37.BÖLÜM ~ YENİ İKİLİ

162 12 20
                                    

Sena' dan...

Serdar Abi'yle konuştuklarımızın üzerine annemler akşam yemeğini hazırlamış ve bizi mutfağa çağırmışlardı. Keyifli geçen bir yemeğin ardından Serdar Abi Şermin Teyze'yi evine bırakıp geri gelmişti. Bürge'yle vakit geçirmek adına birkaç saat harcadıktan sonra yatmak için odasına çekilmişti. Bugün çok yorulmuştu ve bu haliyle on yaş daha yaşlı birini andırıyordu. Önceden de dediğim gibi onlar yorgun adamlardı. Sevdikleri uğruna gözlerine uykuyu haram eden adamlar.

" Sena benim uykum geldi "

Saate baktığımda on buçuğa yaklaştığını fark edip koltuktan kalktım. Herkes yatmaya gittiğinde, Bürge'nin isteği üzerine bir film daha izlemek için televizyonun karşısına oturmuştuk. Küçük meleğimin bünyesi ancak bu saate kadar dayanabilmişti.

" Odamıza çıkıp uyuyalım o zaman meleğim. Hadi gel bakalım kucağıma " diyerek kollarımı açtım. O da uykulu bir şekilde kollarını boynuna doladı.

Bacaklarından tutup onu düşürmeyeceğim şekilde kucağımda sabitledim. Meleğim başını omzuma koymuş, çoktan uyku moduna geçmişti.

Bürge'yi sarsmamaya çalışarak merdivenleri ağır ağır çıktım. Odanın kapısını açıp Bürge'yi yavaşça yatağıma yatırdım.

Işıkları kapatıp yatağa geçeceğim sırada dışardan gelen bir ses işittim. Işığı tekrar açmadan telefonumun ışığıyla dolabımdaki gizli bölmenin yanına gittim.

Serdar Abi dolabımdaki bu bölmeden ilk bahsettiği zaman ' bu ne işe yarayacak? ' diye çok düşünmüştüm ancak şimdi iyi ki de bunu akıl etmiş diyordum.

Gizli bölmenin kapağını açıp içindeki kasaya şifreyi girdim. Kasanın kapağı tiz bir sesle açıldı. Telefonun ışığından görebildiğim kadarıyla kasanın içindeki silahımı aldım.

Silahın kabzasını sıkıca kavradıktan sonra telefonun ışığını kapattım. Yerimden doğrulup pencerenin kenarına geçtim.

Aşağıdaki her kimse gecenin bu saatinde pek de hayırlı bir iş için gelmişe benzemiyordu. Bizimkilerden biri olduğunu da düşünmüyordum çünkü herkesin kendi işleri vardı ve kimse bu saatte evinden dışarı çıkıp da bize gelmezdi.

Perdenin kenarını hafifçe kaldırıp bahçeyi kolaçan ettim. Görünürde kimse yoktu ama bir yerden ses geliyordu. Silahıma daha sıkı dayanıp perdeyi boylu boyunca açtım. Pencerenin kulbunu tuttuğum sırada bir anda ses kesildi.

Serdar Abi'yi çağırıp çağırmamakta kararsız kaldığım anda beynimde bir düşünce filizlendi. Her zor durumda onları yanıma çağıramazdım ya da her anımda yanımda olup beni koruyamazlardı.

Yüzleşmeliydim. Aşağıdaki her kimse bu gece buraya geldiğine pişman etmeliydim onu.

Verdiğim anî kararla pencereyi açtım. İçeriye dolan soğuk havanın etkisiyle sarsılırken bir anda karşımda beliren kişiyle çığlığım boğazıma kadar gelmişti. Karşımdaki kişinin kafasına doğrulttuğum silahım bir anda elimden alınınca çaresizlik ve tedbirsizlikle kalakalmıştım.

Pişmanlık çoktan bedenimi sarmışken karanlıkta göremediğim kişinin yüzü içeriye vuran ay ışığıyla bir nebze olsun aydınlanınca derin bir nefes aldım.

" Ödümü kopardın! Gece gece ne arıyorsun burada? "

Fısıltı şeklindeki sitemime karşılık sadece gülümsüyordu. Normal zamanda takılı kaldığım gülüşü şu an sinirlerimi zıplatmaya yetmişti.

" Mesajlarıma cevap vermiyordun, ben de başka bir çözüm bulamadım "

Pencerenin pervazından aşağıya inip tam karşıma geçti. Buraya nasıl çıktığını merak etmiyordum nedense. O bir şeyi isterse elde etmek için elinden geleni yapardı.

TAN YERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin