BÖLÜM 25 ⚜ UZAK DUR

3K 449 601
                                    

Alt Başlık Gözlerim , Tarık, Caner ve Aras arasında gidip geliyordu.

"Şura." dedim. "Bir sıfatı olmasına gerek yok. Sadece yan yana olalım yeter."

"Yine aynı olalım Kapanın Sahibi." Omzuma dayalı olan yanağı yüzünden boğuk çıkan sesiyle devam etti. "Ama sınırları düşünmeden."

Birbirimizden ayrıldığımızda "Ne dediğini bilmiyor gibi konuşuyorsun. Daha bu sabah nasıldın, şimdi böyle diyorsun?" dedim.

"Bilmiyorum hiçbir şey. Sana söylediğim için çok rahatladım. Çünkü gerçekten yorulmuştum artık."

"Göldeyken söyleyeceğin şey bu muydu?" diye sorduğumda başını salladı. "Ondan sonra neden söylemedin?"

"Ulus kampına ilk geldiğimiz gece abimle konuşmuştuk ya?" diye cümleye başladığında başımı hafifçe iki yana sallarken "Ben o Gökhan'ı var ya..." deyince güldü. Ben de güldüm. Sanki beş dakika önce sinirden kendini kaybeden kişi ben değildim, sanki kafamın içinde nedenle başlayan onlarca soru yokmuş gibiydi. Soracaktım, soracaktım ama daha demin bana gerçekten sarılması bile tüm dikkatimi dağıtmış, soruları unutturmuştu.

"Caner'le ilgili bilmediğin çok şey var." Konuyu başlatan o oldu. Bakışlarından da anlayabiliyordum, gerçekten sabrının sonuna gelmiş olmalıydı.

"Geldiğimizi duymuş, bizi bekliyorlardır, gidelim mi? Akşam konuşuruz." dedim. Eğer gerçekten anlatmak istiyorsa zorlamayacaktım ama o da kafasını toparlamak için biraz zamana ihtiyaç duymuş olmalı ki "Olur." deyince beraber evden çıktık.

Yine aynı olacak, farklı bir şey olmayacak demiştik. Yan yana yürürken ev zaten ana caddeye yakın olduğu için kliniğe gelmemiz üç dakika sürdü. Resmen herkes içerideydi. Hepsi duymuş, gelmemizi bekliyor olmalılardı.

İçeri girdiğimde Deren, Bilge'nin boynuna atlarken Doktor da benim boynuma sarıldı. Sımsıkı sarılıp "Oy kuzum benim. Hoş geldiniz." deyip sırtıma vuruyordu. Bana iyice sarıldıktan sonra geri çekilse de ellerini kollarımdan çekmedi. "İyisiniz değil mi?" 

"İyiyiz. Siz?"

"Oy çok şükür. Çok iyiyim, sağ salim geldiniz ya." Sımsıkı sarılması yetmiyor gibi eliyle yanağımı da sıkınca şaşkın bir şekilde güldüm. "Çok özlemişim sizi."

Etraftaki herkes bize bakıyor Doktor'un yaptığı harekete gülüyordu. Gerçekten özlemiş olmalıydı. Ben de özlemiştim. Onu, kliniği, ortamı... Gerçi bu sefer ne kadar kalacağımız belli değildi ama şu anki ortam hepimizi neşelendirmeye yetmişti. Daha demin yaşananlar sanki beş dakika önce değil de iki gün önce yaşanmış kadar uzaktı.

Deren'in "Sevil abla, bu konuyu konuşmuştuk. Ayıp oluyor ama!" deyip gözleriyle Bilge'yi göstermesiyle güldüm.

Can da kahkaha atıyor "Bir on dakika geç kaldın be Sevil Sultan. Oysa ki krizi fırsata çevirebilirdin." diyordu. Daha deminki ana gönderme yapmasıyla ben de sırıttım.

Herkesin keyfi yerindeydi. Bilge'ye baktığımda gülmemek için yanaklarını sıktığını gördüm, yine de güldüğü belli oluyordu. Yüzünü avuçlayıp yanaklarından öpme düşüncesini aklımdan atmaya çalışırken Doktor cevapladı. "Ben o işi bir buçuk ay önce halletmiştim Can'ım."

Can da keyifle kaşlarını kaldırıp Deren'e baktı. "Oo reis, o zaman bize de bir el at be."

Deren sinirle kaşlarını çattığında neşeyle gülen Bilge'nin, kolunu onun omzuna koyduğunu gördüm. Bir süre sonra biri kolumdan tuttu. Fuat. "Bu kadar belli etme be."

Yedi Saniye Virüsü | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin