Gölge Timi

2# Özel bölüm

Selammmmmmmmmm canımın içleri;)

O kadar heyecanlıyım ki anlatamam çok fazla uzun bir ara oldu ve ben sanırım Asena ve gölge timini çok özlüyorum. Sizler gibi... Sanırım hep de özleyeceğim o zaman fazla uzatmadan bölüme geçelim. Bölüm sonu görüşürüz...

Keyifli okumalar...

Dakikalar saatleri, saatler günleri, günler ayları, aylar mevsimleri, mevsimler yılları kovalarken biz her geçen gün daha büyüyor daha da mutlu oluyorduk. Ben hayatımın hikâyesine tam olarak Sinan'ı kaybederek başladım hani derler ya; her şer de vardır bir hayr diye çok doğru bir söz. Yiğit in gidişi benim için şer'ken  Gölge timine girmem hayr olmuştu iyi ki diyorum her zaman iyi ki Gölge timi var... Gölge benim olmayan ailem Gölge benim timim Gölge timi benim hayatım. Evet çok kayıplar verdik evet çok acı çektik evet çok fazla gözyaşı döktük. Ama hep beraber olduk hep beraber ağladık birbirimizin omzunda o yüzden Gölge timi olarak hepimiz birbirimizin kıymetini çok iyi anlıyor ve çok iyi biliyorduk.

Gölge timi olarak her operasyon da başarı üstüne başarı ekliyor dağlarda karargâhta ve belki de farklı bazı illerde namımız konuşuluyordu. Çarşıya indiğimiz de artık herkes bizi Gölge olarak tanıyor biliyordu. Aslan o kadar çok büyümüştü ki gerçekten ona her baktığım da ağabeyime ne kadar da çok benzediğini anlıyor ve görüyordum. Umay ve Kutay kardeşler desen tamamıyla fırlama olmuşlardı boş bırakmaya gelmiyordu bir saniye yanlarından ayrılsak anında Kutay mühimmat odasına Umay da genç askerlerin arasına gidiyordu bu da kıskaç Turan'ı ortaya çıkarıyordu.

Gölge timi de aynı hayatına devam ediyordu Kuzey sap Ateş baba olmuştu ve bunu sürekli dile getiriyordu Fatih ve Mert hala aynı çapkın adamdı Akat inşallah evlenecekti evleneceği kız askeri hemşireydi. Ali de tek çocuğuyla oldukça mutluydu.

"Ağabey ya Allah çarpsın şöyle afili bir operasyona çıksak ne iyi olur."

"Abi Akat haklı ya paslandık."

"S*ktir git gerizekalı zaten Asena komutanım ceza vermek için yer arıyor. Duygular tavan."

"Sizene lan istediğime ceza veririm."

"Yani komutanım bari sürünme vermeyin be."

"Sen emri mi sorguluyorsun asker?" Fatih anında yerinde dikleşip başını olumsuz anlamda salladı.

"Estağfurullah komutanım." Başımı sallayıp televizyon izleyen Ali'ye baktım.

"Lan Ali iki muhabbet et be sürekli televizyon izliyorsun."

"Emredersiniz komutanım."

"Emretmiyorum lan rica ediyorum." Herkes gülerken kapının çalmasıyla herkes susmuş kapıya bakıyordu.

"Sessiz olun." Dedim fısıldayarak.

"Bu kesin Kutay." Yüzüme yerleşen tebessüme engel olamazken Turan sinirle ellerini yumruk yaptı.

"Ulan bu Kutaysa Umay nerede?" Herkes Turan'ın cümlesine gülerken bende tebessüm ettim. Kıskanç baba sahalar da. Kapı yavaşça açıldığında siyahlar içinde gülerek içeri giren Kutayla tebessümüm koca bir kahkahaya döndü. Anlaşılan birileri ikizini bırakıp gelmiş.

"Heyt be şunun yakışıklılığa bak simsiyah giyinmiş bir de alfa bu çocuk."

"E yani dayısına çekmiş işte oğlum aynı ben şuraya bak deri ceketine ölürüm lan senin." Mert Kutay'ı kucağına alıp öpücüklere boğarken oğlum halinden pek de rahatsız durmuyordu.