37. BÖLÜM

1.8K 113 18
                                    

Bölüme başlamadan minik bir bilgilendirme;
UMAY = NUR
PİRAYE = CEMRE
YASİR = EFE
CAN = YAĞIZ
NAZLI = AYBÜKE

UMAY’IN ANLATIMINDAN;

“Umay iyi misin?” diye sordu yine bir ses. Sahi ben nasıldım. Dün akşamdan beri herkes iyi olup olmadığımı soruyordu. Bilmiyordum bunun cevabını. Sevdiğim adamın terörist olduğu iddia edilmişti. Şuan neredeydi bilmiyordum. Hadi o kurtuldu diyelim ikizi terörist. Bu durum nasıl bir şey?

Dün olanlardan sonra şuan öylece oturuyorduk. Dün gece planlar yapılmıştı. Şimdi tek sorun Turan’ı kaçırmaktı. Evet kaçırmak onu sevk edilirken kaçıracaktık. Ben bunları düşünürken Akın abim “Umay’ım iyi misin?” diye sordu. Kaç olduğunu saymadığım soruya cevap vermek yerine “Abi ben Ankara’ya gitmek istiyorum,” dedim.

Abim “Git güzelim ama neden?” diye sordu. “İş için gideceğim hem biraz kafamı da dağıtmış olurum,” dedim. Abim başıyla beni onaylarken Piraye “Bende onunla gideyim yalnız kalmasın,” dedi. Onu da onayladıklarında ben evime gittim. Piraye de odasına çıkmış olmalıydı. Eve girer girmez odama gidip  eşyalarımı hazırlamaya başladım.

Ankara’ya gitme işi tamamıyla yalan olduğu için yanıma fazla kıyafet almadım. Hazırlandıktan sonra bavulu alıp evden çıktım. Bugün Turan’ın sorgusu yapılmıştı. Yarın sabah da erkenden sevk edileceği için bu gece gitmemiz gerekiyordu. Abimler durumu ve benim kötü olduğumu bildikleri için çok sorgulamadılar.

Evden ayrılır ayrılmaz depoya geçmiştik. Depo dememe bakmayın minik bir ev gibiydi. İçeri girdiğimizde herkes harıl harıl çalışıyordu. Gece gündüz çalışma dönemi hayırlı olsundu. Biz Piraye ile bir odaya girdik. Bavulları bıraktıktan sonra ben odadan çıktım. Saat baya geç olmuştu. Piraye “Hadi hazırlanalım yoksa geç kalacağız,” dedi.

Hepimiz onu onayladıktan sonra hazırlanmaya geçtik. Simsiyah giyecektik ve yüzümüz maskeli olacaktı. Her zamanki gibi. Hazır olduktan sonra odadan çıktık. Diğerleri de hazır olunca ben “Evet arkadaşlar hepiniz hazırsınız değil mi?” diye sordum. Hepsi onaylarken Piraye “Can, Nazlı ve Yasir şu iğneleri alın hiçbirine zarar vermeden biz silah patlatırken siz bayıltırsınız,” dedi. Onlar iğneleri alırken biz de silahlarımızı aldık.

Kuru sıkı silahları alırken çok donuktum. Piraye “Savcım kendine gel lütfen. Turan suçsuz,” dedi. Ben “Suçsuz olduğunu biliyorum da ya Argej’i yakalayamazsak o zaman ne olacak?” diye sordum. Piraye “Merak etme onu yakalayacağız ne olursa olsun,” dedi. “İnşallah,” dedim. Sonrasında yola çıktık.

Onların geleceği yolu keserken onların yola çıktığı haberini aldık. Yaklaşmaya başlarlarken biz ateş etmeye başladık. Havaya sıkıyorduk ama yine de kızgındım kendime. Askerlere silah doğrultup sıkmak canımı sıkıyordu. Can kulaklık ile askerlerin bayıldığını söylediğinde hemen araca yaklaştık. Arka tarafı açınca Turan kaşlarını çatmış bize bakıyordu.

Onu elinde kelepçe ile gördüğümde gözlerim dolduğu için Piraye “Bizimle geliyorsun,” dedi. Sesini değiştirerek söylediği için anlamamıştı. “Sizinle hiçbir yere gelmiyorum,” dediğinde Piraye “Turan yürü beni delirtme,” dedi. Turan anlamaz bakış atarken ben tutup çektim. Zor da olsa bizim arabaya bindirdim. Can henüz arabaya gelmemişti.

Piraye “Yağız (Can)  hemen koordinatları gönder ve yanımıza gel,” dedi. Fake ismimizi kullanıyordu. Can da geldiğinde Yasir hemen gaza bastı. Depoya geldiğimizde Turan’ı zorla içeri soktuk. İçeri girdiğinde hepimiz derin nefes aldık. Turan bağırıp çağırırken Piraye “Yav enişte bir sus başım ağrıdı ha,” dedi.

DÖRT FARKLI HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin