biz bir şehit verdik bin defa dirileceğiz. Şimdi herkes önünde ki yemeği yiyip kalsın uyusun bu bir emirdir. Nöbetçi askerler den başka asker görmeyeceğim ayakta."

"Emredersiniz komutanım." Yemekhane askerlerin sesiyle yankılandığında time bakıp konuştum.

"Siz de önünüze de ki yemekleri yiyin sonra harekât odasına."

"Emredersiniz komutanım." Hepsi yemeklerini yerken herkes sessizdi. Bende yemeğimi yediğim de arkama yaslanıp konuştum.

"Acaba ne zaman burada patates ve mercimek ten başka bir yemek gelecek." Fatih dediğimle başının önünden kaldırıp burukça güldü.

"Komutanım." Dedi. "Rol çalmayın." Hafif sırıtıp kollarımı göğsümde birleştirdim.

"O zaman rolünü iyi oyna." Fatih hemen omuzlarını dik tutup kaşlarını çattı.

"Oynamıyor muyum?" Herkes başını olumsuz anlamda sallayınca Fatih dudak büzüp konuştu.

"O zaman daha iyi oynarım." Başımı sallayıp ayağa kalktım.

"Yemeğiniz bittiğinde harekât odasına gelin."

"Bitti komutanım." Hepsine bakıp başımı salladım.

"Tamam siz gidin ben Albaya haber vereyim."

"Emredersiniz komutanım." Hızlıca yemekhane den çıkıp albayın odasına doğru ilerledim. Albayın odasının önüne gelince kapıyı vurup içeri girdim.

"Yüzbaşı Asena Türkoğlu İstanbul."

"Rahat asker."

"Komutanım Gölge Timi harekât odasında bekliyor."

Gölge Timi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin