34. Bölüm

745 689 9
                                    

Müziği açın 🎶 iyi okumalar!❤️

                               🍂

Gitmeli buralardan başka yerlere, onun kokusunun burnuma gelmeyeceği yerlere.

Gitmeli buralardan onunla anılarımızın olmadığı yerlere, gece göz yaşlarımla uyanıp onu düşünmediğim yerlere.

Gitmeli buralardan bu kalbi bırakıp gitmeli buralardan, bu kalbi atıp gitmeli.

Benim kalbim o olmuş, benim ruhum o olmuş, çıkaramıyorum aklımdan.

Gitmeli buralardan uzaklara, kendimi bile unutacağım yerlere.

Sadece gitmeli kimseden hiçbir şey istemeyerek gitmeli. Umut bile etmeden gitmeli, düşünmeden, üzülmeden sadece gitmeli...

Onun kokusunu unutmalı, duyduğumda yüreğimi eriten kokusunu unutmalı, unutmaya çalışmalı.
Bana benden tanıdık olan kokusunu unutmalı. Beni bana unutturan kokusunu unutmalı, duyduğumda hücrelerimi rehin alan kokusunu unutmalı. Duyduğumda nabzımı hızlandıran kokusunu unutmalı. Unutmaya çalışmalı...

Unutmalı o kahverengi gözlerini o güzel bakışlarını. Gördüğümde kalbimi yakan gözlerini unutmalı, baktığında yüreğini gördüğüm o kahve gözlerini unutmalı. Baktığımda çıkamadığım derinlerine daldığım gözleri unutmalı unutmaya çalışmalı...

O güzel gülüşünü unutmalı, güldüğü zaman benim kalbime baharı getiren gülüşünü unutmalı. Güldüğü zaman kalbimin ritmini saymayı unuttuğum, gülüşünü unutmalı unutmaya çalışmalı...

Unutmalı onu hiçbir şey hissetmeden unutmalı. Sadece unutmalı incinmeden göz yaşlarım kurumadan unutmalı.
Kalbim durmadan, kokusu bütün benliğimden çekilmeden unutmalı.

Onun yokluğunu bu denli hissetmeden unutmalı. Onsuz nefesim kesilmeden unutmalı. Beni bıraktığını, beni unuttuğunu anlayıp çıldırmadan önce unutmalı.

Kalbim duymadan hissetmeden aklımdan çıkıp gitmeli, unutmalı. Sessiz sedasız açıklama yapmadan gittiği gibi bende öyle unutmalıyım, sessiz sedasız.

Gözlerime gömmeliyim onu, çığlıklarımla örtmeliyim üstünü, mutsuz çiçeklerimi, göz yaşlarımla sulamalı, ama sonra onlarda ölmeli daha fazla alışmadan, daha fazla incinmeden, kırılmadan onlarıda bu denli unutmaya çalışmadan, bu denli alışmadan, sonra göz yaşlarımıda unutmalı, dinmek bilmeyen tenime değince yakan göz yaşlarımıda unutmalı, unutmaya çalışmalı.

Sonra kendimi unutmalı çıldırmalı silinmeli bu dünyadan, çocuklar gibi olmalı çocuklar kadar masum, annesine kızıp ağlayan çocuklar gibi olmalı. Anneme sıkı sıkı sarılmalı, ölmeden önce kokusunu doya doya içime çekmeli, gülüşünü ezberlemeli, gamzelerini öpmeli, bana sevgiyle bakan gözlerini almalı ömür boyu bakmalı. O kokusunu cam kavanoza doldurmalı, ne bir eksik ne bir fazla bir ömür...

Ruhumun acı çeker gibi bir hali var benim ruhum sızlıyor.

Yüreğiminde kanar gibi bir hali var, onu unutmaya çalıştıkça, hafızamdan silmeye çalıştıkça, acı çeker gibi bir hali var.

Acı çeken yüreğim oysaki, sızlayan ruhum, unutamayan beynim, ben değilki... 

Ben neden böyle mutsuzum, ben neden böyle acı çekiyorum? benim neden canım acıyor, neden ben bu haldeyim? neden böyle çaresizim? insan kendini bu denli çaresiz hisseder mi, bu denli ölmek ister mi?

İçimdeki çocuk büyüdü, umudu kalmadı ve büyüdü. Ben onu anneme çocuk olarak götürecektim, ben anneme söz vermiştim. Ben büyümesini istememiştim, onu annem büyütecekti, ben bu denli zarar görmesini istememiştim.

Ben sadece sevmek istemiştim, içimdeki çocuğa aşkla bakmak istemiştim. Ben sadece mutlu olmak istemiştim, içimdeki çocuğa mutlu bakmak istemiştim.

Aşk bu denli insana zarar veriyorsa neden kimse beni uyarmadı? neden kimse kanma ona demedi? Ben ona aşıkken neden kimse uyarmadı beni, Neden bu denli kalbimin acıyacağını söylemediler?

Ben onun gözlerinde kaybolup giderken neden o zaman kimse beni bulup çekmedi, neden ben ona düşerken kimse beni tutmadı? Neden ben yere çakılmadan tutmadılar beni?

Aşk bir uçurummuş, düşmeden geçersek kazanırmışız ama ayağımız kayıpta düşersek paramparça olurmuşuz...

Annem küçükken aşkı böyle anlatmamıştı. Ben küçükken annemden, babamdan aşkı böyle görmemiştim. Aşk bu denli değildi, aşk böyle değildi.

Annem beni birinin seveceğini söylemişti ama o beni sevmedi. Seven insan gider mi? Gider ise ben neden gidemiyorum? Ben neden onu şaşırtacak kadar bile ondan gidemiyorum?

Ben neden onu terk edemiyorum?
İnsan insanı terk ederde biri çıka gelir bütün terk etmelerin intikamını alır.

Ben daha önce hiçkimseyi terk etmedim, annem bana terk etmeyi öğretmedi, annem bana koşulsuz sevgiyi öğretti. Belki bende bu yüzden kimseden gidemiyorum, belkide ben o yüzden bu denli seviyorum.

Annem gibi başka hiç kimsenin gitmemesi için belkide ben bu denli seviyorum, vazgeçmeden seviyorum, kırmadan, incitmeden, sadece seviyorum. Karşılık beklemeden, bir menfaat beklemeden seviyorum, çocuk gibi seviyorum, öylesine masum, ama bir o kadarda derin ve içten...

Samimi seviyorum, numara yapmadan, yalan söylemeden. kandırmadan seviyorum...

İnsan kendisini bile unutur da bir aşık olduğu kişiyi unutamaz. Kendini unutur ve tüm benliğini, yüreğini, ruhunu, beynini onunla doldurur. Belkide aşk böyle aşktır, belkide insan sadece böyle aşık olabilir.

İnsan en çok kendisini severmiş hep öyle duydum, ama kendini unuttuğu zaman, kendisini kaybettiği zaman?Kendisini birinin gözlerinden attığı zaman? Kalbinde kendisinden başka birini bulduğu zaman? Kalbinde bir yabancıyla karşılaştığı zaman?

Bir yabancıyken hiç düşünmeden kalbini verirsin, sonunu hiç düşünmezsin. Çünkü kaç yıldır senin olan kalbin, korktuğunda atan kalbin, heyecanlandığında atan kalbin bu sefer bir başkası için atıyordur.

Tanımadan verirsin, kim olduğunu bilmeden verirsin, çünkü anlarsın artık dünyan o olmuştur, zihnin, ruhun, kalbin sadece o olmuştur. Sen seçmezsin de vermeyi, kendide seçmez seni, bir anda olur her şey. Artık kalbin onundur belkide onun kalbide bir başkasının...

Herkes aşık olur herkes sever, kimileri kavuşur, kimileri kavuşamaz onun için atıyordur kalbi ama sevdiği kişide bir başkasını seviyordur.

Yanlış kişiye aşık olmak. Aşk aşktır ya, ne yanlışı olur, ne doğrusu hiç fark etmediğin bir anda aklını başından alır bir bakmışsın kalbin atıyor. Üzülürsün belkide ama aşkın yanlışı doğrusu olmaz.

Aşktır bu başka seçeneği olmayan a ve b şıkkı olmayan, yanlışı doğrusu olmayan...

aşk tek şıktır ne yanlış ne doğru sadece aşktır. Azı çoğu yoktur bir seviyesi yoktur belli seviyeye ulaşana madalyada verilmez, puanda verilmez aşk aşktır.

Sınırı olmayan belli bir seviyesi olmayan, gelip alır aklını başından, izinsizce girer kalbine izin alacak yetkiside yoktur zaten.

Ya kelebekler kadar özgürce uçarsın yada uçurumdan yere çakılırsın. Oda senin kısmetindir. Öyle aşk çöp çatanlık sitelerinde aranmaz, belki aşkı bulmak zordur belkide Kolay ama buldun mu da belki üzülürsün belkide mutlu olursun...

Aşk cesaret işi falan da değildir aşk girer kalbine ayırt etmeden seçmenden. Aşık olanların hiç bir özelliği yoktur tıpkı kimsenin aşık olduğunu anlayamadığın gibi...

Evet aşk ağlatır evet aşk kalbine girdiği halde kalbini kırabilir ve işte aşk bu kadar da deli bir şeydir, girdiği kalbi kıracak kadar.

Aşkın olasılığı yoktur aşk olasılıksızdır. Aşkla ilgili plan, program yapamazsın. Keşke şuna aşık alsam keşke şuanda aşık olsam diyemezsin, dersin ama sadece keşke dersin...

Bir aşka yıllarını verirsin, aşıksındır, ama olmuyordur, ne onunladır ne onsuzdur. Aşkta risk diye bir şey yoktur. Nerede, nasıl olacağını bilemezsin. Gelip gider belki zamansızca, ama bir ömürde unutamazsın, unutursanda o aşk değildir...

Saplantı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin