BÖLÜM 43 ⚜ ÂN

2.2K 296 446
                                    

Alt Başlık ⚜ Ölsek bile

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Alt Başlık ⚜ Ölsek bile...

Ayaklarımın altında çatırdayan kuru yaprak sesleri,  sonbaharın hüznünü de ekliyordu acıyan kalbimin içine. Hızla o ormanlık alandan çıkarken arkamdan geldiğini biliyordum. Aynı onun gibi blöf yapmıştım ama tutmamıştı. O beni reddetmişti. Benden ayrılmayı göze almıştı. En çok yaralayan da buydu. Ne olursa olsun sahip olduğumuz tek şey birbirimizken benden vazgeçebilmişti. Peki ne içindi bu vazgeçiş? Benim için. Ama benim hayatım onun susmasına bağlı değildi. Her türlü kahpeliğin kol gezdiği bu tepe taklak olan dünyada kimsenin hayatı bir suskunluğa bağlı olamazdı. Yaşamak isteyen kişiler ayakta, birbirinden güç alarak bir kalkan elde ettiğinde hayatta kalırdın. Biz de bunca zaman hep böyleydik, şimdi değişebileceğini sanıyordu ama çok yanılıyordu.

Metin abinin elini sallayarak bana seslendiğini duyduğumda başımı kaldırıp ona baktım. Bulunduğu yola araba farları yansıyordu. Mirza'nın arkamdaki ayak seslerini çok yakınımda işittiğimde adımlarımı hızlandırdım. Neredeyse koşarak yanına geldiğimde iki arabanın buraya yaklaştığını gördüm.

"Bizimkiler geldi." diye açıkladı. Arabanın teki durduğunda Metin abi şoför koltuğuna geçerken içindeki adam diğer arabanın yolcu koltuğuna bindi. Direkt olarak yolcu koltuğuna atladım. Mirza'ya bakmadım ama bu arabaya binmesini istemiyordum. "Metin abi çabuk sür lütfen."

"Mirza Bey de gelsin." derken arabayı çalıştırıyordu.

"Hayır, o arkadakine binsin çalıştır. Lütfen, çalıştır..." Ses tonum yalvarıyor gibi çıktığında adam şaşkınca yüzüme baksa da dediğimi yaptı. Motoru çalıştırıp geldiği yöne doğru u dönüşü yaptığında gideceğimizi sanmıştım ama arka taraftan gürültülü bir ses geldiğinde Metin abi ani fren yaparak durdu. Başımı sesin geldiği tarafa çevirdim. Mirza elini bagaja koymuştu. Yüzümü görmesi mümkün değildi ama ben onu hareketlerini görebiliyordum. Tam arkamdaki kapıyı açıp arka koltuğa atladı ve donuk bir sesle konuştu. "Gidebiliriz."

Araba tekrar çalıştığında bir şey dememek için kendimi tutuyordum. Benden kaçıyordu o, şimdi bu neydi böyle! Sus, Şura. Konuşursan bu konuşma ilerler. Şu an değil. Aklını toparla ondan sonra.

ERTESİ GÜN

"Şura?" Eslem'in tanıdık sesi ve yanağımda hissettiğim sıcaklıkla göz kapaklarım aralandı. Yatakta yatıyordum. Hava aydınlıktı ama güneşin önündeki bulutlar odaya kasvetli bir hava veriyordu. Gözlerim normal bir şekilde açıldığında başıma giren hafif ağrıyla kaşlarımı çattım. Çok uyuduğum zamanlar hep böyle olur, birkaç saate azalarak dinerdi. Eslem kıvırcık saçlarını başının üzerinde topuz yapmış bana bakıyordu. "Çok uyudun. İyi misin diye merak ettik." Dudağını ısırıp gözlerini kırpıştırdı ve cümlesini düzelti. "Yani merak ettim."

Yedi Saniye Virüsü | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin