‘Bu bölümü bir okuyucumun isteği üzerine yazıyorum fakat onun isteğinden birazcık farklı olarak umarım beğenirsiniz yorumlarınızı bekleyeceğim.’
UMAY’IN ANLATIMINDAN;
Bayramın sonlarına doğru yaklaşırken Karan ve Kayra yanıma gelerek “Hala bize annemin küçüklüğünden yaptıklarınızdan bahseder misin?” diye sordular. Ben de onları kıramayarak anlatmaya başladım.
“Sizin yaşlarınızdayız henüz okuldan çıkmışız. Her gün yaptığımız gibi okul çıkışı eve gelip bahçeye çökmüştük. Pamir dayınız mahallenin çocukları ile futbol oynamaya geçmişken biz de bahçede anneniz ile hayallere dalmıştık. Anneniz ‘Umay acaba nasıl biri ile evleneceğiz?’ diye sordu. Ben ‘Bilmiyorum valla umarım sevgi dolu biridir,’ dedim.
Piraye gülerek ‘Asker bulacak mısın acaba çok merak ediyorum,’ dediğinde bende gözlerimden kalp fışkırarak ‘Ayy inşallah bulurum,’ dedim ve bir müddet durdum. Sonra ‘Piraye düşünsene böyle ikimiz gibi kardeş olan askerler bulmuşuz çok güzel olmaz mı?’ diye sordum.
Piraye ‘Çok güzel olur ya,’ dedi. Sonra gülerek ‘Bir de çocuklarımız olur onlar da kardeş gibi büyür,’ dedi. Ben heyecanla başımı sallarken Piraye ‘Hadi bizim kulübeye gidelim de orada hayal kurmaya devam edelim,’ dedi. Ben başımla onayladıktan sonra Pamir, Piraye ve benim yaptığımız o kulübeye gittik.
İçeriye girmeden çimlerin üzerine uzandık. Piraye ‘İleride bir gün umarım buraya bizim çocuklarımız gelir onlar da severek kullanır burayı,’ dediğinde ben de ‘Umarım,’ dedim. Bir müddet sessizlikten sonra ben ‘Senin iki tane benim üç tane çocuğum olmuş burada koşturuyorlar biz de peşlerinde koşturuyoruz,’ dedim.
Piraye gülerek gözlerini kapattı bende ona uyarak gözlerimi kapattım ve o anların hayalini kurmaya başladık. Anneniz hayal kurmayı çok severdi.” Diye bitirmiştim. Onlar beni gülerek dinlemişlerdi. Sonra ikisi birlikte odalarına uyumaya gitmişlerdi.
PİRAYE’NİN ANLATIMINDAN;
Bayram sabahı olduğu için erkenden uyanıp evdeki hazırlığa başlamıştık. Bayram namazına gitmeleri için erkekleri de erkenden uyandırmıştık. Umay, Turan ve Teoman’ı uyandırmaya giderken ben de Karan ve Çağın’ı uyandırmaya gittim.
Çağın’ı dürterek uyandırırken Karan’ın yanağından öpüp uyandırdım. Karan “Anne beş dakika daha lütfen,” diye mızmızlanırken Çağın “Oğlunu öperek uyandır beni dürterek adaletin bu mu dünya?” diye söyleniyordu. Ona gülerken “Evet adaleti bu hadi kalk,” dedim.
Karan’a dönüp “Sende beş dakika içinde kalkmazsan gıdıklamak üzere kardeşini uyandırabilirim,” dedim. Karan hızlıca uyanırken “Tamam annem sen Kayra’yı erken uyandırma yeter bana,” dedi. Ben gülerek aşağı indiğimde onlarda peşimden hazırlanarak gelmişlerdi.
Teoman “Teyzelerin biriciği bayramın mübarek olsun,” diyerek yanağımı öptü bende onu öptüğümde elini uzattı. Ben ona harçlığını uzattıktan sonra Karan gelip Umay’a “Halaların en mütüşü en güzeli bayramın mübarek olsun bizim ceplerimizde bereketle dolsun,” dedi ve yanağından öptü. Çağın kafasına vurup “Oğlum benzeyecek başka kimse bulamayıp Pamir dayına mı benzedin?” diye sordu.
Pamir “Neyim varmış enişte bey benim?” diye sordu. Umay “Neyin yok ki,” dedi. Biz gülerken Pamir somurtmaya başladı. Umay Karan’a da harçlığını verdikten sonra diğerleri ile de bayramlaşılmıştı. Onlar namaza giderken biz de hanımlar olarak kahvaltı hazırlamaya başlamıştık.
Masaya tabak koyduğum sırada iki yanağımdan öpülmem bir olmuştu. Tomris ve Lavinya ortaya almış öpüyorlardı. Öpme işlemi bittikten sonra “Teyzem bayramın mübarek olsun,” dediler. Onlara sıkıca sarılıp harçlıklarını verdim. Peşinden benim fındığım da gelip “Anneeeeemmm bayramın mübarek olsun,” dedi.
Ona da sıkıca sarıldıktan sonra masayı hazırlamaya devam ettik. Her şey hazır olduktan sonra erkekler gelmişti zaten onlarla da bayramlaşıldıktan sonra bayram ziyareti için yola çıkmıştık. Kurbanı ikinci gün keseceğimiz için ilk gün ziyaretler yapılacaktı.
Mezarlık ziyaretlerinden sonra büyüklerin evlerini ziyaret etmiştik. Eve haliyle yorgun argın bir şekilde gelirken herkes bir koltuğa düşmüştü. Karan ve Kayra dizime yatmışlardı koltukta. Yorgunluktan uykuları geldiği belliydi. Elimi saçlarına koyarak okşamaya başladım.
Başlarını kaldırdıkların gülen gözlerle onlara baktım. İkisinin de gözünün içi parlıyordu. İkisi de ikizliklerini konuşturarak “Anne seni çok seviyoruz,” dediler. Ben de onlara “Ben de sizi çok seviyorum canlarım,” dedim.
Karan “Anne bizi hiç bırakıp gitme olur mu?” diye sorduğunda kaşlarımı çatarak “Bırakmam annem,” dedim. İkisi de tekrar bana sıkıca sarılmışlardı. İkisinin kokusunu derin derin nefesler alarak içime çektim.
YAZARIN ANLATIMINDAN;
Karan ve Kayra annelerini rüyalarında görüyorlardı fakat onlara o kadar gerçekçi geliyordu yaşadıkları ki uyanmak istemiyorlardı. Fakat uyanmaları çok uzun sürmedi. Umay gidip ikisini uyandırdı o an anladılar ki gördükleri yaşadıkları her şey rüyaymış.
İkisinin de kalbinde bir boşluk hissi oluşmuştu o anda Umay odadan çıkınca ikisi de birbirine baktılar. Sanki biliyorlarmış gibi. İlk konuşan Karan oldu “Rüyamda annemi gördüm,” dedi. Kayra da “Bende,” dediğinde ikisi de gülümsedi.
Kayra “Sarılıyordu annem bize sanki hiç ölmemiş gibi çok gerçekçiydi,” dedi. Karan “Annemin kaybına alışamadım ben,” dedi. Bu sırada kapıda onları dinleyen üçüzlerden habersizlerdi. Kayra bir şey diyecekken onlar da içeri girdi.
Karan onlara baktıktan sonra Kayra’nın gözündeki yaşları sildi. Lavinya “Hadi bırakın ağlamayı da gidelim,” dedi. Karan “Nereye?” diye sordu. Tomris “Nereye olacak tabi ki de annenizin yanına,” dedi. Kayra “Cidden mi?” diye sordu. Diğerlerini başını sallarken onlar hızlıca ayağa kalkıp hazırlandılar.
Hep birlikte mezarlığa gittiler. Karan ve Kayra anneleriyle uzun uzun sohbet ettiler. Onlar annelerini kaybetmelerini bir türlü kabul edememişlerdi. Sadece çocuklar değil onu abileri, eşi, kardeşleri, onu seven değer veren hiç kimse kabul edememişti bunu.
Fakat fani dünya herkes elbet bir gün ölecekti. Kimimiz genç yaşta kimimiz daha ileri bir zamanda illaki ölecektik.
'Benden istenen aslında Piraye'nin yaşadığını düşünerek bir bölüm yazmamdı fakat bu kitabın akışını bozardı bu nedenle o isteği bu şekilde karşılamak istedim.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT FARKLI HAYAT
Teen Fiction2 Asker, Savcı ve Doktor Birbirinden farklı dört hayatın hikayesi.