UMAY’IN ANLATIMINDAN;
Piraye dün uyanmıştı ve şuan normal odadaydı. Birkaç gün daha hastanedeydik. Sonrasında evimize gidebilecektik. Yanında ben ve Eftelya kalıyorduk. İzin almıştım bir haftalık. Dünden beri herkes ziyarete gelmişti. Annemi de daha fazla Trabzon’da tutamamıştık bugün o da geliyordu. Hastaneye ancak yarın gelirdi diye düşünüyordum.
Sandalyede uyuduğum için erkenden uyanmıştım. Gözlerimi açtığımda bana gülen gözlerle bakan Piraye duruyordu. Bir gözüm kapalı “Ne bakıyon bacım?” diye sordum. O gülerek “Güzele bakmak sevap derler bacım az sevap alayım dedim,” dediğinde gülümsedim. Bizim konuşmam üzerine Eftelya da uyanmıştı.
Biz lavaboya gidip elimizi yüzümüzü yıkadıktan sonra kahvaltı gelmişti. Kahvaltıdan sonra Yavuz, Pirayeyi kontrol için gelmişti. O kontrol ederken pür dikkat onu izliyorduk. Yavuz bundan rahatsız olmuş olacak ki “Biraz daha dikkatli bakarsanız benim yerime siz kontrol edeceksiniz,” dedi.
Bunun üzerine Piraye “Yavuz bugün biraz yürüsem olur mu?” diye sormuştu. Yavuz “Kızım bir dur daha yeni uyandın,” dedi ama bizim inatçı “Ne olacak az yürüyiyeyim,” demişti ve ikna da etmişti. “Tamam o zaman biraz sonra çıkıp biraz yürü,” dedi sonrasında “Serumun bitince çıkar yürürsünüz,” dedi. Piraye başıyla onayladıktan sonra yatakta iyice yerleşti.
Serumunun bitmesi bir saati bulurdu. Bizde bir yere oturunca Piraye “Siz bir eve gidin de uyuyun,” demiş ama anında ağzının payını almış susmuştu. Bir müddet sessizlikten sonra Piraye aklına bir şey gelmiş gibi “Kızlar bir şey soracağım,” dedi. İkimizde ona bakarken Piraye “Uyandığımda yanımda Emir vardı ve bana beni sevdiğini söylüyordu. Ben hayal mi gördüm yoksa gerçek miydi onlar?” diye sorduğunda Eftelya bana bakıp gülümsedi ve tam konuşacakken kapı tıklatılıp açıldı.
İçeri Emir, Kübra, Turan ve Dilan girdi. Bunun üzerine “İyi insan lafının üzerine gelir derler,” dedim. Piraye bana ters bir bakış attıktan sonra gelenlere baktı. Emir elindeki çiçekleri Piraye’ye uzatıp “Bunları senin için getirdik,” dedi. “Teşekkür ederim,” dedikten sonra klasik hasta ziyaretçi sohbeti başladı. Herkes tek tek iyi misin diye soruyorken Piraye “Lan yeter iyiyim dedim ya,” dedi. Eftelya “Kızım sen hastasın ne bağırıyon,” demişti.
Piraye “Hastayım tamam da sürekli iyi misin diye sormayın iyiyim işte,” demişti. Herkes başını salladıktan sonra havadan sudan sohbet ediyorduk. Bu sırada Piraye’nin serumu bitmiş hemşire gelip çıkarmıştı. Hemşire çıkar çıkmaz Piraye ayaklanınca Emir “Hop ne yapıyorsun?” diye sormuştu. Piraye ona bakıp “Ayağa kalkıyorum,” demişti.
“Onu görebiliyorum da yeni uyandın daha niye kalkacaksın,” demişti. Piraye sabır dileyerek “Yeni uyanmış olabilirim ama kalkıp yürüyebiliyorum. Şimdi müsaadeniz var ise kalkıp biraz yürüyeceğim,” dedi. Emir başını salladıktan sonra yardımcı oldu. Turan’a yaklaşıp “Çok yakıştılar ha,” yaptım. O da gülerek “Hem de nasıl,” dedi.
Piraye ayağa kalktığında Emir, Turan’a gözleriyle bir şeyler dedi. Turan onu onayladıktan sonra bana baktı. “Nazende biz seninle az bir konuşalım mı?” dediğinde onu onayladım odadan çıktığımız gibi. “Pamir’e söyledim komutanı oyalayacak. Sen de bana yardımcı olursan hastanenin kafeteryasın da Emir, Piraye’ye duygularını söyleyecek,” dediğinde “Tabi ki de yardım ederim,” dedim.
Turan “Sen sadece Piraye’yi kafeteryaya indir gerisini biz hallederiz,” dedi. Onu onayladıktan sonra odaya geri girdim. Piraye sinirli gözüküyordu. Ona “Hayırdır ay yüzlüm ne oldu?” diye sorduğumda “Dışarı çıkayım diyorum izin vermiyorlar çıldıracağım,” dediğinde gülerek “Tamam hadi gel gidelim biz,” dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT FARKLI HAYAT
Teen Fiction2 Asker, Savcı ve Doktor Birbirinden farklı dört hayatın hikayesi.