BÖLÜM 26 ⚜ HAİN

3.2K 431 1K
                                    

Bu şarkıyı koydum, alakasız ama neden olmasın 🙃

Bayramdan kaldıysa, bence dolmalarınızı hazır edin çünkü canınız çekebilir :D

Bayramdan kaldıysa, bence dolmalarınızı hazır edin çünkü canınız çekebilir :D

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Alt Başlık ⚜ İnkar edemeyeceği şeyler yaşadık.

Hava kararmaya yüz tutmuş, rüzgar esiyordu. Elim onun elinde, zihnim dopdoluydu ama onunla ilgili düşünceler en büyük yeri kaplıyor, insanların arasından Aras'la el ele yürüdüğüm düşüncesini geri plana atıyordu. Sahi, neden bu kadar rahattım? Şu an elimi tutan kişi, bir ay önce bana yaklaştığı için ciğerini deldiğim kişiydi. Ondan önce de o benim ayağımı kapana kıstırıp çatlatmıştı, bir kere de benim hatam yüzünden vurulmuştu. Dile kolay altı hafta geçmişti, ama altı aydır yanımda gibi hissediyordum.

İnsanların çoğaldığı, kliniğin bulunduğu ana caddeye geldiğimizde istemesem de ellerimizi ayırmak için parmaklarımı açtım. Elimdeki hareketliliği hissettiğinde çenesini sıktığını fark ettim. Elini bırakmak istediğimi sanıyordu ama öyle değildi işte. Yine de üstelemeyip ellerini cebine koyarak yürümeye başladığında ben de onun hızına ayak uydurarak yanından yürüdüm. Zorlamayıp, her zaman fikirlerime saygı duyup, bana ayak uyduruyor olması bende her seferinde hayranlık uyandırıyordu. Düşünüyorum da belki de Caner'i bir türlü sevememe sebebim belki de beni zorluyor olmasıydı. Onun istediğini yapmam için üstüm olma bahanesini bile kullanıyordu, çoğu zaman önümü keserek beni korumaya çalışıyordu. Kapanın Sahibi onun aksine yanımda durarak bir olmayı, sadece yan yana olmayı teklif ediyordu.

Nuri amcanın evinin önüne yaklaştığımızda aklıma gelen anıyla gülümsedim. Buraya ilk geldiği ve manevi yemeğe katıldığı, ayağımın alçıya alındığı, bana yürümekte yardım ettiği ilk gece... Merdivenleri çıkamayacağımı sanarak, bir çocuğu kollarının altından kaldırır gibi bedenimi havalandırıp kapının önüne bırakmıştı. Nasıl da şaşırmış, kalbim ne kadar da hızlı atmıştı. O zamanlar birbirimizden hiç hoşlanmıyorduk ama o an ki kalbimin hızlanışını unutamıyordum.

Kapıyı tıklarken arkasını dönüp hala merdivenlerin altında duran bana baktı. "Bilge?" dediğinde kendime gelir gibi silkelendim.

"Geliyorum."

İçimde, Deren'in kankası olan ses 'Kollarını kaldır da, o zamanı tekrar yaşayın.' diyordu. Merdivenleri hızla çıkarken o sesi susturmaya çalışıyordum. Melek kapıyı açıp Aras'a sarıldığında aklıma sabahki olay geldi. İçim'in ona sarılmasına sinirli olduğum sugötürmez bir gerçek olsa da asıl sinirimi bozan şey, onunla konuşmak için kendimi zorlamış olmasıydı. Kendini bir şey yapmak için zorlamazdı, peki amacı neydi, ne kadar kızacağımı görmek mi?

Melek'le selamlaştıktan sonra içeride çok az kişi olduğunu gördüm. Can, Sevil abla ve abim, girişteki koltuklarda oturup konuşuyor, Deren mutfakta su içiyordu. Aras koltuğa geçerken "Diğerleri nerede?" diye sordu.

Yedi Saniye Virüsü | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin