‘Tüm islam aleminin kurban bayramı mübarek olsun’❤️
UMAY’IN ANLATIMINDAN;
Kurban bayramında hep birlikte Trabzon’a gelmiştik. Farklı şehirde olan herkes gelmişti burada toplanmıştık. Bayram sabahı hepimiz erkenden uyanmıştık. Erkekler bayram namazına giderken biz kadınlar olarak evde kahvaltı hazırlıyorduk.
Çocuklar bayramlıklarını giyinmişti. Evde tamamıyla bayram havası olmuştu. Bu bayram Turan’ın ailesi de Trabzon’a gelmişti. Normalde biz Ankara’ya giderdik ama bu sefer onlar gelmişlerdi. Hepimiz buradaydık işte bir şekilde.
Erkekler gelmeden masalar hemen hemen kurulmuştu. Masaya son olarak tabakları koyarken iki kişi tarafından öpüldüm. Bunlar Lavinya ve Tomris’ti tabi ki. Onların peşinden Papatya ve Kayra öpmüşlerdi. Bayramlaşma faslını erkekler gelince yapacakmışız öyle demişti hanımlar.
Masa hazır olduktan sonra beyler gelmişti. Her bayram olduğu gibi büyüktan küçüğe biz sıra olmuştuk ve çocuklar da sırayla elimizi öpmeye geçmişti. En önde Ege ve Elvin duruyordu. Mustafa babamın elini öptüklerinde harçlıklarını almışlardı.
Mert abimden de harçlık aldıktan sonra sıra Akın abime gelmişti. Onun elini öptüklerinde abim “Koca çocuklar oldunuz ne harçlığı canım,” dedi. Pamir “Ooo Akın abi harçlık vermekten kaçıyor,” dediğinde Ege “Galbim gırıldı Akın amca,” dediğinde Elvin “Haklı valla büyüdük ne harçlığı,” dedi. Ege burun kıvırırken arkadan Vuslat “Baba benim harçlığımı azaltıyonnn,” diye isyan etti.
Alparslan abi “Evet Akın ver çocuklarıma harçlık,” dedi. Akın abim cebinden harçlık çıkarıp verirken çocuklar diğerlerinin elini öpüyordu. Vuslat, Merih, Tuğra, Ege, Elvin ve Papatya el öperken bizim beşizler bir yerde yoktu. Emir “Diğerleri nerede?” diye sordu.
Bu sırada Teoman “BURADAYIZZZZ,” diye bağırarak ortaya daldı. Peşinden diğerleri de gelince biz bakıyorduk. Önce hepsi teker teker el öptü. Biz ne yapacaklar diye bakarken Mustafa babama bakarak Lavinya “Sevgili dedeciğim şekerini yükseltmeyelim şimdi sen bize oradan gönder 3-5 bir şeyler,” dedi.
Mustafa babam cebinden çıkararak herkese verdi. Sonra Tomris “Canım ciğerim Akın dayıcığım sana bizden 2 şeker senden güzel şeyler bekliyoruz,” dedi. Akın abim “Rüşvetle harçlık mı alıyorsunuz siz?” diye sordu. Karan “Valla Akın amca bundan sonra böyle,” dedi.
Pamir “Benim yeğenlerim her yerde kendini belli ediyor be,” dediğinde Kayra “Pamir dayı sana bir kutu getirdik senin cimriliğin tutar,” dediğinde ben gülüyordum. Pamir “Şimdi canlarım ben bir gidem,” dedi.
Ben “Hop dur orada bakayım ver çocukların harçlıklarını,” dedim. Pamir bana sırıtıp harçlığını verdi. Peşinden gelip elimi öptü ben ne yapıyor diye bakarken Pamir “Evet bende harçlık istiyorum,” dedi. Herkes kahkaha atarken Mert abi cebinden 1 TL çıkarıp “Al canım kardeşim ben vereyim,” dedi.
Herkes gülüyordu hala daha Pamir yüzünü ekşitip “Ben neden büyüdüm ya,” diye isyan etti. Ege “Amca bize bile büyümüşsünüz dediler gel birlikte ağlayalım,” dedi. Alparslan abi “Oğlumu da kendine benzettin,” dedi. Herkes yine gülüyordu.
En sonunda annem “Hadi yeter bu kadar eğlenme gidip kahvaltı edelim daha kurban kesmeye gideceksiniz,” dedi. Herkes hak vererek masaya geçerken Teoman, Ege, Karan ve Tuğra bizi oturttu. Ege “Masayı siz kurdunuz çayları biz doldururuz,” dedi. Hepimizi oturtup onlar servisi yapmışlardı.
Şen şakrak kahvaltının ardından erkeklerin neredeyse hepsi kurban kesmeye gitmişlerdi. Çocuklar da mahalledekilerle bayramlaşmak için çıkmışlardı. Biz de evde kurban için hazırlık yapıyorduk. Hazırlığımız bittikten sonra kapının önüne oturmak için geçmiştik. Bizim çocuklarda mahallenin gençlerini çocuklarını toplamış bu tarafa doğru geliyorlardı.
Çocuklara bakarken Teoman “HAZIR MIYIZ?” diye bağırdı diğerleri onaylarken bağırarak mahallede şarkı söyleyip coşmaya başlamışlardı.
“Şu dünyadaki en mutlu kişi mutluluk verendir
Şu dünyadaki sevilen kişi sevmeyi bilendir
Şu dünyadaki en güçlü kişi güçlükten gelendir
Şu dünyadaki en bilgin kişi kendini bilendir
Bütün dünya buna inansa
Bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza
Bütün dünya buna inansa
Bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza
Şu dünyadaki en olgun kişi acıya gülendir
Şu dünyadaki en soylu kişi insafa gelendir
Şu dünyadaki en zengin kişi gönül fethedendir
Şu dünyadaki en üstün kişi insanı sevendir
Bütün dünya buna inansa
Bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza
Bütün dünya buna inansa
Bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza
Bütün dünya buna inansa
Bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza
Bütün dünya buna inansa
Bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza”Şarkının yarısında bizde onlara eşlik etmiştik. Çocuklar dans ederken Kayra “Karan hoparlörü bağlayalım da dans edelim,” dedi. Diğerleri de onaylarken Karan “Teyze eski şarkılardan söylesene bize onlardan açalım onlar daha eğlenceli,” dedi. Ben “Dur düşüneyim,” dedim.
Bir çok güzel şarkı vardı hangisini diyeyim diye düşünürken Gülşah annem “Sezen Aksu - Olmaz Olsun açın çocuklar,” dedi. Karan başını sallayıp hoparlörü bağlayıp şarkıyı açtı. En yüksek seste açtığında mahallenin gençleri eğlenmeye başlamıştı.
Onlar eğlenirken Teoman bana doğru gelip beni ayağa kaldırdı. Onun ardından Tuğra, Dilan’ı , Ege, Sare’yi, Karan da Vera’yı kaldırınca hep birlikte dans etmeye başladık. Üstelik bağırarak şarkıyı söylüyorduk.
Şarkı bitince Lavinya gidip farklı şarkı açtı. Bu sefer Şenay - Sev Kardeşim açmışlardı. Onlar bunu nereden biliyor diye sorgularken bizim kızlar erkeklerin karşısına geçip şarkıyı söylemeye başladılar. Aynı zamanda da hareketlerini yapıyorlardı. Herkes kardeşini almıştı karşısına.
“Bak kardeşim
Elini ver bana
Gel kardeşim
Neşe getirdim sana
Al kardeşim
Ye, iç, gül, oynaSar kardeşim
Kolunu boynuma
Sev kardeşim
Canım feda yoluna
Tap kardeşim
Tüm insanlara
Dünyaya geldik bir kere
Kavgayı bırak her gün bu şarkımı söyle
Sevdikçe güler her çehre
Amaçlar hep bir olsun
Kalpler birlikteDünyaya geldik bir kere
Kavgayı bırak her gün bu şarkımı söyle
Sevdikçe güler her çehre
Mutluluklar bir olsun
Acı birlikte”Biz uzaktan onları izliyorduk. Mahallede bir eğlence olmuştu. Beyler kurbanı kesip geldikten sonra biz etleri hazırlarken eğlence devam ediyordu dışarıda. Kalabalık olduğumuz için etleri hızlıca halletmiştik.
Her şey hazır olunca Mert abi “Hadi hazırlanın da çok daha geçe kalmadan mezarlığa gidelim,” dedi. Biz onu onaylarken hep birlikte abdest almaya ve hazırlanmaya başladık. Herkes hazır olunca arabalara doluşup mezarlığa gitmeye başladık.
Önce bizim ailenin mezarlarını ziyaret etmiştik sonra ise Eyüboğlu ailesinin mezarlarını ziyaret etmiştik. En sonda ise şehitliğe gidip Piraye’nin mezarını ziyaret etmiştik. O belki fiziken yoktu yanımızda ama ruhen yanımızdaydı.
Mezarlıktan dönüşte eve geçip bayramı kutlamaya devam etmiştik. Bayram ziyaretleri falan derken günü akşam etmiştik zaten. Hep birlikte çok güzel bir bayram geçirmiştik. Bu bayramda kocaman bir aile olduğumuz için Allah’a şükretmiştim. İyi ki böyle bir aileye sahiptim.
Bu kocaman ailede sadece onlar yok siz değerli okuyucularımızda var. Bu bayramda son kez Dört Farklı Hayat ailesini bir araya getirmek istedim. Umarım severek beğenerek okumuşsunuzdur.
KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN. 🙂❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT FARKLI HAYAT
Teen Fiction2 Asker, Savcı ve Doktor Birbirinden farklı dört hayatın hikayesi.