17. BÖLÜM

3.6K 190 5
                                    

1 HAFTA SONRA

PİRAYE’NİN ANLATIMINDAN;

Bir haftadır işe git eve gel, yemek hazırla derken hafta geçmişti. Bugün evdeydim çok şükür ki. Dün Turanlar evlerine geçmişti. Biz bize kalmıştık. Bugün Umay ve Pamir işe gidecekti bende evde temizlik yapacaktım. Bu evdeki öküzlerle nasıl yapacaktım Allah bilir ama bir şekilde halledecektim. Sabah erkenden kalkıp kahvaltı hazırladım. Evdekileri uyandırmaya tek tek odaları gezerek yapmaya başladım. Önce Umay’ın odasına gittim. Ben gitmeden uyanmıştı zaten “Günaydın savcım, abini uyandırmaya git,” dedim. Günaydın deyip abisinin odasına gitti. Bende gidip abimin odasına gittim. Odaya dalıp “Günaydın binbaşım,” dedim. Abim bir gözü kapalı şekilde “Günaydın,” dedi. Sesi çıkmıyordu resmen. “Hadi kalk abi kahvaltı hazır,” dedikten sonra odadan çıkıp bizim odaya gittim. Pamir odada yoktu. Uyanmıştı yüksek ihtimalle. Orayı da bırakıp aşağı kahvaltıya indim. Kahvaltı ederken kapı çaldı herkes kim açacak diye birbirine bakıyordu. Kimse kalkmayınca ben kalktım ve kapıya doğru gittim. Kapıyı açtığımda karşımda teyzem, sevgili kuzenim ve iki kadın vardı. Teyzem bana “Oy guzum günaydın,” deyip sarıldı. Bende şaşkınca ona sarıldıktan sonra herkesi içeri davet ettim. Kuzenim arkadan içeri girdiği için yanıma yaklaştı ve “Kuzenciğim sana görücü getirdik,” dedi. Ben “Ne diyorsun, ne görücüsü?” diye sordum gülümseyip içeri geçti. Neden cevap vermemişti bu kız? İçeri geçtiğimde teyzem abim ve Pamir’i öpücük yağmuruna tutmuştu. Onlar bitince Umay ve Akın abiye sardı. Sarılma, öpme koklama faslı bittikten sonra teyzem bana döndü. Ona masumca gülüyorken teyzem “Hadi guzum masaya dört tabak koy açız biz,” dedi. Mutfağa gidip dört servis açtım. Masaya geçtiğimde sohbet başlamıştı. Adını bilmediğim yaşlı teyze abime “Oğlum senin işin ne?” diye sordu. Abim “Binbaşıyım,” dedi. Hemen de rütbeni belirt derken bana döndü. “Sen Piraye’sin galiba senin mesleğin ne?” diye sordu. Teyzem sanki dememişti. “Ben doktorum, Umay savcı, ikizim Pamir hakim, Akın abi de binbaşı,” dedim herkesi sayarak. Tek tek sormasındansa böyle demek daha iyiydi. Eftelya (Kuzen) bana bakıp “Bunlar kendilerini tanıtmayı akıl edemedi ben söyleyeyim,” dedi ve yaşlı teyzeyi göstererek “Bu Hatice teyze,” dedi ve daha genç olan teyzeyi göstererek “Bu da Fatma Teyze,” dedi. Herkes gülümserken Pamir ayağa kalkarak “Hadi Umay çıkalım biz geç kalacağız,” dedi. Onları yolcu ettikten sonra kahvaltı masasına geri döndüm. Yemekler yenildikten sonra masayı topladım. Benim temizlik hayalleri suya düşmüştü. Abimler otururken bende yanlarına geçtim. Teyzem abimlere bakarak “Oğlum siz bir çıksanıza dışarı bizde kadın kadına oturalım,” dedi. Bu kibarca kovmaktı aslında. Abimler hemen ayağa kalkıp itiraz etmeden çıktılar. Eftelya sağ olsun başıma gelecekleri önceden küçükte olsa bahsetmişti. Teyzem bana bakıp “Guzum hade gel seninle bir gonuşalım,” dedi. Başımı salladıktan sonra odama geçtik. Teyzem gelir gelmez konuya girmişti bu onun huyuydu. Gelir gelmez her şeyi söylerdi. Yüzüme bakıp “Bak guzum senin artık evlenme yaşın geldi de geçiyir. Sana hayırlı bir kısmet buldum. Bir görüşüp gonuşsan onunla,” der demez itiraza hazırlanıyordum ki teyzem “Piraye’m biliyorum istemeyisun ama bir kere görüş ve kızım gırma beni,” dedi. “Emine Sultan sana kaç kere dedim bana böyle şeylerle gelme diye,” sonra derin bir nefes aldım. Kabul edecektim çünkü ne yapsam ne etsem de bırakmazdı beni. “Tamam gelsin bir kere görüşelim ama kabul etmezsem zorlamak yok,” dedim. Başını salladıktan sonra aşağı indi hemen. Hatice teyzeye bakarak “Benimki tamamdır sen oğlanı bir ara bakalım,” dedi. Kadın telefonu çıkarıp torununu veya oğlunu aramaya başladı.

EMİR’İN ANLATIMINDAN:

Bir haftadır işe gitmiyordum. Fakat sabah bu evden çıkıyor gece geç saatlerde dönüyordum. Evde kalmak benim için ölüm demekti. Bugün her zamanki gibi sabah erkenden uyandım ve evden çıktım. Öğleye doğru anneannem beni aradı. Haftada bir iki kere konuşurduk ama daha dün konuşmuştuk hemen aramazdı ki. Hemen telefonu açıp konuşmaya başladım. “Efendim anneannem,” dedikten sonra anneannem “Emir’im konuyu fazla uzatmayacağım sana hayırlı bir kısmet buldum,” dedi. Derin bir nefes alıp “Anneanne ne kısmeti, neyden bahsediyorsun?” dedim. “Uşağum neyden bahsedebilirum kısmet diyrum da evlenecesun,” dedi. “NE?” diye bağırdım. İçimden sabır dileniyordum. “Anneanne benim evleneceğimi kim dedi sana da bana kısmet buldun?” diye sordum. Anneannem “Oğlum gırma beni bir görüşün olmazsa olmaz he guzum,” dediğinde onu kırmak istememiştim. “Tamam desem ne olacak anneanne sanki Trabzon’a gelebileceğim,” dediğimde anneannem “Senin gelmene gerek yok  ben geldim Mardin’e. Kız da Mardin de zaten,” dediğinde Mardin de olmasına mı şaşırayım yoksa Trabzon’dan Mardin’e kız bulmasına mı? “Anneanne sen Mardin’e nasıl geldin?” diye sorduğumda anneannem yerine dayımın eşi yengem konuştu “Oğlum çok soru sordun. Nasıl gelmiş olabiliriz uçakla geldik tabi ki. Hadi daha fazla konuşmada gel tanıştıralım seni güzeller güzeli kızımızla,” dediğinde sabır çekerek “Tamam konumu atın,” dedim. Telefonu yüzüme kapattıktan beş dakika sonra konumu atmışlardı. Arabama binip attıkları konuma doğru gitmeye başladım. Yol komutanımın evine çıkıyordu. Anneannemi arayıp “Anneanne doğru konum attığınıza emin misiniz?” diye sordum. “Evet guzum doğru attık, “dedi. Kafamda canlanan şeylere inanmak istemiyordum. Konuma göre evin önüne geçip kapıyı çaldım. Kapıyı Piraye açmış şaşkınca bana bakıyordu. “Hayırdır Emir bir sorun mu var?” diye sordu. Ben “Anneannem buradaymış,” dediğimde Piraye “Hatice Teyze senin anneannen mi?” dedi korkarak başımı olumlu anlamda sallayınca ağzından bir küfür kaçırdı. Ona bakıp “Kısmet buldukları kişi sen değilsin de mi?” diye sorunca yüzünü ekşiterek “Sanırım benim,” dedi. Korktuğum başıma gelmişti işte. Beni içeri davet ettiğinde oturma odasına doğru yürümeye başladık. Oturma odasına geldiğimizde yengem “Anne baksana nasıl da güzel yakışmışlar,” dediğinde ona ters bir bakış attım. Piraye “Teyze gerçekten mi?” diye sorduğunda “Ne gerçekten mi guzum?” diye sordu. Adını bilmediğim teyze. Sonra adını bilmediğim bir kız “Piraye ne oldu?” diye sorduğunda Piraye “Emir Yüzbaşı abimin askeri,” dedi. Bende “Anneanne gerçekten bula bula komutanımın kız kardeşini mi buldunuz?” diye sorduğumda Anneannem “Ne bilem ben guzum komutanının kız gardaşı olduğunu?” dediğinde sabır çekmeye devam ediyordum. Yengem “Eee komutanın gız gardaşı ise ne olmuş siz birbirinizi beğendiniz mi onu söyleyin, ” dediğinde ben kaşlarımı çattım. Tam cevap verecekken Piraye “Ne beğenmesinden bahsediyorsunuz siz?” dedi. Adını bilmediğim kız “Neden Piraye ikinizin de hayatında biri yok neden kabul etmiyorsun?” diye sorduğunda Piraye ile kız sinirli bakışlar atıyorduk. Piraye “Eftelya sen istersen daha fazla konuşma,” dedi. Yengem “Doğru söylüyor kız hayatınız da biri mi varda kabul etmiyorsunuz?” diye sordu. Ben “Yenge hayatımda biri olmaması kabul edeceğim anlamına gelmiyor,” dedim. Adını uzun konuşmalar sonucu öğrendiğim Emine teyze, anneannem ve yengem bizi zorlamaya başlamışlardı. Piraye’ye beni övüyorlardı, bana da Piraye’yi övüyorlardı. Bizim konuşmamızın ortasında Alparslan komutan ve Akın komutan gelmişti. Alparslan komutan bana bakıp “Hayırdır Emir senin ne işin var burada?” diye sordu. Ben tam cevap verecekken Emine teyze “Piraye’ye hayırlı bir kısmet olarak geldi,” dediğinde Alparslan Komutan bir anda “NE DİYORSUN SEN TEYZE,” diye kükredi. Piraye “Abi sakin ol teyzem zaten yanlış bir karar verdiğini anlamıştır,” dedi. Emine Teyze “Yoo ben öyle bir karar vermedim,” dediğinde Eftelya “Anne yeter artık ne zorluyorsun?” diye sordu. Fakat bizi dinleyen kim. Anneannem bir yanda, yengem diğer yandan konuşurken Piraye hiç kimsenin beklemediği o cümleleri kurdu “Teyze yeter artık hayatımda biri olmaması kalbimin dolu olmadığını söylemez,” dedi. Herkes şaşkınca bakıyordu ben hariç. Biliyordum ben, onun kalbinde ben vardım. Şaşkınlık daha geçmeden “Hem Emir’in de kalbinde biri vardır kim bilir,” dedi. Ben ona bakarken Emine teyze “Kim varmış senin kalbinde?” diye sorduğunda ben "Zamanı gelince size söyler öyle değil mi? Bu olay fazla uzadı artık istemiyoruz dedik bitti uzatmayın," dedim. Emine Teyze hale daha Piraye'nin kalbinde kim olduğunu sorgularken Alparslan Komutan “Kim varsa var teyze bir daha sakın kısmet falan buldum diye gelme kardeşimin yanına sakın yoksa bugün ki gibi asla sakin kalmam haberin olsun,” demişti. Emine Teyze "Napacan gızın turşusunu mu kurmayi düşüniysun?" diye sorduğunda Alparslan Komutan "He teyze turşusunu kuracam var mı diyeceğin," demiş. Konunun daha fazla uzamasına izin vermeden konuyu kapatmıştı. Fakat bu konu devam edecekti. Her hallerinden belliydi bu. Bizi birleştiren kadar üzerimize geleceklerdi.

DÖRT FARKLI HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin