OKUYUN LÜTFEN! Lütfen Bilge'nin psikolojik durumunu anlayın. Herkesin Bilge'ye mal yazması ve onun bu durumuna gözünü kapatması sinirlerimi bozmaya başladı. O, en başından beri yakın arkadaşı olarak sevdiği kişinin hayatının kendi ellerinde olduğunu sanıyor. Durumu kabullenememesi, ayrılırlarsa Caner'in o öleceği gecedeki gibi olacağını sanıyor. Kendini tamamen ona vermiş durumda, başka bir şey düşünemiyor çünkü-patlamalarını da düşünürseniz eğer- psikolojisi bozuldu! Ciddi anlamda, bir o yana bir bu yana yalpalıyor ve siz 'sen tam bir malsın, sen salaksın' yazıp onu görmezden geliyorsunuz. Olmasını istediğiniz şeyler var biliyorum ama benim için olay akışı olması gerektiği gibi iyi ilerliyor ve GERÇEKÇİ gidiyor. Sizin için önemli olmayabilir-ki eminim gerçekçi olmadığında buna da laf söylenirdi, neyse- ama benim için önemli. Buradan çıkarmayın ki Caner, Bilge'nin psikolojisini bozdu. Bu kişilerin arasında kandırılan, hayatı bir yalana bağlanan kişi Caner. O sadece Bilge'yi sevdi, hala seviyor ve onun iyiliğini istiyor. Bilge'nin bu yalpalamalarını fark ettiğinde ondan ayrıldı. OLAY BU. Bu açıklamayı bu bölümü yazdıktan 8 ay sonra yazıyorum keşke en başında yazsaymışım. Bilge'nin bu kadar yanlış anlaşılacağı aklıma gelmemişti. Keyifli okumalar.
Alt Başlık ⚜ Özür dilerim Kapanın Sahibi
"Neden? Hayır Caner sen..." Duraksadım. Anlamıyordum, hiçbir şey anlamıyordum. "Ciddi misin? Neden?"
"Durumumuzun farkındasın. Ben daha da kötü olmadan arkadaşlığımızı kurtarmak istiyorum Bilge. O gece mutluydum ben, sen benim en yakın arkadaşımken mutluydum. Seninle daha ötesini düşünemezdim çünkü ya aramız bozulursa diye korkardım. Çok iyi arkadaştık biz, belki de bu yüzüğü en başından takmamalıydık." Gözlerim hüzünlü yüz ifadesini inceliyor, ciddiyetiyle çarpışan üzüntü seviyesinden bir anlam çıkarmaya çalışıyordu.
"Caner..." Ne yapacaktım şimdi ben? "Seni çok üzdüm biliyorum ama toparlayacağım. Konuşalım."
"Aramızdaki sorunları konuşmaya gerek yok. Üstünü örtmeye ne kadar çabalasak da yine karşımıza çıkacak. Seni çok seviyorum, sen de beni seviyorsun biliyorum. Bu sevgiyi kaybetmeyelim Bilge."
"Ama... Ama." Ne diyeceğimi bilemedim. Bensiz yapamazdı, yapamaz mıydı?
"Yüzüğünü bana ver."
"Hayır." diye çıkıştım. Bir adım geri atıp elimi boynumda asılı olan yüzüğe götürdüm. "Bu kadar çabuk kabul edemem. Anlamıyorum. Hayır, anlamıyorum Caner. Sen benim sevgimle iyileştin, benimle hayata tutundun. Şimdi ben gidersem..." Ya ayrıldıktan sonra tekrar o eski haline geri dönerse? Ben bunun olmasına izin veremezdim, en başında onu iyileştirmek için bir adım atmıştım ve şimdi onun sonunu getiren ben olamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yedi Saniye Virüsü | TAMAMLANDI
Ciencia FicciónBilim Kurgu | Romantik | Her şey üç buçuk yıl önce Güney Afrika'da başladı. Güney Afrika'da Tabari adında elli iki yaşındaki bir teyzenin vücudundaki tüm kıllar döküldü. Bir hafta içerisinde gözleri görmez oldu ve tuhaf davranmaya başladı. Bir hafta...