Yavaş yavaş tüm sırlar çözülüyor. Hep birlikte finale doğru gidiyoruz. Okuduktan sonra bana destek olup oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.❤️
Güneşin yüzüme vurmasıyla uyandım, yattığım yeri garipsesemde bir süre sonra artık buranın evim olduğunu kabullenmiştim. Kalkıp yarım açılmış perdeyi tam açtım. Kuşlar dışarıda cıvıldıyordu. Kapının çalmasıyla bakışlarımı kapıya yoğunlaştırdım.
Koray "Burcu girebilir miyim?"
Gülümsedim.
"Gelebilirsin Koray."
Koray içeriye girdi.
Koray "kıyafet almaya geldim."
"Kusura bakma Koray odanda uyuya kaldım dinlenirken. Sana soramadım odamın yerini."
Koray gülümsedi.
"Önemli değil Burcu. Senin odan yan tarafta, eşyalarını yerleştirdiler."
Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Tamam. Üzerimi değiştireyim sonrada çıkalım."
Koray şaşırmıştı.
"Nereye?"
"İşe gitmeyecek miyiz?"
"Bu gün dinlenmek istersin diye düşünmüştüm."
Yataktan telefonumu alıp kapıya doğru ilerledim.
"Ben dinlendim. Bence işe gidelim."
Koray kafasını salladı.
"Tamam Burcu. Nasıl istersen."
Odadan çıkıp karşı taraftaki odama geçtim.
Duş aldıktan sonra dolaptan çıkardığım beyaz takım elbisemi giyindim. Altına beyaz stilettolarımı giyindim. Siyah saçlarımı kurutup kremledim. İnci küpelerimi taktım. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra hazırdım. Beyaz çantamıda alıp aşağıya indim.
Koray bahçede kahvaltı yapıyordu, yanına çıkıp oturdum.
Koray "Burcu çok şıksın."
Gülümsedim.
"Teşekkür ederim."
Arzu hanım yanıma geldi.
"Burcu hanım kahvaltıda ne içersiniz?"
"Arzu hanım bana servis açmayın. Sade bir kahve alabilir miyim?"
Arzu hanım kafasını sallayıp mutfağa girdi.
Koray "Burcu bir şeyler yemen gerekiyor, tedavi görüyorsun."
"Gerçekten yiyemiyorum bu aralar Koray."
Kafasını olumlu anlamda sallayıp, kuru meyve tabağını bana yakınlaştırdı.
"Peki bari biraz bunlardan ye."
Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Tamam."
~Aylinden devam~
Telefonumun çalmasıyla uyandım. Yabancı bir numara arıyordu.
"Efendim."
"Aylin, Barış şimdi evden çıktı gelecek misin?"
Andrey olduğunu anlamıştım. Gözlerimi ovuşturup saate baktım. Saat yediyi geçiyordu.
"Sen numaramı... tamam bir şey sormayacağım geliyorum birazdan."
Güldü.
"Tamam Aylin."
Hazırlanıp yola çıktım. Bu oyun artık bitmeliydi, bu sırlar artık çözülmeliydi. Barış ve Burcu mutlu olmayı çok hakkediyorlardı. Söylediği adrese geçmiştim, arabadan inip yürümeye başladım. Bahçede Andreyi gördüm, oturuyordu. Yanına doğru ilerledim, beni görünce ayağa kalktı.
"Hoşgeldin Aylin."
Gülümsedim.
"Hoş buldum."
Yanındaki sandalyeyi işaret etti.
"Otur lütfen, ne içersin?"
"Kahve olabilir."
Kafasını sallayıp içeriye girdi. Biraz sonra elinde iki kahve kupasıyla yanıma geldi. Kahvemi uzattı.
"Teşekkür ederim."
Gülümsedi.
"Afiyet olsun. Hadi şimdi bana o günü anlat. Düğün günü Burcu kaçırıldıktan sonra neler olmuş."
Kahvemi masaya bıraktım.
"Emre Burcu'yu bir dağ evine götürmüş, bir odada sandalyede bağlı bir şekilde Burcu kurtarılmayı beklemiş. Burcu kurtulmak için her yolu denemiş, ama kurtulamamış. O gün de Barış kaldıkları yeri bulmuş ama bana anlattığı şeyler Burcu'nun anlattıklarıyla çok farklı şeylerdi. polisler kurtardı onu. Tüm vücudunda morluklar vardı Burcu'nun. Kolları bacakları mosmordu bağlandığı için."
Andre "Barış o dağ evine gittiğinde Emre'yi bornozla görmüş. Burcu'yu ise..."
Sözünü kestim.
"Bu oyunu Barışa nasıl oynadılar."
Andre "Gerçekten çok profesyonel bir plan kurmuşlar."
"Andre, Barış hâlâ Burcu'yu seviyor mu?"
Güldü.
"Bu sadece sevgi değil Aylin. Barış Burcu'ya deli divane aşık ve bu aşk hiçbir zaman bitmedi. Peki Burcu hâlâ aşık mı?"
Kafamı olumlu anlamda salladım.
Andre kahvesini masaya bırakıp ayağa kalktı.
Andre "peki Koray'la neden evlendi o zaman?"
Her şey iyice karışmıştı.
"Çünkü Barış'tan intikam almak istedi. Bu bir oyundu, Koray'la arasında hiçbir duygusal bağ yok. Koray'la Burcu çok iyi dostlar."
~Burcu'dan devam~
Burnuma gelen tanıdık parfüm kokusuyla çizimlerimden kafamı kaldırıp arkamda çizimlerimi inceleyen kişiye döndüm. Barış karşımda dikilmişti. Çizimlerimi ters çevirip hızla ayağa kalktım.
"Bir şey mi istemiştiniz?"
Karşımdakinin gözlerinin içine baktım. gözleri zifiri karanlıktı. O gözlere her baktığımda yolumu şaşırıyordum. Kokusu başımı döndürüyordu, ciğerlerime doluyordu ben çekmesemde. Bu eziyet çin işkencesinden bile büyüktü, karşısında daha fazla durmak bana çok acı veriyordu. Bana yanıt bile vermemişti, sadece gözlerimin içine dalıp gidiyordu. Kim bilir ne düşünüyordu, belkide benimle dalga geçiyordu. Sahi ben rezil mi olmuştum bu yaptıklarımla?
Ona sarılmamak için kendimle büyük bir savaş veriyordum. Böyle karşımda yabancı gibi durması bana acı veriyordu. Kapının açılmasıyla gözlerimi üzerimden çekti. İçeriye giren koraydı.
Koray "Barış hoş geldin."
Barış cevap vermemişti.
Koray "Gel odama geçelim."
Barış hızla dışarıya çıkıp gitti.
Koray gelip karşıma oturdu.
Koray "Barış çok üzgün görünüyor. Bir şey belli etmesede çıldırmak üzere olduğuna eminim."
Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Fark ettim."
Koray "Burcu peki neden bu kadar üzgünsün?"
Gözlerim dolmuştu.
"Kendimi evimden uzakta hissediyorum."
"Artık sen kendinden de uzaktasın Burcu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saplantı
Любовные романыTüm benliğiyle kalbime saplanmıştı bir kere... ༄ "Sus ne olur, konuşursan sana inanırım. sadece kokunu içime çekmeme, sana sarılmama, seninle aynı havayı solumama izin ver, bu gecelik olsa bile."