Görsel için cekuvedunyasi 'na teşekkürler ♥
Oy vermeyi unutmayın lütfen :)
Alt Başlık ⚜ İnsan kendini iyi ettiği sürece yanındakilere de iyi gelir.
Dudaklarımızın birbirine değdiği kısım cayır cayır yanarken gözlerimi sımsıkı yumup başımı yatağa bastırdım. Olmamalıydı ya, görmemeliydi! İçimde öyle bir of çekme hissiyatı vardı ki, hani bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır diye bir şarkı vardı ya. Onu açıp dinlerken depresyona girmek istiyordum.
Rahatsızlık, Tarık'a olan öfkem, kendime olan gıcıklığım, Mirza'ya karşı olan anlam veremediğim o hissiyat bir olmuş beni boğuyordu. Bu hissiyatı atmak istercesine ellerimi defalarca yatağa vurup atmaya çabaladım.
O anın devamında da ondan önce de ondan sonra da öyle bir şey yaşanmamıştı ama o yaşandı sanıyordu. Fotoğrafı gördüğünde ne düşünmüştü kim bilir? Zihnimde demişti, demek hep düşünüyordu! Bana baktığında o an aklına geliyorsa şu an kendimi Rıfat'ın önüne atabilirdim. Öyle kötü hissediyordum ki yastığı elime aldım. İçimi boğan bu histen kurtulmak ister gibi yüzüme bastırdım, tek amacım kendimi boğmaktı. Onca şey yaşamıştım ama hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. Fotoğrafı görmeseydi düşünmeyecekti belki de, aklına bile gelmeyecekti Caner'le yaşadıklarım. Ulan bir de bir şey yaşasam! Hiçbir şey olmamıştı ki.
Tarık seni ilk gördüğümde var ya! İnsan o anın mı fotoğrafını çekerdi ya! Yürürken çek, konuşurken çek, ne bileyim de o anın mı fotoğrafı çekilir! Bir de dosyaya koymuş...
Ne yapacağımı, onunla ne konuşacağımı bilmediğim için odadan çıkmadım. Aslında bu sadece bir bahaneydi. Gidemiyordum yanına. Ona da söylemeliydim ama yapamıyordum. Keşke o an hiç yaşanmamış gibi aklımızdan silinebilseydi.
Gözlerimi unutmak ister gibi yumdum ama aklıma dudaklarımın onunkilere değdiği an geldi. Kollarımdaki yastığı daha da sıktım. Dudaklarım cayır cayır yanıyordu. Kalbim o bir saniyelik hissiyatı bana tekrar yaşatıyordu. Sadece bir dokunuş bile bu hale getirmişti beni. Hayır, vazgeçmiştim.
Unutmak falan istemiyordum.
O berbat hissiyatın yerini alan heyecan farklı bir tat veriyordu şimdi, diğerlerinden daha farklıydı, daha başka bir dünyaya açılmışım gibi.
O akşam odadan çıkamadım. Arkasından gidip aramızda bir şey olmadı demedim. Gece yarısından sonra tekrar uykuya dalmışım. Sabah uyandığımda titriyordum. Üzerime bir hırka giyip, fuları cebime koydum ve yere kadar uzanan camın önünde durdum. Ormanlığın içinde bir evdi burası. Etrafında başka hiç ev yoktu. Anladığım kadarıyla dağın eteklerinde bir yerdeydik. Ekim ayına daha yeni girmiştik. Normalde soğuyan hava burada daha da soğuk geliyordu. Çam ağaçlarına baktım, hava bulutluydu ama o kokuyu almak istiyordum. Camı açtığımda rüzgar tenime vurdu. Bir süre ormanın ve ağaçların temiz kokusunu içime çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yedi Saniye Virüsü | TAMAMLANDI
Science FictionBilim Kurgu | Romantik | Her şey üç buçuk yıl önce Güney Afrika'da başladı. Güney Afrika'da Tabari adında elli iki yaşındaki bir teyzenin vücudundaki tüm kıllar döküldü. Bir hafta içerisinde gözleri görmez oldu ve tuhaf davranmaya başladı. Bir hafta...