PİRAYE’NİN ANLATIMINDAN:
Kutu elimde öylece otururken Umay ve Dilan’ın yanıma gelmesiyle kendime gelmiştim. Umay direk yanıma oturup kutuyu eline aldı. Bana bakıp “Bu ne?” diye sordu. Ona donuk bir ifade ile bakıp “Annem ve babamın bizim için bıraktığı bir kutuymuş,” dediğimde başını salladı. Tam açıyordu ki onu durdurdum. “Abim gelince onunla birlikte açarız bırak şimdi onu,” dediğimde başını sallayıp kutuyu bir yere bıraktı sonrasında beni yerden kaldırıp oturma odasına götürdü. Oturduğumuzda Dilan’ın yüzüne baktığımda bir şey sormak ister gibi bir ifade vardı. Ona bakıp “Ne sormak istiyorsan sorabilirsin,” dediğimde bana “Anne ve babana ne oldu?” diye sorduğunda gözlerim dolarak Umay’a baktım. Benim konuşamayacağımı anlayınca açıklama yapmaya başladı. “Yedi yıl önce trafik kazası geçirdiler ve o zaman hayatlarını kaybettiler,” dediğinde donuk bir şekilde yere bakıyordum. Dilan “Şey ben özür dilerim seni üzmek istememiştim,” dediğinde “Sorun yok,” deyip direk ayağa kalktım ve “Eee oturmaya gelmedik ya bir şeyler yapalım,” dediğimde Dilan bu halime şaşırmıştı. Umay alışık olduğu için hiç tepki göstermeden onaylamıştı beni. Umay “Dilan, sevdiğin falan var mı dökül bakalım,” dediğinde Dilan utançla başını öne eğdi. “Şey aslında biri var ama benden büyük,” dediğinde ikimizde aynı anda “Ne olacak kız,” deyip gülünce Dilan “Abimle yaşıt olması sıkıntı abim ne der bilmiyorum,” dediğinde Umay “Çatlatma insanı kim bu, nereli, ne iş yapıyor anlat,” dediğinde Dilan kızarıp bozararak “Adı Baran Keskin eczacılık yapıyor,” dediğinde Umay ile anında birbirimize döndük. Sonra Dilan anlatmaya devam etti “Trabzonlu fakat bir süredir Ankara da görev yapıyor biz de orada tanıştık,” dediğinde Umay ile birlikte “OHA” diye cırladık. Dilan neye uğradığını şaşırmıştı. Umay ortaya atlayarak “O çok sevdiğin adam benim abim olur,” dedi. Bu sefer şaşırma sırası Dilan’daydı. Kekeleyerek “Na-Nasıl yani,” dedi Umay “Ne nasıl yani basbaya benim abim,” dedi. Dilan telefonu çıkarıp fotoğrafı gösterince onu onayladık. Umay “Abim anlatmıştı bir kız olduğunu ama senin olduğun aklımın ucundan bile geçmemişti,” dedi. Sonrasında ekledi “Eee gelin hanım bir kahve yap da içelim o halde,” dediğinde Dilan gülerek ayağa kalktı ve mutfağa gitti. Ben de Umay’a bakıp “Canım arkadaşım sen görümce mi oldun?” dedim. Umay gülerek “Eh birazcık öyle oldum sanırım,” dedi. Biz gülerken Dilan elinde kahveler ile gelip oturdu. Bize doğru bakıp “Ben anlattım şimdi biraz da siz anlatın var mı hayatınız da biri,” dediğinde ben direk “Benim yok hayatım okumayla geçti zaten bu halimden çok memnunum,” dediğimde Umay da “Benim de en son bir sene önce hayatımda biri oldu ondan sonra da olmadı halimden memnunum bu şekilde,” dedi. Dilan “Neden ayrıldınız?” diye sorunca Umay kahkaha atarak “Çok güzel bir şekilde aldatıldım,” dedi. Zor günler geçirmişti ama şuan o anları gülerek anlatıyordu. Sonrası ise havadan sudan sohbetlerle geçmişti. Akşam olduğunda Turan Yüzbaşı gelmiş ve Dilan’ı alıp gitmişti. Turan Yüzbaşı geldiği zaman Umay’ın bakışları bir değişmişti. Erkeklere güvenmeyen erkeklere bakmayan kız Turan Yüzbaşına hiç çekinmeden bakmıştı. Gece bunu sorgulamam gerekiyordu. Bunları düşünürken abim gelmişti.
Abim geldiğinde kutuyu alıp odaya geçtik. Abim bana bakıp “Hazırsan açıyorum,” dedi. Başımı sallamakla yetindim. Kutuyu açıp eline mektubu aldı ve okumaya başladı;
‘BU MEKTUBU OKUYORSANIZ BİZ SİZİN YANINIZDA DEĞİLİZ DEMEKTİR. ÖNCELİKLE ŞUNU BİLMENİZİ İSTİYORUZ SİZİ ÇOK SEVİYORUZ. BUNU ÇOK UZATMAYARAK ASIL DEMEK İSTEDİĞİMİZE GELİYORUM. SİZİN İÇİN YAYLADA HATIRALARLA DOLU BİR EVİNİZ VAR O EVE GİDİN BİZİ NE ZAMAN ÖZLERSENİZ ORADA VAKİT GEÇİRİN’
Yazıyordu. Sonunda bir de evin adresi vardı. Zarfın içinde anahtarlar vardı. Abimle birbirimize baktığımızda ikimizin de gözleri yaşlıydı. Abim kutuyu kenara bırakıp beni kendine doğru çekip sarıldı. Bir müddet öyle durduktan sonra odadan çıkıp evdekilere durumu açıkladık. Fakat bu konu üzerinde konuşmadık. Belki sonra konuşabilirdik ama bugün değildi o zaman. Yemekler yenildikten sonra Umay ile odaya çekildik konuşacaklarımız vardı malum.
Odaya girer girmez Umay’a “Turan Yüzbaşına karşı bir şey mi hissediyorsun sen?” dediğimde Umay şaşkınca bana baktı “Nereden çıktı o ya,” dedi. Tek kaşımı kaldırıp “Bugün ki bakış neydi o zaman hanımefendi,” dediğimde yutkundu. “Sadece küçük bir beğeni ya abartma sende,” dediğinde he he deyip geçtim. “Savcım benim sana bir şey anlatmam lazım,” dediğimde bana dikkat kesildi. “Çağın Emir galiba Dilan’ı seviyor,” dedim bir çırpıda. Umay “Nereden anladın onu?” diye sorunca ben “Yemeğe geldiklerinde Dilan’a bir farklı bakıyordu. Bir de bugün bana kutu vermeye geldiğinde Dilan’a bakıp duruyordu,” dedim. Umay bana bakıp “Eee seviyorsa seviyordur imkansız bir aşk bu artık. Bizi ilgilendirmez içinde yaşar,” dedi. Gerçekten öyleydi bana neydi ama benim canımı yakıyordu. Umay yüzümden bir şeyler anlamış olacak ki “Ay yüzlüm, yoksa bana derken sen aşık olmuş olabilir misin?” dediğinde acaba dedim içimden ilk defa o zaman acaba dedim. Umay’a bakıp “Sanırım,” dedim sadece. Umay buruk bir gülümseme attı bana. Sonrası ise bu konu üzerinde saatlerce konuşmayla geçti.TURAN’IN ANLATIMINDAN:
Askeriyeden çıkarken Emir beni durdurdu ona baktığımda “Turan seninle bir şey konuşmak istiyorum,” dedi. Buyur dediğimde vazgeçer gibi “Neyse boşver ya sonra derim. İyi akşamlar,” dedi ve koşar adım uzaklaştı. Bu konunun üzerinde fazla durmadan Dilan’ı almak için Binbaşının evine gitmeye başladım. İçimde anlamsız bir heyecan vardı nedensizce. Yoksa o güzel gülüşlü kadını göreceğim için miydi? Sanırım ondandı ama ben ona aşık olmamalıydım. Acilen onu unutmam gerekiyordu. Birini daha bekletmek istemiyordum. kafamdaki bu düşünceler ile evlerine gelmiştim. Arabadan inip kapıyı çaldığımda güzel gözlü kız açmıştı kapıyı. Beni görünce gülümseyip hoş geldin dedi. Bende “Hoş buldum, Dilan’ı çağırır mısın?” dedim direk. Başıyla beni onayladı ve içeri geçti. Sonra Piraye, Dilan ve Umay kapıya geldi. Vedalaşmalarının ardından Dilan yanıma gelmiş arabaya binmiştik. Dilan’a “Neler yaptınız bugün?” diye sordum. Dilan da “Hiç öyle havadan sudan, aşktan falan bahsettik,” dediğinde tek kaşımı kaldırıp “Aşktan derken ne aşkından bahsediyorsunuz hanım efendi,” dediğimde Dilan “Şey yani benim değil Umay ablanın,” dedi. Demek güzel gözlü kadının bir sevdalısı vardı. Olsun bakalım. “Demek öyle iyi bakalım,” dediğimde Dilan açıklama gereği duymuş gibi “Yani şöyle eski sevgilisi. Onu aldatmışta ondan bahsettik biraz,” dedi. Nasıl yani aldatılmış mıydı? Hangi şerefsiz güzelim kızı üzmüştü diye düşündüm içimden. Dilan konuşuyordu ama benim aklımda sadece o güzel kızı üzen şerefsizi bulup dövmek vardı. Bunu düşünürken eve gelmiştik. Birlikte içeri girdiğimizde Dilan bana dönüp “Abi sana bir şey söylemek istiyorum,” dedi. Sakince onu dinlemeye başladım. Derin bir nefes aldı ve “Benim hayatımda birisi var,” demesiyle benim “NE DEMEK BENİM HAYATIMDA BİRİSİ VAR LAN?” diye kükredim. Bağırmamla Dilan’ın gözünden yaş düşmesi bir oldu. Onu takmayarak “Söyle kim o şerefsiz?” diye sorduğumda titreyerek “Umay ablanın küçük abisi,” dediğinde gözlerimden ateş çıkar bir şekilde ona bakıyordum. “O kaç yaşında sen kaç yaşındasın lan. Ne demek sevgili olmak. Derhal ayrılıyorsun ondan,” dediğimde Dilan ayağa kalkıp “Hayır ayrılmıyorum. Ben onunla ciddi düşünüyorum,” dedi. Ben o sinirle ona vurmamak için duvara yumruk attım. Ceketimi alarak evden dışarı çıktım. Bu siniri bir şekilde atmam gerekiyordu ama nasıl? Askeriyeye gitsem Akın Binbaşıyı görür daha da sinirlenirdim. Onun yerine Emir’i arayıp dışarı gelmesini söyledim. Çok sürmeden gelmişti zaten. Bir kafeye gidip oturduğumuzda bana “Hayırdır oğlum ne oldu ne bu sinir?” diye sordu. Derin bir nefes alarak “Dilan’ın sevgilisi varmış,” dedim. Bunu dememle Emir’in meraklı bakışlarının yerini sinirli bir bakış almıştı. Dilan’ı kardeşi gibi sevdiği için bunu çok normal karşılamıştım. Emir bana “Kimmiş peki?” diye sorunca “Akın Binbaşını erkek kardeşi,” dedim. Emir sadece başını sallamakla yetindi. Sonrası ise beni sakinleştirme çabaları ile sürmüştü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT FARKLI HAYAT
Teen Fiction2 Asker, Savcı ve Doktor Birbirinden farklı dört hayatın hikayesi.