TAN YERİ

48. BÖLÜM ~ OĞUL VE ABİ

Multimedya: Rüzgar Saygıner

Bugün canım dostumun doğum günü sabah uyanır uyanmaz yeni bölümü görerek mutlu olmasını istediğimden bölümü erken yayınlıyorum. Hepinize keyifli okumalar 😊

Sena'dan...

Berra'nın annemin adını haykırmasıyla hemen odanın kapısını açtım. Annem yerde yatarken Berra da annemin başında onu uyandırmaya çalışıyordu. Hemen yanlarına çöküp annemin başını kucağıma aldım.

" Ne oldu böyle? Seni görünce mi korktu? "

Berra daha endişeli bir halde bana baktığında ikimizde annemin korkudan değil, duyduklarından dolayı bayıldığını anlamıştık. O sırada hemen Zehra Teyze ve Gülsüm Teyze yanımıza gelmişti.

" Kızım ne oldu? Zümra' nın neyi var? "

Zehra Teyze, Gülsüm Teyze'den daha soğukkanlı bir halde gelip annemi kaldırmamız gerektiğini söyledi. Berra ve ben bir yandan Zehra Teyze bir yandan destekleyerek annemi benim odama kadar taşıyıp yatağıma yatırmıştık.

" Ben kolonya getireyim " diyerek yanımızdan ayrıldı Gülsüm Teyze.

Endişeli bir halde annemin solmuş yüzüne bakıyordum. Eğer konuştuklarımızı duyduysa çeneme küfredecektim. Buz kesmiş elini ellerimin arasına alıp ısıtmaya çalışırken yatakta hemen yanına oturmuştum.

Zehra Teyze Berra'ya Rüzgar Abi'yi aramasını söylediğinde kalbimden bir sızının geçtiğini hissettim. Birazdan o gelecekti ve ben yine onunla karşı karşıya kalacaktım. Üstelik bu sefer herkesin haberi olacaktı kim olduğundan.

" Aradım anne. Geliyorlar " dedi Berra. Ardından hala biraz nemli kalan saçlarıma bakıp yeni bir havlu getirdi. Ben de ona itiraz etmeden saçlarıma sardım havluyu ve şu halde bile beni düşünen arkadaşıma teşekkür eder gibi baktım.

Gülsüm Teyze kolonyayı getirdikten sonra hemen onun elinden alıp kendi elime döktüm ve annemin bileklerini ovuşturmaya başladım. Biraz burnuna yakın tutarak koklamasını sağladım. Hafif kendine gelir gibi olduğunda gözlerini yarım halde açabilmişti.

" Sena? "

Hafif gülümseyerek ona doğru eğildim.

" Efendim annem? "

Odadakilere kısa bir göz gezdirip yeniden bana baktı. Anlaşılan onların yanında söyleyip söylememekte kararsız kalmıştı.

" Abin... Furkan... "

Annem cümlesini tamamlayamadan Gülsüm Teyze " Ah canım arkadaşım. Sen oğlunu özlediğin için mi bayıldın? " diyerek vah vah etmeye başladığında ben de sinirlenmeye başlamıştım. Gecenin olmuş 1'i, yeterince gerginlik yaşamışız zaten, şu an hiçbir şeye tahammülüm kalmamıştı.

Annem ağzını açamadan evin zili çaldı. Berra koşarak kapıyı açmaya gittiğinde annemle adeta gözlerimizle konuşmaya başlamıştık. O bana duyduklarım gerçek mi diyordu. Bense ona neye inanacağım bilmiyorum anne diyordum. Bunca zaman en çok şey benden saklanmıştı. O yüzden kimseye koşulsuz güvenim kalmamıştı.

Merdivenlerden gelen adım seslerini duyunca kalbim teklemişti yıllardır görüşmeyen ana oğul şimdi karşı karşıya gelecekti. Bu anı görmek isteyip istemediğime emin değildim. Ancak annemin tuttuğum eli daha bir gerginleşmiş halde elimi sıkmaya başlayınca onun heyecanlandığını fark ettim. Onca zaman görmediği oğlu gelmiş, elbette heyecanlanacak diye geçirdim içimden.

Odanın kapısı açılınca içeriye Serdar Abi ve apar topar geldiği belli olan bir kadın girdi. Biz tanımadığımız kadına bakarken kadın bize hafifçe gülümseyip selam verdi. Ardından annemin yanına gelerek yanında getirdiği çantayı komodinin üstüne koydu.