Selamm kalbimin içleri. Umarım bölümü beğenirsiniz satır başı yorumlarınızı bekliyorum.
Keyifli okumalar dilerim...
İki ay; iki ay olmuştu buraya geleli bu timle buluşalı, bu timin komutanı olalı, sevdiğim adamı toprağa vereli. Alışmıştım artık bu time bu havaya buralara iyi hissettiriyordu bana. Ama alışmışlığın en berbat hali sevdiğim adamın yokluğuna da alışmam dı. Onu yavaş yavaş unutuyordum. Öpüşünü sarılışını kokusunu. En acısı da artık onu hissetmiyordum. Hissetmek için her gün yazdığı mektupları okuyordum geriye son bir mektup kalmıştı. Diğerini yırtıp atmıştım çünkü yeniden aşık olursan oku diyordu.
Bu iki ay boyunca sürekli operasyonlara gidip geldik bazen bir hafta bazen üç gün dinlediğimiz olmuştu. Ama biz yine hep birlikte zorlukların üzerinden gelmiştik.
Şimdi ne mi yapıyorum?, Timle birlikte yeni gelecek timi bekliyoruz. Sabah erkenden kalkıp her zaman ki gibi içtimamızı yapmıştık. Şimdide çimenlerin üzerinde birbirimize yaslanmış timle beraber oturuyoruz.
"Komutanım bir şey sorabilir miyim?" Ateşin seslenmesiyle başım Mert'in göğsünde iken gözlerimi kapatıp mırıldandım.
"Sor bakalım Ateş."
"Bu yeni timin neydi adı ya?" Ateş kendi kendine düşünürken Kuzey girdi araya.
"Efsaneler timi." Ateş gözlerini büyültüp heyecanla güldü.
"Hah evet evet o." Dedi çocuksu bir edayla. " Şimdi komutanım bu efsaneler timi geliyor ya siz tanıyor musunuz?" Ateşin dediği cümleyi düşündüm ama sanırım tanımıyordum.
"Sanırım hayır yani tim komutanı sanki tanıdık ama çıkartamadım tanımıyorum yani."
"Ben tanıyorum Turan Edizel çocukluk arkadaşım." Hepimiz Kutay'a baktık kalbim'in en derinliklerinde bir acı peydah olurken her zaman ki gibi acıyı görmemezlikten geldim.
"Oha lan bu Edizel şey değil mi?" Fatih'in cümlesini Mert devam ettirdi.
" Albay Murat Edizel." Başımı hızla kaldırıp Kutay'a baktım. Kutay zaten bana bakıyormuş şaşkınlık içinde kaldığım da Kutay hatırladığımı anlamış olmalı ki hafif güldü. Başımı Mert'e çevirdiğim de oda bana aynı şaşkınlıkla bakıyordu.
"Komutanım siz tanıyorsunuz galiba artık." Başımı olumlu anlamda salladım.
"Evet kendisiyle çocukluk arkadaşıyız." Hızla ayağa kalkıp üzerimi düzelttim. Tim şaşkınlıkla bana bakarken boğazımı temizleyip konuştum.
"Ben bir albayın yanına gidip geleyim." Yanlarından uzaklaşırken Fatihin sesini duydum.
"Bence sadece çocukluk değil."
"Yada arkadaşlık değil."
"Anlarız olum karıştırmayın ortalığı bir."
Adımlarımı daha da hızlandırmaya çalıştım. Ne işi vardı onun burada? Asker olduğunu biliyordum ama karşılaşacağımızı tahmin etmemiştim. Ya beni hatırlamazsa? Ya beni yine görmemezlikten gelirse? Düşüncelerimin arasından of çekip Albayın kapısının önünde ki askere bakıp kapıyı üç kere tıklatıp gel sesini duyunca içeri girdim.
"Yüzbaşı Asena Türkoğlu İstanbul. Bir maruzatım vardı komutanım."
"Gel bakalım Yüzbaşım." İçeri girip kapıyı da ardımdan kapattım.
![](https://img.wattpad.com/cover/246933812-288-k796328.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Timi
ActionAnnesini ve babasını küçücük yaşta şehit veren bir kızdı o. Yanında bir tek biricik ağabeysi vardı. Şimdi o küçücük kız büyüdü kocaman bir bordo bereli bir yüzbaşı oldu. o kim mi? o Asena Türkoğlu tüm zorluklara göğüs geren kahraman türk askeri.