UMAY’IN ANLATIMINDAN;
2 gün süren gezilerin ve eğlencelerin sonunda bugün istemem olacaktı. evde sabahtan beri bir telaş vardı. Özellikle de bende. Piraye olsaydı belki biraz daha sakin olabilirdim ama o misafirlerle ilgilendiği için gelemiyordu. Arada uğrayıp anneme yardımcı oluyor sonra dönüyordu.
Aslında istememin güzel geçeceğini biliyordum yani en azından beni vereceklerinden emindim fakat anneannem, babaannem ve dedelerimin burada olması canımı sıkıyordu. Her an bir sıkıntı çıkarabilirlerdi. Onlara güvenim yoktu. Zaten gelir gelmez de sinirimi bozmuşlardı.
Piraye gelip bizi ayırmasaydı kavga etmek üzereydik hatta. Beni şuan tek sakinleştirebilen kişi Piraye’ydi. Tam bunları düşünürken anneannem “Bu kızı veririz iki gün sonra geri gönderirler,” dedi. Ağzımı açarsam kavga çıkacağını bildiğim için susmaya sakin kalmaya çalışıyordum.
Ben sakinleşmeye çalışırken Piraye gelmişti. Beni alarak odama çıktı. Odada bir o yana bir bu yana dolaşıyordum. Piraye “Savcım sakin ol ve hemen hazırlanmaya başla,” dedi ona sinirli sinirli bakarak “Nasıl sakin olayım? Kavga çıkmasın diye susuyorum ama çok oldular. Kesin akşama da sorun çıkaracaklar,” dedim.
Piraye “Hele bir sorun çıkarsınlar, acımam sıkarım,” dedi. Ben tam bir şey diyecekken “Sus Umay sus ben hallederim onları ama sen hazırlan,” dedi. Başımı sallamakla yetindim. Piraye bana göre sakin bir yapıda olduğu için ona güvenmeliydim. Ben ağzımı açarsam kavga çıkar ve bugünüm mahvolurdu.
Ben üzerimi giyinirken Piraye makyaj malzemelerini hazırlıyordu. Kendisi evde hazırlanıp gelmişti. Kirli beyaz bir elbise giyinmişti. Saçını da açık bırakmıştı. Benim elbisem ise krem renkli bir elbiseydi. Onunla aynı renkte bir de şal takmıştım.
Üzerimi giyindiğimde Vera makyajımı yapmıştı. Ben giyinirken Vera ve Sare de odaya gelmişlerdi. Piraye “Çok güzel oldun Umay’ım,” dedi. Gözleri dolu dolu söylediği için hemen gidip sarıldım ona. Sare “Piraye neden ağlıyorsun?” diye sordu. Piraye “Kızı gelin olan anne gibi hissettim bir an kendimi,” dedi.
Hepimiz Piraye’nin dediğine güldükten sonra aşağı indik. Herkes gelmişti. Kuzenlerim, dayılarım, teyzelerim, amcalarım falan. Aynı şekilde Turan’ın birkaç akrabası da gelmişti. Nişan da olduğu için akrabalar da gelmişti. Bahçede yapıyorduk nişanı. Pirayelerin bahçesi ile birleştiği için geniş bir ortam olmuştu.
Bahçenin ortasında bizim için yüzük takılmak için yer ayarlanmıştı. Her şeyin rengini ben seçmiştim ama ayarlamayı Piraye halletmişti. Bende kıyafetleri almıştım. Her şey çok güzel olmuştu. Ben etrafı incelerken Turan ve ailesi de çıkmıştı evden. Onlar da oturduğunda şimdi herkes ve her şey tam olmuştu.
Kısa bir sohbetin ardından annem bana kaş göz ile kahve yapmamı söyledi. Ben kalkınca Piraye de peşimden geldi. Gelinler gelmemiş eşlerinin yanında oturmuştu. Kuzenlerimden de birkaç kişi gelmişti. Hep bir elden kahve pişiriyorduk.
Ben “Şimdi nasıl dağıtacağız kahveleri?” diye sordum. Bunu daha önce sormam lazımdı sanırım ama ben şimdi soruyordum. Piraye “Kuzenlerin, akrabalara dağıtsın. Sen, annenin, Gülşah teyzenin ve Mustafa amcanın kahvesini götür gel peşinden Turan’ınkini al. Geri kalan bizim aileye ben ikram ederim,” dedi. Ben başımla onaylarken ilk kahveler götürülmeye başlandı. Ben de 3 kahveyi alıp dağıtmaya başladım.
Benim peşimden de Piraye kahveleri dağıtıyordu. Son kahveyi almak için gittiğimde Piraye de gelmişti. Ben “Piraye kahveyi yaptım da şuradan balı versene,” dedim. Başını sallayıp balı bana uzattı. Ben kahveye tuz yerine bal koyuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT FARKLI HAYAT
Teen Fiction2 Asker, Savcı ve Doktor Birbirinden farklı dört hayatın hikayesi.