Bence bu bölüm hikaye için bir dönüm noktası oldu. Bölüm arası yorumlarınızı bekliyorumm :)
Alt Başlık ⚜ Öyle bir şey yaptı ki, tüm uğraşılar boşa giderken bütün korkular serbest kaldı.(Hadi okumadan cevaplayın, sizce ne yapmış olabilir? Not: Aras'tan bahsediyor.)
Yemekhaneden çıkar çıkmaz ana caddeye geldik. Caddede biraz yürüdükten sonra sola saptığımızda uzaktan ilerideki yurdu görebiliyordum. Yurdun bahçesinde olmalılardı. Hızlı hızlı giderken siyah bir arabanın yurdun arkasından çıktığını gördüm. Araba yanımızdan geçip giderken sanki ben de arkasında tüm iç sıkıntılarının, kötü hissiyatın olduğu şeffaf bir duvardan geçmiştim. O kötü hissiyatla içime dolan koşma dürtüsünü engelleyemedim. Fuat da benimle beraber koştuğunda kısa bir sürede arka bahçeye geldik. Arka bahçe küçük bir yerdi ama en önemlisi bizden başka kimsenin olmamasıydı. Arayacak çimenlik, ağaçlık gibi bir yer yoktu ama yine de belki bir şey buluruz umuduyla her yeri aradık. Dakikalar sonra ortada buluştuğumuzda Fuat, "Bilge yanımızdan ayrılalı en fazla on beş dakika oldu. Biraz da burada oyalansalar... Uzak bir yere gitmiş olamazlar." dediğinde "Ben odasına bakacağım belki yukarı çıkmıştır." diyerek yukarı çıktım. Merdivenleri koşarken zihnimden sürekli 'Ne olur odanda ol Bilge. Ne olur odanda ol...' diye geçiriyordum, ama odasında değildi. Bizim odamızda da değildi. Odanın camından sokağa baktım ama dikkatimi çeken hiçbir şey göremedim. Allah kahretsin! Geç kalmıştık. O tuhaf bakışlarından anlamalıydım. Belki de sadece birkaç dakikayla kaçırmıştım. Elimden Korhan'ı bulmaktan başka bir şey gelmiyordu. Onu bulduğumda, işte o zaman dün tamamlayamadığım işi bugün tamamlayacaktım.
Fuat'la beraber Korhan'ın iş arkadaşlarının yanına gidip bugün izin günü olduğunu öğrendik. Evinin nerede olduğunu sorduğumuzda bizi bir açıklama yapmaya mecbur bıraktılar. Fuat onları Korhan'ın arkadaşı olduğumuza inandırdığında evinin yerini öğrendik. Yirmi dakikalık uzun bir yürüyüşün ardından apartmanın önüne gelmiştik. Evi giriş katındaydı. Ben kapıyı çalarken Fuat kapı deliğinden gözükmemek için gizlendi. Kapıyı orta yaşta bir kadının açmasını beklemiyordum. Korhan ablasıyla beraber yaşıyordu, evde değildi ve erken çıkmıştı. Apartmandan çıkıp kaldırımda durduğumuzda düşünüyordum. Fuat ellerini beline koymuş içine sıkıntıyla bir nefes çekmişti. "Nereye gideceğiz oğlum şimdi? Nasıl bulacağız lan?"
Bilge onunla konuşmak için koşa koşa gitmişti. Onunla buluştuğunda fazla konuşmak için çok vakitleri olmamıştı, en fazla dört beş dakika, ardından onu kaçırmış olmalıydı. Ama o, illa tuzak olduğunu fark ederdi, Korhan illa belli etmiş olmalıydı. Eğer tuzak olduğunu fark ettiyse ondan kurtulmaya çalışmış ya da bir iz bırakmış olabilirdi. "Geri dönüp dikkatlice arayalım." dedim. Zaten elimizden gelen başka bir şey yoktu. Geldiğimiz yoldan geriye dönerken bir araba yanımızda durdu. Arabadan biri "Gençler!" diye bağırdığında içindekilerin Batuhan ve Furkan olduğunu gördük.
Fuat açık cama yaklaştı. "Siz neden geldiniz?"
"Size eşya gönderdiler. Bir de Ümit'in durumu iyiyse iki kişi geri dönebilirmiş."
Arka kapıyı açıp içeri atladım, Fuat da bindiğinde "Onu sonra konuşuruz, şimdi sür." dedi. Direksiyondaki Furkan "Yolu tarif edin." derken yüz ifadelerimizden bir şeyler sezen Batu sordu. "Ne oluyor abi? Ne bu gerginlik?" Ben yolu tarif ederken Fuat olanları anlattı. Gelmeleri çok iyi olmuştu. Ne ile karşılaşacağımızı bilmiyorduk, sayıca fazla olmamız işimize yarardı. Yurdun arka bahçesine tekrar geldiğimizde hep beraber aramaya başladık. Yaklaşık on dakika sonra Aysu nefes nefese bahçeye geldi. "Aras!" Bağırışıyla tedirgin oldum, birine bir şey mi olmuştu? Bilge'yi hastaneye mi götürmüşlerdi yoksa?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yedi Saniye Virüsü | TAMAMLANDI
Ciencia FicciónBilim Kurgu | Romantik | Her şey üç buçuk yıl önce Güney Afrika'da başladı. Güney Afrika'da Tabari adında elli iki yaşındaki bir teyzenin vücudundaki tüm kıllar döküldü. Bir hafta içerisinde gözleri görmez oldu ve tuhaf davranmaya başladı. Bir hafta...