49. BÖLÜM

1.2K 64 9
                                    

1 HAFTA SONRA

PİRAYE’NİN ANLATIMINDAN;

Umay’ın Trabzon’daki düğününün ardından bir hafta geçmişti. Şimdi de Ankara’daki düğünü yapacaktık. Burada düğün bir tık daha resmi olacaktı. Askerlerin çoğunlukta olacağı bir düğün olacaktı. Turan’ın akrabaları da bu düğünde olacaktı.

Sabahtan beri hazırlık yapıyorduk. Bu sefer hep birlikte gelmiştik kuaföre. Dilan, Eftelya, Kübra, Umay, Hümeyra, Vera, Sare ve Turan’ın birkaç kuzeni ile kuafördeydik. Umay bu sefer dar kollu bir gelinlik giyinmişti. Yine çok güzel olmuştu.

Ben su yeşili çiçekli bir elbise giyinmiştim. Saçımı da topuz yaptırmıştım.  Makyajımı da yaptırdığımda her şey hazır olmuştu. Umay da hazır olunca Dilan “Abla ver ayakkabını,” dedi. Umay “Gel al gelinlikle eğilemiyorum,” dedi. Dilan ayakkabıyı alınca kalemi alıp isim yazmaya başladı. İlk sıraya kendi adını yazıp ikinci sıraya da benim adımı yazmıştı.

Diğer bekar olan kızların da isimleri yazıldıktan sonra bir sürü fotoğraf çekilmiştik. Dilan “Abimlere haber verdim,” dediğinde biz de beklemeye başladık. Turan’ın kuzenlerinden biri “Umaycığım bu senin arkadaşın evde kalmış sanırım,” dedi.

Turan’ın başka kuzeni ise “Ay Begüm (Turan’ın kuzeni) baksana şunun tipine kim ne yapsın bunu?” dediğinde Umay’a baktım. Başını salladığında ben “Bazı şeyler güzellikle değil de beyinle oluyor,” dedim. Bunun üzerine adının Begüm olduğunu öğrendiğim kız “Anlaşılan sen de o da yok,” dedi.

Ben olay çıkmasın diye sakin kalmaya çalışırken Umay “Begüm müsün nesin ağzını bir daha açarsan hiç iyi şeyler olmaz senin için,” dedi. Banu (Turan’ın kuzeni) “Gelinsin adam gibi dur,” dediğinde ben “Evet o gelin ama ben değilim,” dedim.

Dilan “Tamam Piraye abla sakin,” dediğinde ona sinirle baktım. Begüm “Ah tatlım sana acıyorum beni dövebileceğini sanıyor,” dediğinde Banu da “Bilmiyor ki az kız dövmedin sen,” dediğinde ben kahkaha attım. Umay “Kız dövmek mi?” diyerek bana katıldığında Dilan “Sevgili kuzenlerim(!) bence susun,” dedi.

Ben “Ay lütfen bırak konuşsunlar hatta gelip dövsünler,” dediğimde Dilan “Abla sen bunları öldürürsün,” dediğinde omuz silktim. Onlar ağzını açamadan Turan ve diğerleri gelmişti. Turan geçen ki gibi Umay’ı görünce duygulanırken ben de onlara bakıyordum.

O kalabalıkta Çağın’ın yanına gidememiştim abimlerin yanında kalmıştım. Bunu fark edince gözüm deminden beri bana laf atan kızlara kaydı. Banu denilen kız bildiğin Çağın’a asılıyordu. Sinir kat sayım artarken Sare bunu fark etmiş olacak ki bana “Sakin ol Piraye,” dedi.

Ben ağzımı açmayarak onları izlemeye başladım. Turan ve Umay araca binerken Pamir yanıma gelip “Piraye ne oldu?” diye sordu. Pamir’e bakmadan “Bir şey yok,” dedim. Sesim sinirli çıkmıştı. Pamir “Şuri sinirlisin belli ne oldu?” diye sorunca ona kaşımla karşıyı gösterdim.

Çağın her ne kadar konuşmak istemese de ona sülük gibi yapışan birileri vardı. İyice sinirlenirken Pamir’e “Ben hemen geliyorum,” dedim. Sonrasında kızlara yaklaşarak “Geri bas,” dedim. Banu “Sanane,” dediğinde Çağın elimi tutarak “Hadi gidelim güzelim,” dedi.

Banu ağzı açık kalırken biz gelin arabasına bindim. Umay durumu bildiği için ses çıkarmazken Turan “Hayırdır?” diye sordu. Umay “Banu ve Begüm biraz boş konuştu,” dediğinde Turan “Boş insanlar onlar takılmayın,” dediğinde yalnızca başımı salladım.

Araç düğün salonuna yaklaştığında Umayları gelin odasına göndermiştik. Baran abi ve Dilan kapıda gelenleri karşılıyordu. Biz de Çağın ile içeriyi kontrol ediyorduk. Hala daha sinirli olduğum için Çağın “Sevgilim bir sakin ol kıza yüz vermedim,” dediğinde ben “Biliyorum yüz vermediğini sorun o değil,” dedim.

DÖRT FARKLI HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin