7. Bölüm vatan aşkı

16.6K 937 68
                                    

Merhaba kalbimin içleri. Yeni bölümle geldim. Umarım bölümü beğenirsiniz satır başı yorumlarınızı bekliyorum.

Keyifli okumalar dilerim...



Asker; ne kadar basit bir kelime öyle değil mi? Asker. Ama bu kelimenin ağırlığını kimse bilmez kimse anlamaz. Asker olunca aileni, sevdiklerini, kendi canını bile arka planda tutup tek bir şey için çıkarsın meydana. Vatan. Biz askerler vatan aşkı için yanıp tutuşanlarız, biz askerler bayrak için, ezan için, şahadet için yanıp tutuşanlarız.

Ben bordo bereli Yüzbaşı Asena Türkoğlu. Yıllardır vatanıma hizmet edip yıllardır vatan için çalıştım. Benim hayatımda tek bir aşk vardı. Vatan aşkı. Biz bordo bereliler başımıza o bereyi taktıktan sonra ilk vatan sonra silah arkadaşımızın canı için savaşırız. Biz askerlere hayranlık duyanlar. Biz de vatana, bayrağa, ezana hayranlık duyarız. Biz askerler çocuklar gönüllerince eğlenip gülsünler diye vatanımın yurdumun insanları eziyet çekmesin diye bütün Türk silahlı kuvvetleri canlarını dişlerine takıp kanlarının son damlasına kadar savaşırız. İşte bu yüzden askerler kutsaldır.

Yüzüme değen soğuk suyla öksürerek geldim kendime. Etrafıma baktığım da iki tim de yavaş yavaş kendine geliyor du. Yüzümü karşımda ki şeref yoksununa çevirip bağırdım.

"Nerede lan sahibin it." Yüzüme yediğim tokatla bütün tim bağırıp çağırsada ben gülüp bağırdım.

"Ulan erkek misin be? Ben bile vurdum mu kemik sesi geliyor." Karşımda ki aptalın sinirlendiği her halinden belli oluyordu.

"Bana bak asker karısın diye birşey yapmıyoruz adam akıllı otur yerinde komutan gelir birazdan." Cümlesini bitirip çıkınca karşımda ki iki time de baktım. Hepsi suçlu gibi eğmişti kafalarını.

"Kaldırın lan kafanızı Türk askerisiniz siz kendinize gelin. İfadenizi sonra alacağım ama ilk bu iplerden kurtulalım." Sözümün bitmesiyle herkes başını kaldırmış ipleri kesecek birşey arıyordu. Başımı sağa doğru çevirdiğim de karşımda omzundan yaralı şekilde oturan Mert'e baktım.

"Mert." Dedim. İlk defa belki de sesim operasyon da bu kadar cılız çıktı. Mert kaşlarını çatıp bana baktı.

"Güzelim." Yarasına baktığımı anlamış olmalı ki yüzüne kocaman bir tebessüm koydu. "Merak etme acımıyor dayanırım ben." Başımı sadece olumlu anlamda sallamakla yetindim. Turan ve Kutayla hiç göz göze gelmemeye çalışarak bütün askerleri üstün kaba şekilde gözden geçirip derin nefes aldım tek ağır yaralı Mert vardı oda vurulduğu için diğerleri gayet normal di.

Kaç dakika geçti böyle çözüm ararken bilmiyorum ama içeri giren Çitayla dik durup karşıma geçmesini bekledim. Karşıma geçip keyifle konuştu.

"Vay vay vay bizim askerlerin prensesi de uyanmış." Yüzümü buruşturup alayla konuştum.

"Prenses değil şerefsiz senin Azrail'in." Çita gerilsede duymamazlıktan gelip konuştu.

"Seni neden buraya böyle tek oturttum sence asker?" Kaşlarımı çatıp merakla karşımda ki o*uspu çocuğunu dinlemeye başladım. "Bakalım ne kadar dayanıklısın onu test edicez." Alayla bir gülüş çıktı dudaklarımdan.

"Ulan eşsek. Ben askerim asker seninkiler gibi köyden gelip elime silah alıp dağlarda hükümet sürmüyorum gerçi onu da yapamıyorsunuz ya neyse?" Çita karşımda gerim gerim gerilince yaptığım şeyden zevk almaya başlamıştım. İki tim de tedirgin şekilde beni izlerken Çita bağırdı.

"Getirin lan sürprizi." Keyifle arkamda ki sandalyeye biraz daha yaslanıp dik konuma geldim. Gelsin bakalım ne gelecekti karşıma. İçeri giren şiş ve ateşle ne yapmak istediğini anladım. Mert'e baktığım da sinirle Çitaya bakıyor du. Sadece Mert de değil tüm tim öyle bakıyordu.

Gölge Timi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin