ALPARSLAN’IN ANLATIMINDAN;
Yaklaşık 2 saat süren ilerleme sonucunda giriş yerine ulaşmıştık. Tarık bizim geçebileceğimiz kadar yeri açmıştı. Biz de şuan o yoldan ilerleyerek odaya girmiştik.
Tek bir odaydı ve onun önünü korumaya almışlardı. İçeri girdiğimizde umduğumuzdan daha çok şey sakladıklarını fark ettik. Poyraz ve Ali oradaki işimize yarayacak belgeleri toplarken bizde kapıdan adamları indiriyorduk. Hedefimize yaklaşmamıza çok az bir zaman kalmıştı.
Poyraz “Buraları hallettik komutanım,” dediğinde başımla onayladım. “Ben önden adamların yanına ilerleyeceğim siz de beni koruyacaksınız,” dediğimde hepsi beni onayladı. “Selçuk sen kendine güzel bir yer bul sana çok ihtiyacımız olacak,” dediğimde Selçuk “Buldum bile komutanım,” dedi.
Keskin nişancımız yerini aldığına göre hepimiz hazırdık. Ben tam çıkacakken Turan “Komutanım bende sizinle geleyim adamlar çok kalabalık,” dedi. Onu onayladıktan sonra birlikte dışarı çıktık. Adamları tek tek indirmeye başladık. Bu iş bugün burada bitecekti. O it bugün burada ölecekti.
UMAY’IN ANLATIMINDAN;
Piraye hastaneye yatalı 6 gün oluyordu. Bu sürede ondan uyanma namına herhangi bir etkileşim olmamıştı. Abimler operasyona gitmişti. Bizde burada Piraye’nin başında bekliyorduk.
Pamir izin almıştı. Ben iznimi daha önce kullandığım için şuan kullanamıyordum. Gündüzleri o geceleri ben kalıyordum. Gerçi çoğu zaman Pamir de benimleydi ama olsun. Bu zamanda en çok etkilenen Pamir olmuştu.
Birlikte doğmuşlardı onlar ve zor geliyordu ona. Hangimize zor gelmiyordu ki. Bunları düşünürken çıkış vaktim gelmişti. Kaç gündür adliyede ruh gibi dolaşıyordum. Çıkmak için hazırlanırken odamın kapısı açıldı. Arkamı döndüğümde karşımda Turan duruyordu. Onu görür görmez önce şaşırmış sonra da koşarak sarılmıştım. O da bana sarıldıktan sonra kulağına “Hoş geldin vatan gözlüm,” dedim. “Hoş buldum Nazendem,” dedi. Buruk bir gülümseme gönderdim.
O da bana gülümsedikten sonra “Hallettiniz mi?” diye sordum. Başını salladıktan sonra derin bir nefes aldım. En azından Piraye’nin bu halde olmasına sebep olan kişi cezasını bulmuştu. Turan “Hadi hazırlan da hastaneye geçelim,” dediğinde başımla onu onayladım.
Hemen toparlandıktan sonra birlikte hastaneye geçtik. Yoğun bakımın önünde abimler de dahil Kübra, Eftelya, Hümeyra, Dilan, Emir ve biz vardık. Biz gittikten bir müddet sonra Vera ve Sare de gelmişti. Herkes susmuş şekilde öylece karşıya bakıyorlardı. Uzun süren sessizliği bozan Yavuz’un gelmesi oldu. Yavuz hepimize baktıktan sonra “Hepiniz burada beklemeseniz çok iyi olacak. Bir kişi kalsın burada diğerleri evine gitsin lütfen,” dedi.
Alparslan abi “Yavuz haklı hadi herkes eve ben kalırım,” dediğinde Pamir ayağa kalktı hemen “Olmaz öyle sen git operasyondan yeni geldin ben kalırım,” dedi. Onlar aralarında tartışırken ben “İkinizde susup eve gidin. Ben kalırım bu akşamlık sonra herkesi bir sıraya koyarız o şekilde kalırız,” demiştim.
Herkes beni onayladıktan sonra onlar gitmişti. Emir ve Kübra hariç. Herkes çıktıktan sonra yanlarına gittim. “Siz neden gitmiyorsunuz?” diye sordum. Emir ne diyeceğini bilmez şekilde bakıyorken Kübra “Abla şimdi şöyle ki benim abim Piraye ablaya sevdalanmış,” dediğinde Emir ona öldürücü bakışlar atıyordu.
Kübra takmayarak devam etti. “Piraye ablada abime karşı boş değildi ya hani,” dediğinde ona “Eee,” dedim. Kübra konuşacakken “Uzun lafın kısası hazır komutanlarım burada yokken yanına girsem. Bu da aramızda kalsa olur mu?” diye sorunca düşünür gibi yaptım. Sadece yaptım çünkü girmesini istiyordum bende. “Tamam hadi gir,” dediğinde Emir burukça gülümsedi ve bir hemşire bulup içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT FARKLI HAYAT
Teen Fiction2 Asker, Savcı ve Doktor Birbirinden farklı dört hayatın hikayesi.