Alt Başlık ⚜ Kurşun Asker yakında ateşe düşecek, balerin sakın peşinden gelmesin.
Uykuya dalmışım.
Oturduğum koltuğa büzüşüp uyuya kalmışım, biri üzerime ince bir örtü örtmüş. Birden fark ediyorum ki elimin üzerine damar yolu açmışlar. Uyuşuk bir şekilde başımı kaldırıp damar yolumdan çıkan boruyu takip ediyorum, gariptir ki sadece boruyu görüyor gözlerim. Serum. Serumu görünce kendime geliyorum biraz. Serum önemli. Ben de harcanmayacak kadar önemli ama sözümü umursayan yok.
Evin perdeleri kapanmış, lambalar açık ama holde hiç ses yok. Herkes nerede? Elimden destek alarak doğruluyorum, ayağımın zonklaması beni uyku sersemliğinden kurtaran eylem haline geliyor ve kendime geliyorum.
Ben uyurken Aras uyanmış mıydı acaba? Sevil abla onun yanında, Nuri amca da ofiste olsa, diğerleri çoktan işlerini bitirip beni görmeye gelirlerdi ama kimse yoktu. Garip. Aras'ın yanına gidip bakmaya karar verdim. Acaba tedavi işe yaramış mıydı? Şimdiden belli olur mu bilmiyorum ama gidip görsem iyi olacaktı.
Yürürken ayağım gerçekten zonkluyordu. Yine de topallayarak kapının önüne geldiğimde kapıyı tıkladıktan sonra yavaşça araladım. Oda boştu, hatta sanki hiç kimse ayak basmamış gibi tertipliydi. Aras neredeydi? Acaba ben uyurken ona bir şey mi olmuştu? Belki de o yüzden kimse yoktu. Herkes beni burada tek başıma bırakıp Aras'ı kliniğe yetiştirmeye çalışmıştı. Kalbim korkuyla hızlanırken hemen geldiğim yönden geri yürümeye başladım. Ya benim yüzümden kalıcı bir sağlık sorunu yaşarsa diye korkuyordum. Bu konuda onun kadar rahat değildim maalesef. Yürümeye çalışırken canım gerçekten acıyordu, koltuk değneklerini holde gördüğümde hemen aldım. Evden çıkıp direkt kliniğe doğru ilerlerdim. Ben uyurken saat baya ilerlemiş olmalıydı, gökyüzü siyaha bürünmüş, sokakta kimse gözükmüyordu.
Kliniğin ışıkları açıktı, içeriye girdim. İlk kat genelde acil hastaların geldiği, yatakların ve bekleme sandalyelerinin olduğu bir alan iken ikinci kat daha ciddiydi. İki tane üç kişilik hasta odası, ameliyathane, bir tane de yoğun bakım odası vardı. İlk katta Sevil ablanın yardımcısı Tuğkan'ı gördüm. Önceden tıp okuyorken yaşananlardan dolayı okulunu tamamlayamayanlardandı, bu durumda olan bir de İçim vardı. Sevil abla onları eğitmiş, klinik ve kampımız için bir doktor seviyesine getirmişti. Eğer Kapanın Sahibi burada kalırsa tıpçı sayımız dörde çıkacaktı ki bu baya iyi olurdu.
Tuğkan hemen yanıma gelip koluma girdi. "Bilge sen ne zaman uyandın? Nasıl geldin, ağrın yok mu?"
"Herkes nerede Tuğkan?"
"Yukarıdalar."
"Neden? Kötü bir şey mi oldu?"
"Hayır, Aras'ı sedyeyle yukarı taşıdılar, şimdi de uyanmış galiba. O yüzden başındalar." Ona bir şey olmadığını, diğerlerinin sedye için yardıma gittiklerini öğrenmek içim rahatlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yedi Saniye Virüsü | TAMAMLANDI
Fiksi IlmiahBilim Kurgu | Romantik | Her şey üç buçuk yıl önce Güney Afrika'da başladı. Güney Afrika'da Tabari adında elli iki yaşındaki bir teyzenin vücudundaki tüm kıllar döküldü. Bir hafta içerisinde gözleri görmez oldu ve tuhaf davranmaya başladı. Bir hafta...